1. Mektup

137 48 14
                                    

Bu bölümü bugüne kadar verdiğimiz tüm şehitlere, evlerinde bırakmak zorunda kaldıkları aşklarına ve o aşkların meyvelerine ithaf ediyorum.

*****

Yalnızlık başıma vurdu... Aldım elime kalem ile kağıdımı başladım sana yazmaya. Eski dostlar gibi özlem geçiriyoruz onlarla. Uzun zaman oldu yazı yazmayalı, bugün içimi dökmek isterim onlara. Ben dün hiç hissetmediğim bir şey hissettim. Kimileri adını aşk koydu, kimilerine göre geçici bir sevdaymış! Ben daha adını koyamadım, diyebileceğim tek şey bir büyü gibi bir şey olduğu  ve hiç gecici hissetmediğiydi.

O anı unutamıyorum, yağmur yağarken o güzel gülüşün ile göz göze gelmemizi aklımdan çıkmıyor, öyle bir duygudur ki o anı tekrar düşünmek bile kalbimi yerinden çıkaracakmış gibi hissettiriyor. İnan ki bana Leyla'm, traktörle iki takla attığım zaman bile kalbimin bu kadar hızlı çarptığını hissetmiyorum. Bu yazdıklarımı görenler beni deli sanacaklar, bazen kendisini akıllı sananların içerisinde deli olmak bile daha iyidir kim bilir?

Saçmalıyorsam affola, ancak aklımdan çıkmayan sen beni saçmalatıyorsun beni kendinle sarhoş ediyorsun... Ateşe veriyorsun beni! Yakıp kavuruyorsun. Eğer dersen ki, "Mutsuz musun bu durumdan?" Hayır... Senin ateşinin külü olmak bile beni mutlu eder.

Kusura bakma, belki de rahatsız ediyordur seni bu yazdıklarım bilmiyorum. Belki de bu yazdıklarımı hiçbir zaman okuyamayacaksın. Umut, hayata seni bağlayan en büyük etkendir derler yazıyorum çünkü senin yazılman gerektiğini düşünüyorum. Her birimiz ölümlüyüz, ben senin her daim mısralarda yaşamanı istiyorum.

//Gerçek hayattaki Süleyman karakteri bu amaçla yola çıkıp ona bir kitap yazmak istemiş, ama ömrü yetmemiştir.

Büyük ihtimalle şu an bu yazdıklarımı Fatih görse, "Saçmalama be Süleyman! Daha kızı göreli on iki saat oldu bismillah!" diyerek bana sitem ederdi. O nereden bilecek, benim uykularımı kaçırdığını, o on iki saatte on iki binden fazla kez seni düşündüğümü!

Dün yağmur altında epey ıslanmış, onun üzerine birde bol bol terlemişim sonuç olarak şifayı kapmışım. Sabahtan beri durmadan su gibi nane limon içtiğim bu günde annemin rahat bıraktığı zamanlar -pek olmuyor- sana olan bu mektubumu tamamlamaya çalışıyorum.

Hava yavaş yavaş bulutlanıyor, yağmur yaklaşıyor gibi, artık yağmurun bile ben de bir anısı var ya daha ne olsun!

Evlilik konusuna gelecek olursak, köyde kimseye selam veremez oldum herkesin ağzında bir evlilik lafı dönüp duruyor! Artık canımı sıkmaya başladı, annem kız bulup bulup dursada ben hazır olmadığımı söylüyor onları görmeye dahi gitmiyorum. Ben hep aşka inananlardan oldum, hep aşka umudu olanlardan, belki başaramayanlardan ama arayanlardan oldum. Bizim buralarda tabii işler pek alıştığınız gibi ilerlemiyor. Ne aşk, ne flört, ne sevgili yok öyle şeyler bizde görücü usulü olur evlilikler ama ben buna karşıyım, eğer Özdemir Asaf ile tanışmasaydım onun şiirlerini okumasaydım büyük ihtimalle benimde sonum öyleydi.

Buradakilere göre on beş yaşı evlilik yaşıdır -hikaye eski zamanda geçtiği için o zamanın evlilik yaşı kabul edilmiştir- ben ise şu an yirmi bir yaşındayım kimilerine göre evlilik yaşım çoktsn geçmiş hatta kocamışım! Tabii ben bu sözlere artık aldırış etmiyorum, bu konuda örnek aldığım kişi daha dün evlenmiş olan ve Leyla'mı ilk defa gördüğüm düğünün sahibi Cemil ağabeyim.

Kendisi yirmi dört yaşında evlendi, bugüne kadar ne pis dedikodular yapıldı hakkında bir bilseniz, emin olun duymak istemeyeceğiniz kadar iğrenç şeyler. O ise bugüne kadar hep sessiz kaldı, buralarda adı bile bilinmeyen aşkını buldu. Kimileri gibi sevmediği bir insanla bir ömür geçirmek yerine senelerce o iğrenç dedikodulara maruz kalıp aşkını buldu ve artık aşık olduğu kadınla bir ömür geçirecek... Hepimiz için hayırlısı.

Evlilik büyük sorumluluk, beni endişelendiren kısmı ya aşık olmadığım bir kadınla evlenirsem düşüncesi. Küçüklüğümden beri sorumluluk sahibi oldum, ama hiç aşık olamadım. Bir evliliğin içinde aşk olmak zorunda, benim için içinde aşk olmayan bir evlilik müebbet hapisten farksızdır.

Bu düşüncemi benden büyük -özellikle görücü usulü evlenmiş- birisine söylediğim zaman bana gülüp geçiyorlar... Yarın Bursa'ya gitmem gerekiyor, gün doğumunda kalksam anca giderim. Fatih'in babasının arabasıyla gideceğiz. Zaten havada kararıyor... Şimdilik görüşmek üzere Leyla'm.

Sevgilerimle,
̶S̶ü̶l̶e̶y̶m̶a̶n̶
Leyla'nın Süleyman'ı.

----

Söylesene bana, en iyi şairler bulabilir mi gözlerine mısralar?
Söylesene bana, kalbin bana bir kapı mı aralar?
Sevda mıdır bu yağan damlalar?
Ya da sadece gök mü ağlar?

Leyla'ya MektuplarWhere stories live. Discover now