Gabriel'in Kucağında +18

10.5K 197 39
                                    

Oy veren, yorumlarını esirgemeyen, kitabı okuma listelerine ekleyen herkese bol bol kalp gönderiyorum ❤️






Gabriel'in Kucağında

"İntikam almak, geçmişin zincirlerini kırmaya çalışırken aslında onunla daha da sıkı bağlanmaktır. Arkana bakmadan kaçmak ise özgürlüğün yoludur. Ancak bazen kaçtığın şeyler peşinden gelir."







Yüzünde beliren korku ifadesiyle yüzü bembeyaz oldu. Onun bu tepkisi, kararlılığımı daha da pekiştirdi. Bir gülümsemeyle ona dönüp odadan kapıya doğru yürüdüm. Kapı eşiğine varmadan önce, arkamda onun sesini duydum, "Eva," diye seslendi. Omzumun üzerinden döndüm ve ona baktım.

"Tekrar düşün. Kararın kaçmak olursa, sana yardım ederim. Kararın kalmak olursa da sana yardım ederim. Sen benim kızımsın. Unutma bunu," dedi. Bu sözler, kalbime dokundu ve içimdeki kararsızlığı bir nebze olsun hafifletti. Onun bu sözleri, sevgi ve bağlılık dolu bir hatırlatma gibiydi.

Gözlerine bakarak onun samimiyetini hissettim. Ona minnettar bir şekilde başımı salladım, "Teşekkür ederim Anna," diye mırıldandım. Kapıyı açıp şatonun serin koridorlarında hızla ilerledim.

Aklım adeta durmuştu, düşüncelerimin arasında kaybolmuştum. Geçmişimdeki acı dolu anılar, annemin ve babamın hazin sonu, cadılıkla ilgili düşüncelerim, hepsi bir kara bulut gibi zihnimin içini kaplamıştı.

Ne yapacağımı düşünmek bile zordu, çünkü bu düşünceler beni derin bir keder kuyusuna hapsediyor, umutsuzluğa boğuyordu. Geçmişimdeki bu karanlık anılarıyla yüzleşmek, geleceğe dair belirsizliklerle dolu bir korku ve endişe yaratıyordu içimde.

Koridorda Kont ile karşılaştım, ama yanından geçip gitmeye yeltendim. Onunla konuşmak istemiyordum, artık ona tahammül edemiyordum. Koridorun duvarları etrafımda bir baskı oluşturuyordu, sanki beni içine hapsolmuş gibi hissediyordum.

Endişeli gözlerle beni baştan aşağı süzdü, bu bakışlar beni rahatsız etti. "Karıcığım iyi misin?" diye sordu, sesinde bir endişe vardı.

Dudaklarımın arasından sıkıntılı bir nefes aldım, "İyiyim," dedim, sesimdeki duygusuzlukla bile beni rahatsız ettiğini hissettim. "Sen neden misafirlerimizin yanında değilsin?" diye sordum, merak dolu olmama rağmen sesimdeki donukluk ve ifadesizlik, duygularımı gizlemeye çalışırken bile yüzümde belirgin bir şekilde kendini gösteriyordu.

Gözlerinde bir endişe pırıltısıyla bana bakarken, dudakları hafifçe titredi. Sanki her kelimeyi tartıyor, her hecenin ağırlığını hissediyordu. Sesinde hem kararlılık hem de yorgunluk vardı. "Askerlere vermem gereken bir emir vardı," derken bakışları bir an yere kaydı. Vermesi gereken emir aklından geçiyordu belli ki. Sonra tekrar bana döndü. Gözlerinin altındaki mor halkalar uykusuz gecelerin izlerini taşıyordu.

Elini omzuma koydu ve nazikçe sıktı. "Ayrıca sana bakmak istedim," dedi. Sesinde şefkat ve merak vardı. Beni gerçekten önemser gibi davranmasına tahammül edemiyordum.

"Henüz bitmedi işlerim," dedim. Bakışları buğulandı, belki de yorgunluktan belki de endişeden. Elleri buz gibiydi. Gözlerinin içine baktım. Bir şey söylemek istiyordu ama tereddüt ediyordu.

Beni terasın merdivenlerine doğru yönlendirdi. "Sonra halledersin," dedi. Sesinde hafif bir tebessüm vardı. "Gel hep beraber terasta oturalım."

İçimdeki rahatsızlık belirginleşirken, yüzümdeki sahte bir gülümsemeyle tepki vermeye çalıştım. Dudaklarımın arasına sıkışan o yapay ifade, gerçek hislerimi gizlemek için zorlanarak yerleşti. Gözlerimdeki rahatsızlık belirtilerini bastırmaya çalışırken, kolumu yavaşça geri çektim.

Kontesin Laneti +18Where stories live. Discover now