3. Mektup

68 34 16
                                    

Okuyup oy atmayı unutan
çok fazla kişi var, oy atıp yorum yapmayı unutmayın,
seviliyorsunuz.🤍

---

Süleyman gibi sevebilen,
Leyla gibi sevilmeyi hakedenlere
ithafen.

*****

Sevgili Leyla,

Bugün bugüne kadar hiç yapmadığım bir şeyi yaptım. Bu karlı havada buz gibi olan denizde yüzdüm, hasta olacağımı bile bile o denize girdim. Yeni şeyler denemek, yeni şeylere yelken açmak her zaman daha iyidir. Garip bir benzetme yapacağım ama, bence soğuk deniz aşka benziyor. İlk girdiğinde vücudun tir tir titriyor, daha sonra bir şey hissedemiyor sadece alışmaya çalışıyorsun en sonunda ise o soğukluğun içindeki sıcaklığa ulaşıyorsun. Dışarıdan görenler "Ne yapıyor be bu deli?!" Diye sitem ediyorlar ama anda onların gözündeki deli tarif edilemez duygular yaşıyor.

Bazen aklıma geliyorda Leyla'm, sana nereden rastladım ben? Ne ara seni ilham kaynağı yaptım, ne ara bu kadar bağlanabildim ben sana? Bir insan n'asıl böylesine akıllarda kalıcılık bırakabilir? Sen bıraktın... En garip olanıda bu ya! N'asıl oldu böyle ben anlamadım.

Bazenleri aklıma o gün bana gülüşün geliyor. Özür dilerim Leyla'm, yalan söyledim bazenleri değil hiç aklımdan çıkmıyor! Her neyse, devam edeyim... Aklıma o gülüşü geldiği zaman sana öylesine sarılmak istiyorum ki anlatamam. Böyle seni sarıp sarmalayıp kendi ruhumla birleştirmek istiyorum. Keşke mümkün olsaydı...

Aklıma geliyorda bazenleri, dillere destan olunmuş bazı aşklar var ya. Cemal Süreya ile Zuhal'ınki gibi, Franz Kafka ile Milena gibi... Bizimkiside bir gün böyle dillere destan olur mu? Bu mektuplarım bir gün bulunurda dillere düşer mi acaba? Ya da bu kağıtlar bir gün bulunamadan yok mu olur? Kim bilir, neyin ne olacağını zaten asıl amaç dillere düşmek değil ki. Önemli olan senin aklına düşebilmesi, önemli olan senin albinin ısınabilmesi. Bundandır çabam, bundandır şiirlerim, bundandır bugün tamı tamına iki saat yürüyüp sana bir şeyler yazmak için mürekkep almam.

Dün gece bir rüya gördüm, işten eve geldiğimde kapıyı sen açıyordun. Bir tanede küçük bir kız sanırım ki kendisi ikimizin kızıdır, ah Leyla'm... Bir görsen n'asıl güzel, ne kadar güzel gözleri var... Seni andırıyor, sanki senin küçüklüğün gibi. Sarılıyorsun bana, küçük kızda bacağıma atlıyor. Ben dün gece anladım Leyla'm, ben bana açılan her kapının arkasında senin olmanı istiyorum. Her açılan kapıda bana bir daha sarıl istiyorum. Küçük bir kızımız olsun istiyorum, tıpkı sana benzesin...

Bir gün açabilir misin bana o kapıyı gerçekten? Rüyalarımı gerçeğe döndürebilecek misin? İnan bana zaten seni gördüğüm o zamanı bir rüya olarak görüyorum aklımdan çıkmayan o hafif buğulu görüntüler sanki bir rüyanın parçası gibi.

Bugün sana mektup yazabilmek için mürekkep almaya meydana indiğim zaman, seyyar bir kitapçı gördüm. Okur yazarlık az olduğu için buralarda sabit bir dükkan olmaz. Ayda bir kez Ahmet ağabey geçer seyyar kitapçısıyla. İlgimi çeken bir şey olursa ondan alırım. Orhan Veli isimli bir şairin adını hep duydum ancak henüz okumak nasip olmamıştı. Onun bir kitabı vardı ben de durur muyum, hemen kaptım!

Öyle güzel yazıyorki sana anlatamam, uzun zamandır bir şeyler okumuyordum tekrar başlamak beni o eski günlere götürüyor. Yazmakta, okumakta benim için bir terapi gibi. Acaba sen nelerden hoşlanıyorsun Leyla'm, müzik dinliyor musun mesela? Dinliyorsan neler dinlemeyi seversin... Aklımda o kadar fazla soru varki seninle ilgili.

Ama kim cevaplayacak bunları? Ben seni birdaha nerede bulacağım? Bunu daha önce hiç düşünmedim, nereden bulacağım seni? Kaç milyon insan yaşıyor bu ülede, seksen bir farklı vilayet...

Seksen bir farklı vilayet,
Hepsinde bir aşk-ı kıyamet.
Bizimkisi farklı olsun yarim,
Düşeceğiz dillere elbet.

Bulamasam bile olsun ne fark eder, belkide seni ararken can vermek vardır kaderimde. Olsun be Leyla'm, ben senin uğrunda ölmeyi bile yeğlerim. Bu gecede ine kafanı oldukça ütüledim değil mi Leyla'm... Ama elimden bir şey gelmiyor, başını ağrıttıysam eğer özür dilerim güzel gözlüm.

Seninle şöyle güzel anılarımız olsun, bir bankta yan yana oturup güvercin besleyelim, ya da bir dere kenarında birlikte balık tutsak... Ne güzel olur değil mi? Olur olmasına da senin kadar güzel olamaz ya.

Dün gece ağladım biliyor musun Leyla'm, hemde çok. Hatta çoğu kişinin "erkek adama yakıştırmayacağı" şekilde , gözleim şişene kadar. En son bu kadar içten ve bir bu kadar şiddetli babamı kaybettiğimde ağlamıştım.

Sebebi ise bugün kafama denk edip aklımı kurcalayan bir şey, annem... Gözümün önünde eridiğini hissediyorum o kadar yaşlandı ki... Babamdan sonra üstüne birde annemi kaybedersem ne yaparım ben? Hayata bağlanacak başka neyim kalır senden başka? Sende yokun ki Leylam, o da giderse ben kimsesiz kalacağım. Ne yapacağımı bilmiyorum işte tam bu yüzden.

Kimsesiz kalma fikri beni öyle boğuyor ki anlatamam sana. Ne yapacağımı bilemedim bu duygu karmaşası ile sana günün şiirini yazıp sana olan bugünkş mektubumu sonlandırıyorum. Sağlıcakla kal güzel gözlüm.

Ben seni sadece kendime saklıyorum,
Herkesten ama herkesten sakınıyorum.
Elimde mumla sokak sokak seni arıyorum,
Ezberimde olan yerlerde seni ararken kayboluyorum.

Leyla'ya MektuplarWhere stories live. Discover now