Türkiye Dönüş✈️✈️

764 39 4
                                    

Rüya

Boşluktaydım. Düşüyordum. Gördüğüm tek şey babamla yaşadığımız onca güzel anılardı. Sonunda yere indim karanlıktı karşıda bana doğru gelen bir adam vardı. Babamdı... Koşarak yanına gittim ama kollarımın arasından kelebeklere dönüşerek kayboldu. Tekrardan düşmeye başladım.

Rüya sonu.

Sıçrayarak uyandım. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Koluma serum bağlanmış bir şekilde uyanmıştım. Gözlerimin açılmasıyla bir ses işittim söyleyen Kai idi.

Kai: Defne. Çocuklar o uyandı. Defne uyandı.

Kai'nin sözünü bitirmesiyle oda da bulunan herkes sedyenin yanına toplanmıştı. Biri hariç sevdiğim adam beni uzaktan izliyordu ve göz teması kurmuyordu.

Baek: Defne iyi misin? Çok endişelendik.
D: İyiyim. En azından daha iyi hissediyorum.

Çocuklar bunu dememle rahatlamıştı. Ama birden odadan pat diye kapı kapanma sesi duyuldu. Çocuklarla birlikte onların arasından Xiumin'in bulunduğu yere baktım ama yoktu. Anlaşılan o çıkmıştı. Kalbimde bir burkulma hissettim. Gözümden istemsizce bir damla yaş düştü.

Chen: Ben bir bakıp geleyim.

Gözümdeki yaşı çocuklar görmeden elimin tersiyle ittim. Çocuklar bana dönünce.

D: Ben nasıl buraya kadar geldim?
Kai : Sen bayıldıktan sonra ambulansı aradık ve hastaneye götürdük.
D: Anladım. Peki kaç saattir baygınım?
D.O: Yaklaşık 5 saattir.
D: Çok uzun baygın kalmışım.
Chanyeol: Evet oldukça uzun.
Baek: Daha iyi misin Defne?
D: Evet bana her zaman yarım ettiğiniz için teşekkür ederim.

Çocuklar buruk bir gülümseme ile " Sana yadım etmek bizim için bir zevk. " demişti ve her zaman ki gibi birlikte söylemlerine bende buruk bir gülümseme ile karşılık verdim.

—————————

Kai'nin ağırından Defne bayıldığı zaman.

Defne'nin birden bayılmasıyla oturduğum yerden ayağa kaktım. O sıra da Xiumin hyung da ayağa kalktı. Ben hiç düşünmeden Defne'yi kucakladım ve asansöre doğru koşmaya başladım. Suho liderlik ruhunu koruyarak emirler verdi.

Suho: Chanyeol hemen Ambulansı ara. Geri kalanlar da menajerlerinizi arayın ve gününüzü Defne uyanana kadar iptal edin.

—————————

Defne'nin ağızından

Hastaneden çok geç olmadan çıkmak istedim kaldığım odadan taburcu oldum ve önce SM Entertainment'a gidip eşyalarımı ve motosikletimi alıp eve geçtim koltuğa uzanıp düşündüm. O sırada annemi aramam gerektiğini düşündüm.

( Türkçe)

Anne: Alo kızım.
D: Alo anne. Nasılsın anne?
Anne: İyi olmaya çalışıyoruz kızım.
D: Babam nasıl?
Anne: Ameliyattan çıkalı 3 saat oldu uyanmasını bekliyoruz kızım.
D: Tamam anne ben yarın ilk uçakla oradayım.
Anne: Tamam kızım bekliyoruz.
D: Hoşçakal. Kızlar ordaysa çok selam söyle sana iyi baksınlar.

Buruk bir şekilde kızların sesleri çıktı. "Mutlaka bakarız sen merak etme."

Onların seslerini duymak beni çok mutlu etmişti. " Tamadır kızlar yarın oradayım olan göre." dedim ve telefonu kapattım. Gözlerimden tekrar yaşlar akmaya başladı. Sonrasında kendimi toplayıp bay Kim'i aradım.

