34 | Cüsseli Bir Bebek

1.7K 268 513
                                    

🎶 The fields of Ard Skellig

***

Naya askerlerle birlikte kampa geri döndüğünde diğerleri de hemen onların başına toplaşmıştı.

"Taehyung ve Naseul nerede?" dedi Ella merakla.

"Tete ailesinin yanına döndü," dedi Naya. Bakışları yerdeydi. "Naseul'ü ise... Bir türlü bulamadık."

Jungkook suçluluk hissiyle yüzünü buruşturdu. "Bu benim suçum..."

"Seninle alakası yok," dedi Chris onun omzunu sıkarak. "Senin peşinden gitmek Naseul'ün kendi seçimiydi."

"Onun nehre düşmüş olabileceğini düşünüyoruz." dedi Naya. "Etraflıca arasak da ne bir iz ne de başka bir şey bulamadık."

Jungkook ellerini saçlarına geçirip mahvolmuş bir yüz ifadesiyle hızlıca merdivenlere doğru yönelip yukarıya çıktı.

"Bize ulaşmaya çalışırken ayağı falan kayıp düşmüş olmalı." dedi Naya'nın yanındaki asker Sangu üzgünce. "Başka açıklama bulamıyorum."

Hoseok ve askerlerin hepsi, aralarından birini kaybetmiş oldukları için oldukça kötü hissediyorlardı.

"Yarın sabah şelalenin altına gidip Naseul'ü arayacağım." dedi Hoseok durgun bir sesle. "Jario, rehberlik eder misin?"

Jario onaylayan bir mırıltı çıkardı.

Denilen plan yapıldı, günlerce Naseul'ü aramaya devam ettiler. Ama Taehyung ve Melo bile Naseul'ün kokusunu bulamıyordu ve arama sonuçları başarısız sonuçlanmıştı.

Aradan bir hafta geçti, herkes durgunlaşmış, ruhsuz bir hale bürünmüştü.

"Ana karaya yapacağınız yolculuk yeterince aksadı." dedi Naya ana salondaki koltuklarda otururken Namjoon'a bakarak. "Artık gitmelisiniz. Ailem hala abimin hayatta olup olmadığını bilmiyor... Benim de."

Namjoon başını salladı. "Yarın sabah yola çıkarız. Naseul'ü aramaya devam edecek misiniz?"

Naya sıkıntıyla alnını ovaladı. "Bir haftadır kaybolmuş olabileceği her yeri aradık, Melo'ya kıyafetini koklattık, ama o bile bulamadı. Başka ne yapabiliriz bilmiyorum, kafayı yemek üzereyim."

"Artık elektriğimiz var. Belli başlı araçları kullanabiliriz." dedi Namjoon.

"Doğadaki en iyi avcılardan birinin bulamadığı şeyi teknoloji ile halledebileceğimizi sanmıyorum, özellikle bu koca ormanda..." dedi Naya. "Ama aramaya devam edeceğiz."

"Öyleyse ben gidip hazırlıkları yapayım. Bu arada, ailene göstermek için Taehyung'un fotoğraflarını çektin mi?" dedi Namjoon ayağa kalkarken.

"Evet, onları bir flash belleğe kaydettim. İşte burada." Naya önündeki masada duran bilgisayardan flash belleği çıkarıp Namjoon'a verdi. "Yanına kimleri alacaksın?"

"Jin, Jimin, Mina ve Jaeran. Jungkook'u da almak istiyorum, buradan uzaklaşırsa kafası dağılabilir. Fakat Naseul'ü aramakla kafayı bozmuş halde ve benimle gelmek isteyeceğini sanmıyorum."

Naya başını salladı. "Yerinde olsaydım ben de Jungkook gibi hissederdim."

"Hoseok kaybolsaydı... Hah, düşünemiyorum bile. Kafayı yerdin sen." dedi Namjoon alayla.

Naya kaşlarını kaldırarak ona baktı. "Onu sevdiğim o kadar mı belli?"

"Hislerini dışarı vurmakta yeterince net ve başarılısın." dedi Namjoon gülümseyerek. "Her neyse, dünyanın en haşmetli bilmem kaçıncı Biscolata Erkeği kaçar."

• JURASSIC LOVE Π Kim Taehyung •Where stories live. Discover now