17. Bölüm | Daha Ne Kadar Beklemek Zorundayım Seni?

266 20 2
                                    

Bu gece Deniz'in Burcu'dan nefret edeceği geceydi. Tarihe bir savaş daha yazılması gerekiyordu: "Kinder Sürpriz Tekila Muharebesi!"

Burcu hain hain sırıttıktan sonra gözlerini Deniz'in gözlerine dikti.

"Deniz Abi, ablamı arzuluyor musun?"

Burcu sorusunu sorduğu anda Deniz'in suratı kırmızının en sevimli tonuna büründü ve arka arkaya gelen birkaç öksürükle Ayşegül ve Yekta'yı kahkaha krizine boğdu. Deniz, Hande Yener'in kırmızı klibinde oynayabilecek en iyi aktör, Burcu kendini beğenmiş, bende baruttum şu sıralar ve utanmadan bizim halimize kahkaha atıyordu bazıları.

"Burcu o ne biçim bir soru!" diye tısladım olduğum yerde.

"Ne var işte bildiğin soru! Merak ediyor olamaz mıyım?" dedi çenesini havaya kaldırıp.

"Ben bile merak etmiyorum! Yaşın başın kaç senin de biliyorsun bunları!"

"Abla yeni nesil denilen bir şey var, fena geliyoruz haberin olsun. Hem ben ergenim merak ediyorum böyle şeyleri sen ne kadar etmesen de!"

Tam Burcu'ya iyice sesimi yükselteceğim sırada Deniz'in mavi renkli tekilayı içtiğini gördüm. Hepimiz şaşkın gözlerle bakakaldık, Burcu hariç! Pis cazgır bana dil çıkarmakla meşguldü o sıralar.

"Abicim içmeseydin de evet ya da hayır deseydin ya!" dedi Yekta gülerek Deniz'e.

"Hayır desem ben çekici değil miyim denilecekti, evet desem aklın başka yerlerde denilecekti. En iyisi içmekti dostum, bu beşinciydi, beş tekilada sarhoş falan olmam ben!" dedi Deniz kolunu omzuma atıp.

"Merak etme enişte! Daha ne beşler içireceğim ben sana!" dedi Burcu yüzüne üç numaralı çizmeli kedi bakışını yerleştirip.

Derin bir iç çekişle Deniz'in şişeyi çevirmesini izledim ve dua ettim aramızdaki casusa asla soru sorulmaması için ama duam sadece üç çevirmelik sürdü. Burcu yine şişeyi çevirdi ve yine Deniz'de durdu soru kısmı. Burcu'ya öldürücü bakışlarımdan ne kadar fırlatsam da oralı bile olmadı. Muayyen zamanında falan olsa da ne diye bulaşıyordu ki bize bu cadaloz!

"Deniz Abi, ablamı hiç baştan çıkarmayı düşündün mü?" sorusuyla benim çenem bir kez daha halıyla bütünleşti. Hayır, bu gidişle yalama olacaktı ve hiç kaldıramayacaktım yerden yine olan bana olacaktı ama ne kadar sinir olsam da bir yandan da merak etmiştim cevabı, düşünmüş müydü acaba?

"Hayır, benim ablana sözüm var, evlenene kadar ona elimi sürmeyeceğim," cevabıyla yüzümde menekşe bahçeleri açmadıysa Elif değilim! İşte benim sevdiğim adam buydu! İşte bu! Burcu içki içirememenin yenilgisiyle dudak büzdü ve Deniz yine şişeyi çevirdi. Burcu'ya rastgele bir soru sorduktan sonra yeniden soru kısmı kendisine gelince taze anne-babamız gibi o da bir 'yok artık' çekti. Şimdi ben desem şişenin matematiğini yaptı Burcu diye kim inanırdı bana ha kim inanırdı? Üç tekilayla buldu kafayı derlerdi.

"Peki enişte, ablama hiç delicesine elini sürmek istediğin zamanlar oldu mu?"

"Burcu sen nereden öğreniyorsun bunları?" dedi Deniz tek kaşını kaldırıp.

"Sınıfımızda herkes bunları konuşuyor Deniz Abi, sen beş kuşak geriden geliyorsun! Hadi sen cevapla şu soruyu!"

"Bence senin böyle sorular sormanı yasaklayacak bir kural koymalıyız bu oyuna, kimler bana katılıyor?" dedi Deniz bize bakıp.

"Ben!" dedim elimi kaldırıp.

"Valla biz katılmıyoruz, sizin kıvranmanızı izlemek aşırı eğlenceli geldi bize!" dedi Ayşegül.

Son ÖpücükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin