5.0

26K 1.6K 101
                                    

Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin♥️

Nil Gökçe Onan

Hayat bana ağzıyla gülmüyordu.

Uzun süredir bu konuda bir takım şüphelerim vardı ama şu sıralar iyice emin olmuştum. Hangi günahımın bedelini ödüyordum, bilmiyordum ama ömründen ömür gitmişti vallahi.

Ayarlamaya çalışsam zor denk gelecek bir ortamdaydım. Yanımda Yağız oturuyordu, diğer yanımda da Leyla. Havan değişsin tavsiyelerine uyup geldiğim oyuna gönlümü kıran beyefendi de teşrif etmişti. Şundan bir ay önce üstüne para versem denk gelmezdi bu durum.

Ulan hayat, alacağın olsun senin de.

"Neydi bu oyunun adı?" diye soran Fatih'e döndüm. "Seksen günde devri alem," cevabını verdiğimde yüzünü buruşturdu. "Devri alemmiş, Türkiye'ye gelecek mi bu eleman?" Kabaran milliyetçilik damarına gülerek önüme döndüm, Leyla'yı da kısa bir an güldürebilmiş olması hoşuma gitmişti.

Bizim gönül işleri biraz nanay olabilirdi ama şükür ki onların ilişkisi beklediğimden iyi gidiyordu. Mesela Leyla hala Fatih'i engellememiş, üstüne üstlük daha önce duymadığım garip soruları sormaya başlamıştı.

Bir erkeğin neden geç cevap verebileceği sorusuna cevap verirken büyük bir zevk almıştım ne yalan söyleyeyim. Aşık Leyla da ayrı bir eğlenceliydi, gerçekten Leyla gibi dolanıyordu ortalıkta.

"Gökçe," diyen sesi duyduğum an, derin bir nefes alıp sağıma döndüm. Yerleştiği koltukta rahatsız görünen Yağız'ın gözleri üstümdeydi. "O zırtapoz ile konuştun mu bir daha?"

"Zırtapoz?" diye sordum istemsizce. Oflayıp yerinde dikleşti, keyifsiz bir sesle "Hakan mıydı Kenan mıydı, o işte." dediğinde ise hızla düzelttim. "Kenan."

"Her ne haltsa."

Düzeltmem hiç hoşuna gitmemiş gibi kafasını kısa bir süre diğer tarafa çevirmiş, daha normal bir yüz ifadesi ile bana geri dönmüştü. "Konuştuk," dedim dümdüz bir ifadeyle. Seni ilgilendirmez nutuğu da atabilirdim ama anlamayana davul zurna az kalıyordu.

Yağız bu sıralar benim dediklerimi anlamamak üzere programlanmıştı.

"Ne konuştunuz?" diye sorarken hafifçe sesi yükselmişti ama önümüzden geçmek için "Pardon," diyen kızlarla anında modunu ve kendini geri çekmişti. Ben de ayaklarımı olabildiğince koltuğa yapıştırırken göz ucuyla da Yağız beye bakıyordum.

Teneke falandı ama adam gibi adamlık kanında vardı bu çocuğun, ufacık bile gözü değmemişti.

Nil, ah salak Nil. Etkilenmeyeceksin diyorum, ne bakıp duruyorsun?

Kıskandığım için bakmamıştım ki, öylesineydi. Gözüm o tarafa kaymıştı, hem kafam da o tarafa dönüktü. Kızların götüne mi bakacaktım canım, tabi ki Yağız'a bakacaktım.

Aynen, ancak bir enayiyi kandırırdım böyle. Yani kendimi.

"Ee?" dedi sorusuna dönmek ister gibi. Ben de kucağımdaki çantayı kenara koymak üzere harekete geçtim. "Ne duymak istiyorsun?" diye sordum. "Konuşmadık demeni duysam iyiydi ama madem bir diyalog geçti, bir daha konuşmayacağız demen güzel olurdu."

Yüzsüzlük 101 gibiydi gerçekten, pes diyordum.

"Kenan benim arkadaşım," Kaşlarını anında havaya kaldırdı. "Flört olmaya meraklı arkadaşların mı var senin hep?"

"Çözdük biz onu," dedim kısaca. Kısa devre yapan aklımla bir an atılmış olabilirdim ama Kenan çok net bir çocuktu, ona oynak duygularla gidemezdim. Benim yayık ayranından hallice gönlüm sallanıp duruyordu, her an tekrar bu Yağız adlı doru at kişiliğe düşebilirdi.

Göğe Ait | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin