39 | Eğitim Zamanı

1.4K 248 307
                                    

Geçenki kaoslu gergin bölümden sonra abw dedirten komikli bölüme hoş geldiniz mxmdşxödöx

***

Jungkook yeni bir sabaha gözlerini açtığında hâlâ dünküyle aynı hissediyordu. Ne eksik ne fazla. Doğrulup oflayarak yatağın başlığına yaslandı ve yandaki camdan dışarıya baktı.

Kapısı tıklatıldığında gözlerini camdan çekmeden "Gel" dedi düz bir sesle.

"Hey, sen."

Jungkook daldığı manzaradan irkilerek kapıya doğru baktı. Naya kapının pervazına yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirmiş kısık gözlerle ona bakıyordu.

Derin bir nefes verdi ve ilerleyip Jungkook'un yatağının kenarına oturdu. "Bak, biliyorum Naseul olayı yüzünden çok kızgın ve gerginsin. Fakat bu, abimin minnoş kalbini kırabileceğin anlamına gelmiyor." dedi dirseğiyle Jungkook'un omzuna vurarak. "24 saat içinde onun gönlünü almazsan En Haşmetli Biscooata Erkekleri listesinden adını silerim, ona göre."

Jungkook zoraki bir gülüşle ona baktı. "Tamam tamam, pekâla. Onu üzmek istememiştim zaten. Sadece..." dedi gözlerini yere çevirerek.

"Biliyorum." dedi Naya onun omzunu sıkarak. "Ve anlıyorum. Ama Tete anlamıyor. Bu yüzden de üzülüyor. Sen ve Hoseok onun için bir rol modelisiniz Jungkook. Sana tüm kalbiyle güveniyor ve seni bir akıl hocası olarak görüyor. Bu yüzden bir şey sormak istediğinde ilk sana geliyor. Hoseok'tan nefret ediyormuş gibi görünse de ona da gıpta ediyor ve hareketlerini dikkatle seyrediyor. Dolayısıyla ona karşı biraz daha hassas davranmalısın, biliyorsun."

Jungkook başını salladı. "Haklısın. Bunu aklımda tutacağım." dedi hafifçe gülümseyerek.

"Naseul konusuna gelince..." dedi Naya derin bir nefes vererek. "Yaptığının doğru olduğunu kesinlikle savunamam. Ama çaresiz ve korkmuş hissetmesini anlayabilirim. İşin ucunda ailesi varmış ve yapacağı en ufak hareketin onlara zarar verebileceğinden endişe duyarak büyük strese girmiş. Emin ol şu an senin hissettiğinden çok daha kötü hissediyor. Sana onu hemen affet diyemem, ama ondan nefret etmeni de istemem."

Jungkook derin bir soluk vererek dizlerini kendine çekti ve kollarını etrafına sardı. "Ondan nefret etmiyorum. Ama ona çok kızgınım... Başta anlatsa böyle bir problemimiz olmazdı. Ya da kendi hayatını risk etmsine..."

"Evet... Ama dedim ya, çaresizlik ve korku insana her şeyi yaptırabilir. Her neyse... En azından gerçek çok geç olmadan açığa çıktı ve Naseul özrünü dileyip yardım etmeyi kabul etti. Eğer yapmasaydı işte o zaman gerçekten hain olurdu."

"Ama oraya gitmeseydik, bu olmayabilirdi. Yalanına devam edebilirdi." dedi Jungkook somurtarak.

"Veya, vicdan azabı çektiği için yine geri dönüp gerçekleri açıklayabilirdi. Ki eğer biz oraya gitmemiş olsaydık muhtemelen öyle olacaktı... Çünkü Naseul'ün gözlerine baktığımda bunları gerçekten istememiş olduğunu anlıyorum. Suçlu hissediyor ve öyle olması beni rahatlatıyor. Çünkü aksi hâlde onu asla affedemezdim ve nefret bile edebilirdim."

Jungkook dalgınca yere bakarken başını salladı.

"Nasıl bu kadar iyimser olabiliyorsun?" dedi Naya'ya bakarak.

Naya omuz silkti. "Bilmem, yapım böyle sanırım."

"Tete hyung ile gerçekten benziyorsunuz. O da sürekli neşeli. Tabii, yalan ve ihanet gibi şeylerin varlığından habersiz. Anladığı zaman senin kadar iyimser kalır mı bilemiyorum."

"Tete'nin benden daha hassas bir kalbi var. Bunun sebebi de benim çoğu insan gibi daha önce yalan ve ihanet gibi şeyleri tecrübe etmiş olmam, bu yüzden tekrar yaşadığımda ilk seferki gibi afallamıyorum ya da üzerine çok fazla düşünmüyorum. Ama Tete insanlığı bilmiyor. Biz onu önceden uyarsak bile bizden iki kat daha fazla üzülüp hayâl kırıklığına uğrayacak, ama hayatın gerçeği bu. Zamanla alışması gerek onun da. Yine de bunun, onun neşeli kişiliğini zedeleyeceğini sanmıyorum... Her neyse,"  Naya Jungkook'un sırtına pat pat vurdu. "Topla kendini. Daha uzun süre buradayız."

• JURASSIC LOVE Π Kim Taehyung •Where stories live. Discover now