(Korece)

D: Alo merhaba Bay Kim.
Bay Kim: Merhaba Defne hanım. Nasılsınız?
D: İyiyim.
Bay Kim: Babanıza olanlar için çok üzgünüm.
D: Sorun değil fakat ben de sizi tam onun için aramıştım acaba üç yada dört hafta kadar izin alma şansım var mı?
Bay Kim: Elbette.
D: Peki teşekkür derim bay Kim.
Bay Kim: Ne demek ben yarın sabah izin yazınızı hazırlarım.
D: Tamam teşekkür derim. İyi akşamlar.
Bay Kim: İyi akşamlar.

Diyip telefonu kapattı. Eşyalarımı hazırlamak için odama çıktım ve valizi çıkartmışken kapı çaldı. Hızla aşağı inip kapıyı açtım. Karşımda Xiumin'i beklemiyordum.

(Korece)

D: Burda ne iş-
Xiumin: Gitme. Türkiye'ye dönme.
D: Gitmem lazım. Zorundayım.

Kapıyı geçmesi için açık bıraktım ve arkamdan kapayarak yukarı benim odama kadar geldi eşyalarımı düzenlerken.

Xiumin: Şimdi gidemezsin. Gidersen bir daha çok zor birlikte oluruz.
D: Sen neyden bahsediliyorsun? Bir haftadan uzun süredir bele ilgilendiğin yok mesajlarıma, telefonlarıma bakmıyorsun. Hatta onu geçtim yüzüme bile bakmıyorsun. Hastanede olanları hiç saymıyorum bile.
Xiumin: Evet halkısın ama yapmak zorundayım.
D: Neden peki?
Xiumin: Açıklayamam.
D: Anladım. Artık benden hoşlanmıyorsun değil mi?
Xiumin: Tabii ki de hayır. Senden delicesine hoşlanıyorum.
D: Peki neden...neden gimemi istemiyorsun?
Xiumin: Sensiz her şey daha zor olacağı için.
D: Ama geri dönücem merak etme.
Xiumin: Peki ben daha fazla durmayayım sen yarın için hazırlan ve dinlen. Orda kendine çok dikkat et. Birde ne zaman dönüceksin?
D: Ederim sen merak etme. Bir ay kadar kalmayı düşünüyordum.
Xiumin: Anladım. O zaman bir aya görüşürüz.
D: Görüşürüz.

Konuşarak merdivenlerden indiğimiz için çoktan kapıya varmıştık. Vedalaştık ve kapıyı kapatıp tekrardan odama çıkıp eşyalarımı topladım. Yarın için hazırdım. Uçak biletimi de alıp. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.

—————————

Sabah olduğunda saat 11 de olan uçuşum için hazırlanmaya başladım. Eşyalarımı kapının önüne koyup taksiyi aradım. Son bir kez her şeyi kontrol ettim ve eşyalarımı alıp çıktım. O sırada taksi gelmişti. Binip hava alanına sürmesini istedim.

Hava alanına geldiğimizde tanıdık bir araba gördüm bu çocukların arabasıydı. Taksiciden oraya bırakmasını istedim.

Çocuklar benim indiğimi görmüş olmalı ki onlarda birer birer inmeye başlamışlardı kendi arabalarından. Her birine selam verip sıkıca sarıldım ve geri geliceğimi benimle konuşmayı bırakmamalarını istedim. Beni uçağın biniş yerine kadar bıraktılar ve el sallayarak uğurladılar. Fakat bir şey fark etmiştim Xiumin bana umutsuzlukla bakıyordu. Sanki çok kötü bir olay olucakmış gibi. Birden içime yumru bir taş oturdu. Ama çok üstelemedim.

Uçağıma binip kalkmasını bekledim. 15 dk sonra kalkış başlamıştı. Şimdi beni uzun bir yol bekliyordu.

Exo'da Bir Öğretmen Where stories live. Discover now