Yan Karakter -15-

33.8K 3K 884
                                    

Fotoğrafta Ulaş ve Duru var. 

Ne Jupiter - Gökyüzüm Siyah Olsa Da

Bir şarkıyı sevmem için baştaki müziği yetiyor bazen... 

İyi okumalar...

Ulaş

Duru'nun attığı konuma giderek yaklaştığımda adımlarımı durdurup etrafta gözlerimi gezdirdim. Biraz ileride onu arkası dönük bir şekilde görmüştüm. Görüş açımda sadece saçları vardı ama bu bile o olduğunu anlamam için yeterliydi. Karşımdakinin dış görünüşünde dikkat ettiğim ilk şey saçları oluyordu. Duru'nun da saçları çok güzeldi.

"Ne konuşmaya geldin, ne düşünüyorsun..." Kendime saydırarak Duru'ya doğru ilerlerken bir yandan da içimdeki kararsızlığı gidermeye çalışıyordum. 

Ona anlatmak zorundaydım. Vereceği tepkiden deli gibi korkuyordum. Arkadaşlığımızı bitirmek istemiyordum ama bilmesi gerekiyordu, ona arkadaş gözüyle bakmadığımı bilmesi gerekiyordu. Özellikle de böyle bir durumu daha önce yaşadığı için bilmesi gerekiyordu. Sonra ne olacağına o karar verecekti. Ben kendi üstüme düşeni yapmalıydım.

Adımlarım Duru'nun önünde durduğunda bile başını yerden kaldırmamıştı. Bana tanınan birkaç saniyeyi değerlendirip yüzünü inceledim. Her zamanki yüz ifadesi nasıldı bilmiyordum, onu uzun zamandır tanımıyordum. Ancak düşünceli gözüküyordu. Kendimi ona fark ettirmek için seslenmem gerekmişti.

"Duru?"

Silkelenip başını kaldırdı ve göz göze geldik. Boynu daha fazla ağrımasın diye karşısındaki banka oturdum ve dirseklerimi dizlerime yasladım. İkimiz de gülümseyip birbirimize selam verirken kalbimdeki anlamsız sancı büyüyordu.

Bunların hiçbiri normal değildi. Evet, Duru çok güzel bir kızdı ve ona ilgi duymam normaldi. Ama bu ilginin beni bu kadar etkisi altına alması normal değildi. Sıradan hisler değildi, bunu aslında ilk andan beri biliyordum. Bu yüzden hiç adım atmama konusunda kararlıydım. Çünkü bir süre sonra bu hislerin benim için tehlikeli olabileceğini biliyordum. Onun için...

"Ee, benimle konuşmak istediğin önemli konu nedir?"

Gözlerimi onun yüzünden çekip parmaklarımla oynamaya başladım. "Evet, sana bir şey anlatmam lazım. Sonra kararı sen verirsin, ne yapmak istersen o olur."

Kulaklarımda çınlayan kalp atışlarımı duymazdan gelip başımı kaldırdım. Tam konuya gireceğim sırada Duru'nun dalgınlığı beni de dağıtmıştı. Sormadan edememiştim. "Sen iyi misin?"

Cevap vermemişti, dalgın bir şekilde ileriye bakmaya devam ediyordu. Elimi gözlerinin önünde salladığımda dalmış gözleri yeniden gözlerimi bulmuştu. Sorumu tekrarladım. "İyi misin?"

Duraksadı, kaşları çatılırken gerçekten iyi olup olmadığını düşündüğünü hissettim. Belki de hayata karşı o kadar çekingendi ki iyi olmadığını söylemekten utanıyordu. 'Arkadaş'ına bile...

"İyiyim, sen anlatmaya devam et."

Eğer gerçekten iyi olsaydı cevabının bu kadar gecikeceğini sanmıyordum. Bir şey olmuştu, çok dalgın görünüyordu. Sürekli düşüncelere dalıyordu. Anlatmak istediklerimi konuşmak için doğru zaman olmadığını hissediyordum.

"Düşünceli görünüyorsun, bir şey mi oldu?"

"Buraya önemli bir şey anlatmak için gelmiştin." Beni geçiştirdiğini fark ettiğimde hafifçe gülümsedim. "Evet ama dinlemeyeceksen anlatmamın önemi yok."

YAN KARAKTER | TextingWhere stories live. Discover now