5.2

23.8K 1.7K 252
                                    

Keyifli okumalar bebekler ♥️

Nil Gökçe Onan

Kapısında 01 yazan bir mekandaydık.

Bize her yer Adana nidalarının yazıya dökülmüş hali duvarlarda, ortada kocaman bir ocak ve onu çevreleyen masalar vardı. Görsele çok yatırım yapılmadığı belliydi, umarım söylediğim bir buçuk Adana'dan verim alırdım.

"Nasıl ortam ama?" diyen Yağız'a dönmeden evvel, dürümün yarısını tek seferde gömen dayıya şaşırmış, sonra da "Efsane," demiştim. O mekan hakkında düşüncemi beyan ettiğimi düşünmüş olacak ki sırıttı. "Beğeneceğini biliyordum."

Bir Karadenizliyi neden Güneydoğu esintili bir mekana getirdi, anlamış değildim ama biraz hak veriyordum. Oturup hamsi tava yiyecek halimiz yoktu ya, güney mutfağı insana daha fazla hitap ediyordu.

"Acısız mı söyleseydin acaba Gökçe?"

Delikanlılığımı iletişimimizi kopardığım sırada unutan Yağız'a 'Hah' der gibi bir bakış attım. "Acısı sağlamdır ama," diye ekledi mesajımı alarak. "Ben daha sağlamım."

"Vay," dedi ve piç sırıtışı ile kafasını masada bana doğru hareket ettirdi. "Deme böyle şeyler, mesajda değiliz bak." İmayı saniyesinde alıp sırtımı sandalyeye yasladım. Ondan uzaklaşmam hoşuna gitmiş gibi güldü. "Mesajda olsak da olmasak da bir şey fark etmez," dediğimde beni onayladı. "Şimdilik öyle."

Bu çocuğun gerçekten bana yürüyesi vardı.

Şöyle bir süzdüm. Siparişlerimizin nerede kaldığını sormak üzere arkasını dönmüştü, ben de dikkatle ona bakıyordum. Ne olmuştu bu çocuğa da benden gözükmüşlerdi, anlam veremiyordum. Kaçan kovalanır derlerdi de bu ilkel güdünün bu kadar da net işe yaradığına ilk defa şahit oluyordum, şaşkındım.

Hayır bir de şerefsiz olsa da tatlıydı, bu halleri ile başımı yakacak gibi duruyordu ama ben de az değildim. Kolayca tutuşacak değildim ama bir miktar ısınıyor da olabilirdim, bazı şeylere benim de iradem yetmiyordu.

Garsonla olan münasebeti sonucu yemekler önümüze geldiğinde hemen çatalıma yöneldim. Yağız da gülmüş, önümdeki kolayı alıp açtıktan sonra bardağına doldurmuştu. "Hadi bakalım, on üzerinden kaç vereceksin acaba," Bardağı önüme koyduğunda yüzüne bakmayı kesip yemeğime döndüm.

Kibar erkek büyüktür tüm erkekler diyebilir miydik?

Gayet rahat derdik sanki.

Kebaptan aldığım ilk çatal beni şaşkınlıklara sürüklemişti. Gözlerim büyüdüğünde Yağız güldü. "Varmış demi dediğim kadar?" Kendisiyle gurur duyuyordu ve haklı bir gururdu, Adana'da bile böylesi zor bulunur diyeceğim bir tattı bu. "Efsane," dedim kolamdan bir yudum alırken. "Nereden buldun sen bu mekanı?"

"Üzümünü ye bağını sorma," Göz kırptığında kalbim anlık teklese de yüz ifademi sabit tutmayı başararak lavaşa yöneldim. Girmiştik bir yola, layıkı ile kebabı yemezsem aklım kalırdı. "Pişmiş domateste koy," diyerek önündeki küçük tabağı benim önüme koyduğunda kaşlarımı kaldırdım. "Elimle yemem falan, sıkıntı değil mi senin için?"

"Kızım ona mı takılacağım?" Kendine yaptığı dürümden kocaman bir ısırık alıp kafasıyla benim tabağımı işaret etti. O ağzındaki lokmayı bitirip bana cevap verene kadar ben de kendi dürümümü ısırmıştım. "Bizim yolumuz uzun, böyle basit şeylerle senden soğumam."

Göğe Ait | TextingWhere stories live. Discover now