7. Mektup

54 24 14
                                    

Aşk gazabının kurbanı olan
herkese, ithafen.

-----

Aşk her zaman mutluluk değildi, aşk her zaman mükemmel bir şey değildi. Aşk hüzündü, aşk bir duygudan daha fazlasıydı, aşk kalbindeki bir sızıydı, kimseye anlatamamaktı, bazen nefesinin bile ciğerlerine ağır gelmesiydi, aklının alamayacağı kadar çok sevmekti. Tanımıyorken sevmekti, aşkın yalanlarıyla kendini kandırabilmekti, yollarınızın ayrı düşmesine rağmen aklının hala onunla aynı yolda olmasıydı.

Uzak kalmaktı insanlara, en büyük kalabalıkta yalnızlaşmaktı, içinin bazen hüzünle titremesi, bazen ise aşkın soğukluğundan üşüyüp titremesiydi... Aşk kimseye açıklayamamak, sadece susmaktı. Belkide bu okuduğunuz satırlar bile birileri için çok anlamlıydı. Kimilerinin ise kalbine dokunan bir parçaydı, kimilerinin ağlayarak yazdığı kimilerinin ise buğulu gözlerle okuduğu mısralardı bunlar.

Sevgili Leyla,

Sana yazmayalı üç buçuk ay oldu, hayatımda sensiz geçen o üç buçuk ay bana dünyada cehennemi yaşattı. Sensiz kalmanın ne kadar zor olduğu gerçeği ile bir kez daha karşılaşmak kalbime inen en ağır hançerlerden birisiydi. Annem hastahanede komada yatarken senin adını sayıkladığımı söyledi. Biliyor musun, biriciğim? Buna hiç şaşırmadım, komada duyduğum şeyler senin sesini anımsatıyordu, gördüğüm rüyalar yalnızca seninle aydınlanıyordu.

Mektubunu aldım, ne yazacağımı bilmiyorum ancak sana bu konu hakkında içimi dökmek istediğim birkaç şey bulunmakta. İlk öncelikle, bana mektup yazma zarifliğinde bulunan ellerini sonra ise beni görmeye gelen gözlerini öperim. Mektubunu aldığımdan beri elime alıp alıp okuyor, gözlerimden gözyaşlarımı akıtıyorum... Bu sensizlik ile mücadele ettiğim üç buçuk ayda kaç yüz kez okudum mektubunu gerçekten bilmiyorum. Ancak seni sevdiğime o kadar pişman değilim ki Leyla'm.

Bu mektubu senin güzel mektubuna karşılık olarak yazmayı çok isterdim, ancak ben senin yazdığın her mısrası zihnimde ve ezberimde olan o mektuba cevap verebilecek güçte değilim. Özenle ve güzelce senin tarafından senin seçtiğin ve o narin ellerinle yazıya dönüştürülmüş hiçbir şeye benim herhangi bir cevabım yok, çünkü onlar benim için normal birkaç cümle değil onlar benim artık bu hayata bağlanma sebebim.

Ancak birkaç cevap vermek istediğim husus var bu yazdıklarınla alakalı, umarım beni dinlersin.

Sevgili Beyefendi... Kaç kez okudum bu itabı biliyor musun? Bundan sonra tüm mektuplarıma böyle başlayacağım, şunu fark ettim Leyla'm sen o kadar nazik ve zarifsin ki... Sadece başlangıcın bile tüm ciğerlerimi ateşe veriyor...

"Beni tanımazsın bilirim..." Yazmışsın, asıl sen beni tanımazsın, ondan öyle diyorsun. Sen o masumluğunla benim hakkımda ya da senin hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Seni hayatımdan daha çok hayatım yaptığımı, ismini her söylediğimde dudaklarımın n'asıl yandığını, seni kendi içime bile sığdıramadığımı bilmiyorsun... Keşke bilsen diyorum bazenleri ama acaba her şey daha mı kötü olurdu düşüncesi kaplıyor içimi. Belkide en iyisi böylesidir diyorum, belkide her şey acaba daha mı kötü olurdu düşüncesi yüzünden seni titreyen ellerimle yazdığım mısralarımda yaşatıyorum.

Ha birde, "Umarım beni dinlersin..." Demişsin, keşke bilebilsen dünyanın en saçma şeyini dahi anlatsan seni bırak saatlari, bırak günleri hatta bırak yolları bir ömür dinlerim ama sen bunları bilemeyeceksin sanırım beni en çok üzen şey de bu...

