Hayat sınırları zorluyor

563 36 2
                                    

1 ay sonra

Bir ay içinde aileme yardım ettim ve her şeyin düzene oturmasını sağladım. Oldukça zorlu bir 1 ay geçti aslında. Ama artık sorum yoktu. Babamın sağlığı yerine gelmişti. Bu gün ise Kore'ye geri dönüyorum.

Uçak indikten sonra taksi tutarak evime yol aldım. Saat akşam 7 civarında varmıştım eve. Hemen üstümü çıkartıp bir ramen yapıp televizyonun karşısına yığılmıştım. Bir taraftan yemek yerken bir taraftan açtığım müzik kanalındaki şarkıyı mırıldanıyordum. Yemeğimi bitirdikten sonra mutfağa bıraktım ve koltuğa geçerek yayılmama devam ettim. Bir süre sonra uyuya kalmıştım.

Sabah olduğunda televizyon hala açıktı. Ve çok ilginç bir haber vardı ekranda. 'Ünlü şarkıcı Xiumin SM de stajyer olan ünlü Mi Jin ile çıktıkları onaylandı.' Uykuma tamamen açılmıştı. Şoktaydım. Exo üyelerini birer birer aramaya başarım ama telefonu açan yoktu. Bunun olduğuna hala inanamıyordum.
Bana bunu nasıl yapardı? Nasıl beni bir çöp gibi kullanıp bir kenara artardı?

Kendimi bir salalar gibi hissediyordum. Hemen hazırlanıp izinde olsam bile SM binasının yolunu tuttum. Önünde bir kalabalık vardı. Arka girişten girmeye karar verdim. Binaya girince direk çocukların konserleri için dans provası yaptıkları odaya girdim.

O kadar sert kapıyı açmıştımki cam kapı nerdeyse kırılıyordu. Herbirinin suratına büyük bir kızgınlıkla baktım. Ben Türkiyedeyken beni her şeyden haberdar edeceklerdi halbuki. Her birine kızgındım. Ama özelikle Xiumin'e.

Büyük bir haşimle onun dibine kadar gidim ve sinirimi tutamayarak elimi havaya kaldırdım tam vuracakken sinirim onun gözlerinin içine bakarak geçti. Ardınızdan çılgınlar gibi ağlayarak :

D: DAHA SANA VURMAYA KIYAMIYORUM. BUNU BANA NASIL YAPARSIN? SEN BANA NASIL KIYARSIN? Nasıl kıyarsın?

Sözüm bitmişti. Hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Kendimi bırakmıştım. Üyeler yanıma gelip sarılarak "Üzgünüz bunu sana söylemeliydik." Dediler.  Ama iş işten çoktan geçmişti.

Yıkık bir şekilde odadan, ardından motosikletime atlayarak binadan hızla uzaklaştım. Hava kapatmaya başlamış yağmur hafiften çiseliyordu.  Anlaşılan bu gün Kore ile birlikte ağlıyorduk. Islak ve kaygan yolda hızla ilerledim nereye gittiğimi bilmiyordum ama aklımda tek bir şey vardı. Beni sakinleştiren bir yer.

Sonda Ansan şehrinin okyanus kıyısına varmıştım. Motosikleti yolun kıyısına koyup. Okyanusun yanında ki serin ve nemli kayalıklara oturdum. Ağlamaya devam ediyordum. Sadece olanların aklımda kritiğini yapıp düşünmek bile kalbimin kırk yerinden bıçaklanmasına sebep oluyordu.

Okyanusun kıyısında, yağmurun altında 3 saat boyunca oturdum sonra evime doğru yol aldım. Eve vardığımda tir tir titriyordum. Soyunup sıcak suyu açtım ve banyonun içine girdim. Kendimi sıcak suyun akışına bıraktım. Dizlerimin üzerine çöküp bir de orada ağladım. Kendimi bir kaç dakika sonra toplayıp duşumu aldım ve çıktım. Bornozumu giyip saçıma havlumu aldım ve odama girdim. Girmemle yatağıma baka kaldım. Gözümü bile kırpmadan baktım. Anılar birer birer sıralanmıştı. Yüzümde ağlanmalı ve acılı bir gülümseme kalbimde ise parçalanacak derecede bir ağrı vardı biri içten sıkıyordu sanki. Gözümden sessizce damlalar akmaya başladı. Üstümü giyip kendimi yine dışarı attım. Bakkala gidip 7 şişe soju ve 5 şişe bira alıp eve döndüm. Buz dolabından kimçi ve tofu çıkardım. Müzik sitemini açtım ve türküler eşliğinde içmeye başladım kendimde değildim. Soju, kimçi, tofu ve Türkü muhteşem uyum. Bu sırada kapı çaldı. Elimde şişe ile kapıyı açtım. Karşımda onu görünce çok şaşırdım...

—————————————

Arkadaşlar, sevgili okurlarım lütfen bana kızmayın biliyorum çooooooook uzun zaman oldu biliyorum ama maalesef elimde olmayan sebeplerden. Boş kaldığım zamanlarda tekrardan yazmaya devam edeceğim. Söz😄😄😄

Exo'da Bir Öğretmen Where stories live. Discover now