Aşk, nefret ve intikam hırsıyla dolu kalplerde yer edebilir miydi?
İskoçya ve İngiltere arasında yaşanan en kanlı savaşın ardından bir anlaşma yapıldı. Genç bir kadın kurban seçildi ve zalim düşmanın ellerine bırakıldı.
***
Kollarından sıkıca tuttuğ...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
AŞKTA VE SAVAŞTA 5. BÖLÜM
"Sıkı bir nöbet istiyorum bu gece. Hancı saldırının defalarca tekrarlandığını söyledi. Sağlam tedbirler alın siz."
Lachlan komutanlarından Dalglish ile konuşurken bile gözleri sık sık uzakta kendisini öfkeyle izleyen kadına kayıyordu.
"Elbette lordum, hanın etrafına ve ormanın bazı bölgelerine askerlerimizi yerleştirdik. Bir daha böyle bir ihmalkârlık yaşanmayacak."
"Dikkatli olun. Nöbet değişimlerinde askerlerin başında dur, tek bir hata bile istemiyorum."
"Emredersiniz lordum."
"Esirleri kim sorguluyor?"
"Komutan Leonard!"
Lachlan komutanın omzunu dostça sıkıp gözlerinin takılı kaldığı yere, kadına doğru yürüdü. Başında bekleyen askere kucuk bir hareketle gitmesini söyleyip yeniden kadına yaklaştığında hala öfkeli gözlerle yüzüne baktığını gördü. Uzanıp belini sardığında kadın kendini geri çekip "Dokunma bana!" dedi. Umursamadan belinden tuttuğu kadını tek hamlede omzuna aldı.
Dünya birden tersine dönmüş gibiydi. Adamın kaslı sırtıyla bakışıyordu. Saçları tamamen yüzüne savrulmuştu ve suratını kapatmıştı. Bağlı olduğu için canı acıyordu.
"İndir beni! Ne yaptığını sanıyorsun?"
Bu utanç verici andan kurtulmak istiyordu hemen. Tüm gözler üzerine çevrilmişti. Adam arkasını dönüp yürümeye başladığında hana gireceğini anladı.
"Bırak beni derhal!"
"Kes sesini! Eğer kesmezsen ben keseceğim!" dediğinde yürümeye devam ediyordu. Elleri ve ayakları bağlı olduğu için zorlukla kafasını biraz kaldırıp etrafına baktığında handa konaklayan insanların bile dışarı çıktığını fark etti. Bu rezillikti. Kimsenin kendisini tanımaması için sessiz kaldı ve saçlarının yüzünü örtmesine izin verdi. Handan içeri girmek üzereyken çingene kızın bakışlarını görmüş ama umursamamıştı.
"İndir beni!" dedi tekrar ama cevap alamadı. Basamakları çıkmaya başladığında düşmekten korksa da adamın rahatça yürüyor olmasından ağırlığının onu pek de etkilemediğini anladı. En üst kata çıkıp odaya girdiğinde kadını sertçe yatağa bıraktı. Elleri ve ayakları bağlı bir şekilde üstündeki pelerin açılmış ve gece kadar kara saçları yatağa dağılmıştı. Lachlan yatağın üstüne çıkıp kadını altına aldığında yüzünü örten saçlarını kenara çekip gözlerine baktı. Ay ışığının altında Tanrı tarafından ona gönderilmiş yasak bir meyve gibi duruyordu. Gözleri, yüzünde uzunca bir süre oyalandığında kadın bakışlarına daha fazla dayanamayıp yüzünü çevirdi.
"Bana bak."
Duyduğu yumuşak ses Lachlan'ı bile şaşırttı. Lanet olası kadın onu öldürmeye çalışmıştı ama o kibarca konuşuyordu!
