4. Mektup

64 30 9
                                    

Çorap gibi sevgili değiştiren sevgili
Caner'e ithafen.

-----

Bugün neye denk geldim biliyor musun Leyla'm? Papatyalar açmış... Öyle güzel ve saflar ki sana anlatamam. Bugün neler yaptın Leyla'm? Elbette cevap veremeyeceksin ama ben senin verdiğin her cevaba daha da aşık olacağım. Benim günümü soracak olursan, Fatih ile mantar toplamaya gittik. Tam üç yılan gördük biliyor musun! Oldukça eğlendik ve yorulduk. Kazandığımız para iyi olmasada mantarların tadı oldukça iyiydi. Fadime teyze ile annem bizlere ve akşam gelecek diğer misafirlere bir çok yemek hazırladılar. Bu sırada bizde balkonda Fatih ile kahvelerimizi içip biraz lafladık.

Yarın Fatih'e kız istemeye gidecekmişiz! Bu haberi ilk aldığımda ağzım açık kaldı, şok oldum kaldım. O'nun adına bir o kadar sevinsemde arkadaşlığımız için kırıldım sanki. Artık o kadar sık görüşebilecek miydik? Öyle güzel anlatıyorki sevdiğini görmen lazım, benim seni anlatışım gibi. Gözleri parıldıyor, kalbi hızlanıyor hatta heyecandan boyundaki şah damarı bile kabarıyor!

Havalar son zamanlarda o kadar güzel gidiyorki değil mi Leyla'm? Bilmem, belkide sizin oralarda hava çok kötüdür. Neredesin bilmem ki, hangi şehirdesin, gurbetci misin acaba? Bilmem, belkide burnumun ucundasın ama ben seni bulamıyorum. Fatih'e söyledim seni bulmak istediği, benim mutluluğum için her şeyi yapacağını söyleyip birkaç yere haber gönderdi. Henüz bir sonuç çıkmadı ancak hissediyor gibiyim. Hissediyorum ki seni ilk kez yoluma çıkaran Rabb'im tekrar karşılaştıracak bizi ve sana sözüm olsun seni tekrar bulabilirsem hiç düşünmeden sana evlenme teklifi edeceğim.

Güzel günlere aldırış etme Leyla'm, derler ya en güzel şeyler felaketler doğurur. Dışarıda öyle bir fırtına var ki bilemezsin! Bunca heybetimle sanki balkona çıksam rüzgar beni uçup uzaklara götürecek gibi!

Ah... Sümbüller n'asıl da güzel kokar değil mi? N'asılda tazecik duruyorlar? Ne de güzel kokutuyorlar her tarafı. Aslına bakarsan bu dönemler en güzel koktukları zamanlar ve en güzel göründükleri zamanlar. Ya da bana öyle geliyorlar, kim bilir? Renkler daha güzel gibi, seni tanıdığımdan beri benim dünyam daha güzel bir hâl aldı sanki. Benim dünyamın içerisinde sen olduğun içindir belkide renklar daha cıvıl cıvıl, kalbim daha temiz, suyun akıntısı bile bir melodi...

Sanki ben kurumaya yüz tutmuş bir fidanmışım, sen ise bana yağmurum ve toprağım olmuşsun gibi. Beni yeniden yeşertmiş gibisin. Öyle hissediyorum, daha doğrusu bir şeyde hissedemiyorum, ne hissetmem gerektiğinide bilmiyorum. Benim hissettiğim tek his sensin Leyla'm.

Biliyor musun, son günlerde resim çizmeye başladım. Sen neler yapıyorsun? N'asıl yeteneklerin var? Ben kendimi hiçbir şeyde yetenekli bulamam Leyla'm. Kendimi aynı zamanda herhangi bir olayda      yeterli bulabilmiş değilim.  Yazarım, şairim, çizerim ancak hepsi boştur bunların, bunları değerli gördüğüm tek zamanlar bu işleri seninle süsleyebildiğim zamanlardır.

Öyle bir yorgunluk ve öyle bir baş ağrısı var ki üzerimde anlatılamaz. Rüyalarımı süslüyorsun biliyor musun? Aklımın her yerindesin sanki, vücudumun her bir zerresindesin. Aklımın en güzel kenarında, ruhumun en derin köşelerindesin. Şiirlerimin en güzel kafiyelerindesin, mektuplarımın sahibisin. Daha ne olsun! Anlatılacak çok şey var ancak söylenilecek kelam yok.

Dedim ya, öyle bir yorgunluk ve baş ağrısı var ki üzerimde daha fazla yazacak hâlim yok sana. Mumum ise bitmek üzere en güzel dileklerimi sana sunuyor, üzülerek kısa olan bu mektuptan dolayı senden özür diliyorum.

Sevdadır bir sarhoşluk,
Ciğeri yakıp delen.
Sevdadır bir duygu,
Ruhu yakıp geçen.

Senin sevdan delmiş ciğerimi,
Senin sevdan yakıp geçmiş beni!
Tüm kapıları açtım ben sana,
Odundan kalbimi senin ateşine.

Sevgilerimle,
Süleyman'ın.

Leyla'ya MektuplarTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon