Kaçış +18 Sevişme Sahnesi

9.4K 97 12
                                    

Selam, bölüme geçmeden önce size bir soru sormak istiyorum: Sizce kitabın adını değiştirmeli miyim? Bununla ilgili yorumlarınız benim için değerli. Gelecekten not, değiştirdim 🎉

Oy veren, yorum yazan, kitabı okuma listesine ekleyen ve beni takip eden herkese bol bol kalp gönderiyorum ❤️









Kaçış

"Umut ışığı, en karanlık zindanlarda bile varlığını sürdürür."











Soğuk ve nemli taş duvarlar beni soğuk bir mezara hapsetmiş gibiydi. Tek ışık kaynağı, aralık kapıdan sızan zayıf bir ay ışığıydı. Bu ışık, zindanın tozlu köşelerinde saklanan farelerin ürkütücü gölgelerini dans ettiriyordu. Kont'un öfkeli sesi hala kulaklarımda çınlıyordu: "Seni halkımı zehirlemekle suçluyorum. Askerler! Derhal Kontes Eva'yı zindana atın!"

Dizlerimin üzerine çöktüm, ellerimle yüzümü kapadım. Masum olduğumu biliyordum ama bunu ispatlayacak hiçbir delilim yoktu. Gabriel, Kont'un öfkesini dindirmeye çalışmıştı ama nafile. Kont, Gabriel'i de zindana atmakla tehdit ediyordu.

Yalnızdım ve çaresizdim. Gabriel ile olan aşkımın bedelini bu şekilde mi ödeyecektim? 

Bir gün, demir kapı gıcırdadı ve içeri Kont girdi. Yüzünde soğuk bir ifade vardı. Beni süzerek baktı ve iğrenç teklifini sundu: 

"Beni seçersen, sabah buradan çıkmış olursun."

Kalbim öfke ve tiksintiyle doldu. Halkımı zehirleyen ve beni kandıran bir adama asla teslim olmayacaktım. "Teklifini reddediyorum!" diye bağırdım. "Ben masum bir kadınım ve bunu ispatlayacağım!"

Kont'un gülümsemesi kayboldu. Yüzü öfkeyle karardı. "Aptalsın Eva," dedi. "Seni buradan kurtarabilecek tek kişi bendim. Şimdi sonsuza kadar burada kalacaksın."

Ona meydan okurcasına baktım. "Halkım beni asla unutmayacak," dedim. "Adalet yerini bulacak ve sen cezalandırılacaksın."

Kont öfkeyle zindandan çıktı. Kapı gıcırdadı ve ben tekrar karanlığa gömüldüm. Yalnızdım ve çaresizdim ama pes etmeye niyetim yoktu. Halkım için savaşmaya ve adaletin yerini bulmasına kararlıydım.

Soğuk taş zemine yaslanmış, karanlığın içinde umutsuzluğa kapılmış bir şekilde oturuyordum. Zindandan içeri giren Anna'nın titreyen sesi beni kendime getirdi. Gözlerinde yaşlar vardı, yüzü kederle buruşmuştu. 

Elindeki tepsiyi yere bıraktı ve bana baktı. "Anna," dedim, sesim hüzünle titriyordu. "Sen mi geldin?"

Anna başını salladı ve yanıma çömeldi. "Ah zavallı kızım. Seni böyle görmek beni kahrediyor," dedi. "Bu kadarını hiç beklemiyordum. Kont sana bunu da mı yapacaktı?"

Öfkeyle yumruklarımı sıktım. "Allahın cezası! Hain Kont!" diye bağırdım. "Beni zindana atarak Gabriel ile bizi ayırmaya çalışıyor. Halkımı sırf bunun için katlediyor cani! Ama başaramayacak! Gabriel her şeyi ortaya çıkaracak ve ben özgürlüğüme kavuşacağım. Ben kimseyi zehirlemedim."

Ona sarıldım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Bana inanıyorsun değil mi Anna?" dedim. "İnanıyorum kızım," dedi Anna, sesinde derin bir inanç ve sevgi vardı. "Yemekleri yaparken ben de yanındaydım. Ama Konta beni de zindana at diye yalvarmama rağmen sadece seni attı. Mahsus yapıyor. Ama sen pes etmeyeceksin yavrum. Bugünleri de atlatacağız.."

Anna'nın sözleri beni umutlandırdı. Yalnız değildim, bana inanabilen biri vardı. "Haklısın Anna," dedim, gözlerimi kurularak. "Pes etmeyeceğim. Gabriel ve halkım için savaşmaya devam edeceğim. Bir gün adalet yerini bulacaktır."

Kontesin Laneti +18Where stories live. Discover now