7. Bölüm | Var Olmayan Bir Kadının Hayaliyle Savaşmaya Gücün Var Mı?

333 20 8
  • Dedicated to Hatice Arı
                                    

      Deniz uyurken bende salonda başım ellerimin arasında düşünüyordum. Ne zaman olduğunu bilmediğim duygular birden kalbime üşüşmüş ve beynimi çatlatmak üzereydi. Birinden hoşlanmak böyle bir şey miydi acaba? Ev, Deniz’in olduğu yer dışında zifiri karanlıktı ama bedenimden bir ışık saçılıyordu, canımı yakıyordu. Sarhoşun mektubu okunmaz derlerdi ama şu an deli gibi doğru olmasını istiyordum Deniz’in söylediklerinin. Her sarhoş içini dökmez, bazıları ağzına geleni söyler yalan yanlış. Baba tarafından Frank Sinatra’ya akrabayım diye dolandığım zamanlardan biliyordum bunu. Yüksek ihtimal Deniz de beklemekten yorulmuştu ve sürekli yanında olduğum için beni o sanmıştı ama yanılıyordu. Eğer o kişi olsaydım başta bu kadar problemli olmazdı arkadaşlığımız. Saatlerce bu histen nasıl kurtulacağımı düşündüm. Ayşegül aramasaydı günlerce karanlıkta oturup düşünebilirdim de. Yerimden kalkıp kapıyı açtım. Beklediğimden daha çabuk gelmişlerdi. Ayşegül içeri girer girmez ışığı açtırdı ve beni baştan aşağı süzdü.

      “Bir şey yapmadı değil mi sana?” dedi.

      “Saçmalama Ayşe! Öyle biri değil Deniz,” diye savunmaya geçtim hemen.

      “Tamam sustum. Nerede Deniz?”

      “Şu odada,” dedim odayı işaret edip. Yekta odaya gidip Deniz’i sırtına aldı. Bende çantamı alıp arabayı açtım. Deniz’i arka koltuğa yatırdıktan sonra bende ayaklarını kucağıma alıp yanına oturdum. Yekta arabayı çalıştırdı.

      “Ayşem nereye bırakacağız bu adamı? Evine mi götürelim?” dedi.

      “Yok boşuna telaşlandırmayalım insanları. Bize götürelim,” dedi Ayşegül.

      “Gece eve gelmezlerse daha da telaşlanırlar.”

      “Elif, Deniz’in telefonunu versene, arayalım babasını Yekta durumu anlatsın,” dedi bana dönüp. Deniz’in cebinden telefonunu çıkarıp Ayşegül’e verdim. Tuşa basmasıyla model kilidini görmesi bir oldu. Sessizce söylenip arabanın tepesindeki ışığı yaktı ve ekran ı kapatıp parmak izi aramaya başladı. Birkaç dakika içinde ekrandaki izlerden kilidi çözmüş, babasını arayıp telefonu Yekta’nın eline tutuşturmuştu. Ailesinin meraklandığı telefonun hemen açılmasından belliydi.

      “İyi geceler efendim, bu saatte aradığım için kusura bakmayın. Ben Deniz’in arkadaşıyım. Deniz içkiyi biraz fazla kaçırdı da benim evimde uyuyakaldı, merak etmeyin,” dedi. Adamın sesi bize gelmiyordu ama Yekta biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapatıp bana uzattı.

      “Benim babamı Yekta sarhoş diye arasanız gelip içtiğim şişeyi kafamda kırar,” diye güldü.

      “Kızmadı mı hiç adam?” dedi Ayşegül merakla.

      “Sadece biraz söylendi Deniz’e kendisine dikkat etmiyor diye.”

      “Neyse hayatım, sen hızlıca götür bizi hadi.”

      Yekta bir eli direksiyonda biri Ayşegül’ün elinde yola koyuldu. Sohbet ediyorlar, beni de dahil etmeye çalışıyorlardı fakat ben birkaç kelimeyle onları geçiştirip sessizliğe gömülüyordum. Yol boyunca Deniz’den tarafa bakmadım. Evin önüne geldiğimizde Yekta’nın onu sırtlanmasına yardım edip arabayı park ettim. Ayşegül önden çıkıp kapıyı açtı.

      “Nereye yatıralım?” dedi Yekta.

      “Benim odama götür, ben salonda uyurum bu gece,” dedim. Uyuyabilirsem…

      Yekta başını sallayıp Deniz’i yatağıma yatırdı. Ardından Ayşegül’ü öpüp kendi arabasıyla evine döndü. Saat baya bir geç olmuştu. Odama gidip pijamalarımı aldım. Ayşegül yüklükten iki çarşaf ve bir yastık çıkarıp kanepeyi yatak yaptı. Bende üstümü değiştirdikten sonra diğer kanepeye çöktüm.

Son ÖpücükWhere stories live. Discover now