"Maşukluğun çözümü varda, aşıklığınkini bilemem..." Sözü beni oldukça düşündüm, ben dedim acaba neyim? Tedavisi olan mı, olmayan mı... Hala tam bir cevap bulamadım ancak şu an düşüncem senin aşkının maşuğu olmuşum yönünde. Hep aşık olmayı merak etmiştim, bu kadar güzel bir his olduğunu bilseydim eğer daha önceden seni karşıma çıkarması için her gece tanrıya dua ederdim.

Ergenlerin "Bu sefer farklı." klişesi gibi görme ancak ben daha önce hiç bir durumda böyle hissettiğimi hatırlamıyorum. İlk defa kalbimin birisini düşününce bu kadar kuvvetli attığını hissediyorum, ilk defa zihnimde uyurken bile kendi varlığını hatırlatan birisi var... Daha anlatılacak ne gibi ilkler var bir bilsen, ancak seni sıkmak istemem. Seni kendimden bıktırmak istemiyorum ancak içimden hep böyle şeyler yazmak geliyor, içimdeki bu hissi asla durduramıyorum, şahsen pekte şikayetçi değilim.

Bugün Fatih ile bir eve hayvan yemi götürdük, orada küçük bir kız vardı. İsmi Leyla, cennetteki mücevherleri anımsatan masmavi renkleri, seni anımsatan bir güzelliği, sana benzeyen bir masumiyeti ve cıvıl cıvıl cümleleri vardı. O konuştukça gözlerim n'asıl doldu biliyor musun? Bundan önceki bir mektubumda bir kızımız olsun, tıpkı sana benzesin demiştim hatırlıyor musun? Ben bugün küçük bir kızda seni gördüm, eğer bir gün seni bulabilirsem ve her şey iyiye giderse öyle bir kızımız olsun istiyorum. O küçük kızı gördüğümde dedim ya gözlerim doldu, sen bana ne yaptın Leyla'm? Ben n'asıl oluyorda küçük bir kız çocuğunun masumiyetinde seni bulabiliyorum? Bana ne yaptın, n'asıl bu duruma geldik bilmiyorum, sanki bir rüyanın içerisindeymişiz gibi ama her şey en az senin kadar gerçek... Eğer bunlar bir rüyasa inan bana uyanmaya hiç niyetim yok...

Bugün radyoda bir şarkı duydum, ismini hemen bir kenara not aldım, öyle güzel ve zarif bir şarkı ki, sana benzeyen çok yönü var. Şarkıda söyle diyor, "Papatya gibisin beyaz ve ince, eziliyor ruhum seni görünce. İsmin dudaklarımı yakıyor neden? Nedir bu çektiğim senin elinden..." okuduğum bir kitapta çiftlerin şarkıları olduğunu duymuştum. Eğer sende kabul edersen papatyam, bu bizim şarkımız olsun mu?

Mumum hafif hafif bitmek üzereyken sana veda ediyor, zarif gözlerinden öperim.

İsmini aralayan dudaklarım yanıyor,
Seni düşünmek ufkumu aydınlatıyor.
Ayrılığın kokusu her yanımı sarıyor,
Gönlümün kapıları yalnız senin için aralanıyor.

*******

Selaam,

N'abersiniz bakalım?

Beni soracak olursanız yaklaşık iki ay sonra bu kitaba veda edeceğimiz için oldukça kırgın ancak bir yandanda Süleyman ile Leyla'nın hikayesini metinleştirebildiğim için büyük bir onur içerisindeyim. Çok kısa bir sürede 500 okunma olduk! Sizlere, Süleyman ağabeyin yerine onun Leyla'sını mısralarda yaşattığınız için teşekkür ederim.

Kendisi vefatından yaklaşık bir yıl önce bana bu hikayeyi anlattığında "Hep ona bir kitap yazmak istemiştim, gelecek nesiller bize tanıklık etsin istemiştim ancak şimdiye kadar nasip olamadı. Bir gün umarım ikimizi mısralarda yaşatabilme onuruna varabilirim." demişti, onun bu sözünden ve vefatından sonra başladığımız bu kitabı böyle görebilmek beni çok onure ediyor.

Ramazanda, haftada iki bölüm atmaya çalışacağım, sizi seviyorum.

Leyla'ya MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin