Yan Karakter -7-

36.3K 3.3K 1.4K
                                    

Fotoğrafta Ulaş, Furkan, Gürkan ve Asena var.

Umut Kaya - Mevsimler Geçerken

İyi okumalar...

Ulaş

"Cidden anlamıyorum, sizi nasıl karıştırıyorlar? İmkansız gibi bir şey bu." Asena, bakışlarını Furkan ve Gürkan'da kısaca gezdirdi. Bizim için ikisi tamamen farklı insanlardı. Uzaktan gördüğümüzde bile hangisinin Furkan, hangisinin Gürkan olduğunu ayırt edebiliyorduk. İkisinin karıştırılması Asena ve benim karıştırılmam gibiydi.

"Bazen komik geliyor, bazen de gelecekteki karımın bizi karıştırma ihtimalini düşünüp korkuyorum." diye mırıldandı Furkan. Gürkan, gözlerini devirip kafasını iki yana salladı. Asena, Furkan'ın ensesine hafifçe vurmuştu.

"Evleneceğin kişi seni çok iyi tanıyacağı için karıştırması imkansız olacak. Çünkü sen hovardasın, Gürkan ise ağır abi."

"Ben ağır abi değilim, normalim. Sırf mantıklı bir insanım diye bu ağır abi olduğum anlamına gelmiyor."

"Evet ama Furkan'ın ne kadar saçmaladığını göz önünde bulundurursak..." 

Asena'nın söyledikleriyle Furkan'ın ağzı açılırken Gürkan, 'haklısın' der gibi kafasını sallamıştı. Sanırım Gürkan'ın neden bizimle biraz daha az takıldığını biraz biraz anlıyordum. İçimizde en olgun insan oydu ve sürekli bizi saçmalamaktan alıkoymaya çalışıyordu. Bu yorucu olmalıydı.

Furkan ve Asena'yı kendi hallerinde bırakıp Gürkan'la kantine doğru ilerlemeye başladık. Merdivenlerden inerken Gürkan'a yönelik konuştum. "Sence Asena'nın sevgilisi olsa bizi unutur mu?"

"Konuştuğu biri mi var?"

"Bilmem, vardır illa."

Gürkan, dudaklarını büküp konuşmaya devam etti. "Sevgilisi hiçbirimizle tanışmadan bizle görüşmesini istemezse ayıp etmiş olur. Hadi ben neyse, ben öyle çok yakın değilim Asena'yla. Ama sana ve Furkan'a ayıp olur."

"Hem Asena da bir erkek için bizi silecek değil." diye mırıldandım. Gürkan, kafasını onaylarcasına salladı. Ara sıra böyle korkular doluyordu içime. Şu anki hayatımdan, arkadaş grubumdan memnundum ve her şey harika ilerliyordu. Her şeyin güzel olmasına alışık değildim, bir bokluk çıkacak diye bekliyordum. Bu da huzursuz ediyordu.

Kantininin önüne geldiğimizde kantinin bulunduğu kattaki koridorda, pencerenin önünde elindeki deftere bakan kızı görmüştüm. Adımlarım ister istemez yavaşladı. Yaklaşık bir aydır bu kızı gözüme kestirmiştim. Onu hep böyle koridorda, pencere önlerinde başka şeylerle ilgilenirken görüyordum ve bakmadan edemiyordum. 

Gerçekten çok güzel bir kızdı, etkilendiğimi inkar edemezdim.

Başımı önüme çevirdim ve Gürkan'ın arkasından ilerlemeye devam ettim. Evet, etkileniyordum ama konuşmak için hiçbir adım atmamıştım, atmayacaktım. Bu şekilde platonik takılmayı seviyordum. Sonuçta kızı tanımazsam içimdeki ufacık etkilenmenin büyüyüp kalbimi kıracak hislere dönüşeceği yoktu. Böyle güzeldi. 

Kantine girdiğimizde neden burada olduğumuzu az önceki olay yüzünden unutmuştum. Elimi enseme götürüp arkama baktım. Bu kadar etkilenmem normal değildi bence. Kızla bir kere bile göz göze gelmemişken kendi kendime böylesine heyecanlanmam, heyecandan burada ne yaptığımı unutmam normal olmamalıydı.

"Ee?" diye sordu Gürkan. Bakışlarımı gecikerek ona çevirdiğimde merakla baktığım yöne bakmıştı. Tekrar bana döndüğünde yüz ifadesinde herhangi bir değişim yoktu. Karşımdaki Furkan ve Asena olsaydı burada beni pişman edeceklerine emindim. Ama Gürkan bir şeyleri abartmayı sevmezdi.

"Yemek almayacak mıydın?"

"Bilmem, aç mıydım ben?"

Gürkan, hafifçe tebessüm edip başını iki yana salladı ve omzuma dostça vurdu. Her ne kadar yakalandığım kişi Gürkan olsa da, onun bunu yüzüme vurmayacağını çok iyi bilsem de utanmıştım. 

"Furkan ve Asena'nın yanında bu konunun bahsi açılmasa olur mu? Onlardan gizlediğim bir şey değil ama büyütmelerini istemiyorum."

"Büyütüp de kızı iyice aklına sokmalarını istemiyorsun, anlıyorum."

"Aynen öyle, teşekkürler Gürkan."

"Teşekkürlük bir durum yok. Senin yerinde olsam ben de aynısını yapardım. Sonuçta kızı tanımazsan sana zarar veremez."

"Yani... Bu tam olarak benim bakış açım olmasa da böyle bir şey işte. Neyse, artık aç değilim. Gel, bahçeye çıkalım."

Gürkan'la az önce geldiğimiz yolu yürürken pencerenin orada gördüğüm kızın hâlâ orada olduğunu görmüştüm. Ama bu sefer defterine bakmıyordu, yanındaki arkadaşını dinliyordu.

"Ebru, biraz bakar mısın?"

Gürkan'ın pencerenin önündeki kızın arkadaşına seslenmesiyle adımlarım duraklarken Gürkan, Ebru'nun önünde adımlarını durdurmuş ve konuşmaya başlamıştı. Ne söylediğini duyuyor olsam da kafama girmiyordu. 

Bakışlarımı tereddütle o kıza çevirdiğimde sadece birkaç saniye süren bir bakışma yaşamıştık. İkimiz de sabırla arkadaşlarımızın konuşmayı bitirmesini ve bize dönmelerini bekliyorduk. Bu bekleme süresinde yaşadığımız kaçak bakışmalar kalbime kalbime geliyordu resmen.

Sakin ol, Ulaş. 

Kendime defalarca bunu hatırlatırken Gürkan, sonunda Ebru ile olan konuşmasını bitirmiş olacaktı ki yanıma gelmiş, birlikte bahçeye çıkmıştık. Yeterince uzaklaştıktan sonra Gürkan'a dönüp kötü kötü baktım.

"Sen ciddi misin? O neydi şimdi?"

"Ne? Ne oldu ki?"

Kaşlarımı kaldırdığımda Gürkan, olayı anlamış gibi yüzünü ekşitmişti. "Kanka, ben seninkini görmedim o an. Aklımda bir ödev vardı, Ebru'yu görünce sorayım dedim. Hem iki dakika aynı ortamda bulunmaktan bir şey olmaz ya?"

"Bakıştık oğlum, nasıl bir şey olmaz?"

"Bir bakışmaya da aşık olmazsın, Ulaş."

"Gözleri çok güzeldi."

"Resmen kıza düşmek için bahane arıyorsun."

"Kes sesini, öyle bir şey yapmıyorum." diye mırıldandığımda Gürkan, ağzına yalancı bir fermuar çekip sessizleşti. Kendimi bu kadar kaptırmaktan alıkoymuyordum çünkü bir adım atmayacağımdan emindim. Nasılsa aramızda bir şey olmayacaktı. Kendi kendime kıza bakıp gönlümü hoş tutmakta bir sakınca yoktu. Zaten onu rahatsız etmeyecektim, onunla konuşma çabasına girmeyecektim. 

Bu ufak tefek etkilenmelerin büyümesine izin vermeyecektim.

He he.

YAN KARAKTER | TextingWhere stories live. Discover now