5. Mektup

58 27 9
                                    

6. Şubat'ta kaybettiğimiz herkese,

4 Yıllık okuyucum olan yazarlıkta beşinci
yılımı doldurduğum günleri göremeyen,
kitabımın benden bile daha fazla basılmasını
isteyen biricik okuyucum Aykut'uma ithafen.

Bu ithafı yazmak ne kadar zordu tarif edilemez.

Aşkların enkazlar altında yarım kalmaması dileğiyle.

-------


Sevgili Leyla'ma,

Biriciğime, sevdaların en güzeline...

Kalbimde dünden beri bir ağrı var Leyla'm, ondan daha çok kalbimi sen ağrıtıyorsun. Sana yazmaktan hiç yorulmuyorum biliyor musun? En yorgun ve en uykusuz gecelerimde bile sana yazmayı unutmuyorum.

Kısa bir süredir hayatımdasın ancak sanki benim senden önce bir hayatım yokmuş, sadece sen varmışsın ibi geliyor. Ruhum her geçen gün senin ile yeşeriyor, her gecelerim seninle bitiyor, her duamın içinde senden bir kuple duruyor.

Sana ve seni yazmaya planladığım bu günlerde anlatılacak o kadar güzel şeyler oluyor ki Leyla'm ancak ben seni ve senin güzelliğini yazmaktan onları yazamıyorum. Hayat daha renkli bence artık, kuşlar bir başka cıvıldıyor, çiçekler bir başka kokuyor. Dünyamı sen ettikten sonra, daha da güzel bir yer artık. Bilmem belkide bana öyle geliyordur ya da seni gördüğüm geceye kadar Leylasızlık hastalığına yakalanmışımdır.

Süleyman bu mısranın sonuna bir gülücük çizer ve ardından üzerini karalar.

Yanına minik bir gülücük kondurayım dedim ama pek bir buruk bakıyordu, karaladım. Seni yazdığım bu mısralar hiçbir şekilde burukluk içermemeli.

Biraz sana günümden bahsetmek istiyorum Leyla'm, dinler misin? Seni bilmem ancak ben içerisinde sen geçen her günü teker teker dinlemeye hazırım.

Bugün Fatih ile çalışmaya gittik bir tarlada, Fatih eğlenmeyi, hız yapmayı, şaka yapmayı seven bir çocuktur. Her ne kadar doğru bulmasamda bu yaptıkları ayak uydururum ona. Bugün yine rahat durmadı, hız yapayım dedi... O sırada tümseği göremedik, tümseğe çarpmamızla tepetaklak olmamız bir oldu.

Ben de ciddi bir şey yok, ufak bir kaç sıyrık ve kaş patlamasıyla atlattım ancak Fatih sağ kolunu ve sol bacağını kırmış. Her ne kadar üzülsem de birdaha böyle bir gayrette bulunmayacağını umuyorum. Ne de olsa bazı dersler acı vericidir.

Bu kazada bir kaç sıyrık ve ufak bir yarlanma ile atlattım ancak kalbimi ne yapacağız? Seni hala daha bulamamanın kalbimde açtığı yarayı ne yapacağız, n'asıl yavaş yavaş içinden akan kanı durduracağız bilmem. Duran tek şey seni düşündükçe duran kalbim gibi gözüküyor.

Hem belediyeyle hemde muhtarlıkla köyün yaşam merkezine bir kütüphane açılması için dilekçe vermiştim bundan bir ya da iki yıl önce olmuş olması lazım. Ümidi kesmiştim aslında, ancak bugün yapımının tamamlandığına dair bir mektup aldım. İlk işim anneme folklör dersim erkene alınmış diyerek masumane bir yalan uydurup oraya gitmek oldu. Şehir kütüphanesi gibi değil ancak çevredeki bir çok köyün faydalanabileceği çok güzel bir alan yapmışlar. İçindeki yüzlerce nizami olarak sıralanmış olan kitaplar bir o kadar güzel duruyorken bir o kadar da büyüleyici ve ufku açıcı duruyor.

Bir çok şiir kitabı, roman, tiyatro oyunu ve daha nice türlerde kitap bulunuyor. İçeriye ilk girdiğimde gerçekten donup kaldım! Hepsini okumak istiyorum, hepsini...

Elime iki adet şiir kitabı geçirdim hemen, sana daha güzel şiirler yazabilmek için kendimi geliştirmek için. Aynı zamanda Nazım Hikmet'in Piraye'ye Mektuplar isimli kitabı da dikkatimi çekti ancak onu almadım. Çünkü öyle mektup kitaplarını okuyup onlardan bir gram bile esinlenmek gelmedi içimden. Ben sana yazdığım mektupların sadece benim yazış dilime özel olmasını istiyorum. Benim seni kendi mısralarımda ölümsüzleştiriğim bu mektupların eşi benzerinin olmamasını istiyorum.

Kütüphanede gündüzü akşam ettikten sonra hiç istemememe rağmen zorunluluktan eve döndüm, annem yine komşuların dedikodularıyla biraz kafamı ağrıtmadı değil. Ancak ona hak veriyorum, bana bir şeyler anlatmasından da hiç rahatsız olmuyorum. Eskiden babamla birlikte konuşur, her şeyi ona anlatırdı, onu kaybettikten sonra bir hafta ağzını bile açmadan sadece ağladı. Hiç unutmam, babamı toprağa verişimizin dokuzuncu günün gecesinde büyük bir çığlıkla uyandı öyle bir bağırış ve feryattı ki bu komşular bile ne olduğunu anlamak için gecenin dördünde kapıya dayanmıştı.

Rüyamda babamı gördüğünü söyledi bize, sabahlara kadar o ağlaya ağlaya anlattı komşular ise ağlaya ağlaya onu dinledi. Zar zor günde bir kaç kaşık bizim zorumuzla yemek yiyip su içti o dokuz günde annemin eriyip bittiğini hissettim. Zaten benim için oldukça zor bir dönemdeyken annemi o durumda görmek beni daha fazla üzüyor ve kalbimi yaralıyordu.

Tabii her şeyin ilacı olan zaman, bu derdinde ilacı oldu zamanla o günleri de atlattık. Senin günün n'asıl geçti bilmiyorum ancak umarım iyi geçmiştir. Umarım benim hayatımı güzelleştirdiğin gibi kendi hayatınıda güzelleştiriyorsundur.

Şimdilik sağlıcakla kal, her daim iyi ol.
Son kez seni çok sevdiğimi söylemek istiyor ve bugünkü mısralarımı senin ile sonlandırmak istiyorum.

Sevgilerimle,
Seni her daim sevecek olan Süleyman'ın...

Leyla'ya MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin