14. Bölüm "Söz Kurşunları"

36.3K 2.8K 1.8K
                                    

Yazarın notu: Öncelikle bölümün gecikmesi nedeniyle özür diliyorum, son bölümlere yaklaştığımızdan olsa gerek, kendimi yazma konusunda motive etmekte epey zorlandım. Biraz fırtınalı bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!

14. Bölüm "Söz Kurşunları"

“Hadi, nerede kaldın?” diye söylendi Emily kendi kendine. Odasının içerisinde volta atarken bir yandan bileğine doladığı kurdelesiyle oynuyordu. Birkaç tur daha attıktan sonra gergin bir şekilde koltuğa çöktü. Bacaklarını istemsiz bir şekilde sallamaya başladığını fark edince ellerini dizlerine koyup onları durdurdu ve derin bir nefes alarak beklentiyle pencereye doğru baktı.

Son bir saattir sabırsızlıkla Felix’in gelmesini bekliyordu. O gelince tıpkı Eduardo’yla kararlaştırdıkları gibi Felix’e bugün rüya görevine çıkamayacağını söyleyecekti. Felix nedenini irdelerse diye birkaç bahane bulmuştu, en azından birinin işe yarayacağını umuyordu.

Emily Felix’in dün söylediklerini düşündükçe Eduardo’ya yardım etme konusunda tereddüt etmeye başlamıştı. Felix’e göre tüm verilere sahip olmadan bu işe tekrar kalkışmak son derece tehlikeliyken Eduardo’nun bu sefer her şeyin iyi gideceğine olan inancı tamdı. Emily kime güveneceği konusunda kararsız kalmıştı, fakat o da içten içe, Eduardo gibi her şeyin bir an önce olup bitmesi gerektiğini düşünüyordu. Görünüşe göre üyeler ikinci kıta üzerinde epeydir uğraşıyorlardı ve onu çözmeleri çok uzun zaman alabilirdi. Bunu beklerken ay tutulması gibi bir fırsatı kaçırmak hiç akıl kârı değildi. Ayrıca şatoya gittiklerinde ellerini çabuk tutarlarsa Yıldızlar dönmeden işlerini halledip oradan çıkabilirlerdi. Bu durumda yine zararda olmazlardı. Emily bu gibi şeyler düşünerek kendini doğru olanı yaptığı konusunda ikna etmeye çalıştı.

Bir süre sonra gözü pencereye kaydı. Felix’i üzerinde taşıyan bulut cama doğru yaklaşıyordu. Emily ayaklarının üzerine doğruldu ve aldığı derin nefesle kendine cesaret aşılayarak pencereye doğru ilerlemeye başladı. Felix’i kandırmayı başarabilmeyi umuyordu.

“Hey,” dedi Felix ellerini bulutun içinden çıkarırken.

“Merhaba,” diye karşılık verdi Emily. Ardından huzursuz bir şekilde geceleğini düzeltti.

Bir süre ikisi de konuşmadılar. Sessizliği bozan Felix oldu. “Ee, binmeyi düşünmüyor musun?”

“Şey,” dedi Emily. “ben bugün rüya görevine çıkmasam olur mu?”

Felix kaşlarını çattı. “Neden?”

“Annemin bir kuzeni bize kalmaya geldi.” dedi Emily. Ardından gözlerini kaçırarak devam etti, “Yani odamı Michael’la paylaşmam gerekecek. Başımızın derde girmesini istemiyorum.”

“Hım,” dedi Felix, kaşları hâlâ çatıktı. Düşünceli bir şekilde Emily’yi süzdükten sonra, “Nedenin bu olduğuna emin misin?” diye sordu.

Emily gözlerini kaçırarak “E-evet.” diye kekeledi. Panik yapmamak için inanılmaz bir çaba harcıyordu. Böyle imalı konuştuğuna göre, Felix Emily’nin bir iş çevirdiğini anlamış mıydı? Emily neden Felix’i kandırabileceği düşünmüştü ki zaten?

“Bana pek öyle gelmedi.” dedi Felix. Ardından yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi. “Daha çok, bugün rüya görevi havanda değil gibisin. Canın gitmek istemediği için bahane uyduruyorsun, öyle değil mi?”

Emily’nin içi bir anda rahatlayıverdi. Felix anlamamıştı, Emily’nin üşendiği için rüya görevine gitmek istemediğini düşünüyor olmalıydı.

“Şey, evet.” dedi Emily kendini gülümsemeye zorlayarak. “Evden çıkmayı hiç istemiyorum aslında. Gerçekten bugün evde kalsam iyi olacak.”

Rüya BekçisiWhere stories live. Discover now