Aşk, nefret ve intikam hırsıyla dolu kalplerde yer edebilir miydi?
İskoçya ve İngiltere arasında yaşanan en kanlı savaşın ardından bir anlaşma yapıldı. Genç bir kadın kurban seçildi ve zalim düşmanın ellerine bırakıldı.
***
Kollarından sıkıca tuttuğ...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
AŞKTA VE SAVAŞTA 3. BÖLÜM
Deli gibi çarpan kalbine elini bastırıp mutfağa girdiğinde rahat nefes alabilmek için yüzündeki peçeyi açtı. Solukları hızlanmış, göğsü hiddetle inip kalkıyordu. Sakinleşmek için derin nefesler aldığında aniden kolunun tutulması ile bakışları kısa süredir arkadaşı olan Alice'e kaydı. Gülümsemeye çalışmış, dudakları samimiyetsizce kıvrılmıştı.
"İyi misin?"
Başını sallamakla yetindi. Konuşamadı. Aklı öptüğü adamdaydı ve ona yapacaklarını düşündükçe nabzı mümkünmüş gibi daha da hızlanıyordu. Günlerdir beklediği an sonunda gelmişti. Ve nihayet General'in tehditlerine bir son verecekti.
Onu öldürmeyi kabul ettiğinde güçlü bir adam görmeyi bekliyordu elbette ama görmek, gözlerinin içine bakıp güçlü kollarını bedeninde hissetmek bambaşkaydı. Onu korkutmuştu.
"Benim hazırlanmam gerekiyor," dedi düşüncelere dalmış sesiyle. Gergin bedeni kaskatı kesilmişti. Korku zihnini ele geçirmeden hareket etmeliydi.
"O İngiliz için mi?" diyen bir ses duyduğunda gözlerini arkadaşından koparıp soruyu soran kadına döndü. "Evet," dedi kısaca. Sesi fazlasıyla sert ve soğuk çıkmıştı elinde olmadan. Hana geldiğinden beri anlaşamadığı tek kişiydi Laura. Ve böylesine karmaşık bir durumun içindeyken uğraşmak istediği son insandı.
"Seni geri gönderecek."
"Kıskançlık yapma Laura. Seni odadan kovduğu için böyle konuşuyorsun. Ama onu kovmayacak. Ne yaptığını görmedin mi? Onun için birini dövdü."
Alice'in verdiği cevapla kadının konuşmasına gerek kalmamıştı. Mutfaktan çıkmak için kapıya yöneldi. Kollarını göğsünde kavuşturan kızın yanından geçerken yüzüne soğuk bir ifadeyle baktı. Dev İngilizi öldürdükten sonra belki ona da uğramalıydı.
Dar koridoru geçip odasına girdiğinde yatağa oturdu. Lachlan'ın buraya geleceğini öğrendiği için bir gün önce hana yerleşmişti. Hancıyı gece yapacağı dans için ikna ettiğinde aklında tek bir düşünce vardı: Lachlan'ı etkilemek.
Ve başarmıştı. Sırada ise daha büyük ve daha zor olan görev geliyordu. Ondan kurtulmalıydı.
Korkunun ele geçirdiği zihni General'in tehditlerini düşününce dağıldı. Cesaretini toplayıp hızlıca hazırlanmaya başladı. Gömme dolaptaki kıyafetlere baktı. Cesur ve adamın aklını karıştıracak bir elbise ararken gözleri siyah tülden yapılma dans elbisesine kaydı.
Giyinip saçlarını fırçaladığında kendini fazlasıyla çıplak hissediyordu. Elbise göğüslerini yumuşak bir şekilde sararken kıvrımlarını açıkça sergiliyordu. Eteğin iki yırtmacı bacaklarını gözler önüne seriyordu. Lachlan'ın bundan etkilenmesini umdu.
Dolaptan elbiselerin altına sakladığı işlemeli küçük zehirli hançeri çıkardı. Gözleri bir süre hançerin üzerinde asılı kaldı. Bacağına bağladığı siyah ince tülle hançeri elbisenin kıvrımlarına sakladığında görünmediğinden emin oldu. Kumaşın geri kalanını yırtarak yaptığı peçeyle yüzünü örttüğünde derin bir nefes aldı.
