FİNAL: Bende Sana Aşığım...

418 20 16
                                    

"Babacım! Annem benimle çok güzel ilgilendiğiniz için ve sizi tanımak için bu akşam yemeğe davet etmek istiyor, ne dersiniz? Gider miyiz?"

Şu an ailelerin tanışması demek babamın Süheyla Hanım'ın yanında da aynı davranması demekti ve öyle yapması demek beni tamamen müstakbel kayınvalidemin gözünden düşmem demekti. Bir şeyler yapmalıydım. O an aklıma tek bir şey gelmişti ve işe yarayıp yaramayacağından bile emin değildim. Etrafıma göz attıktan sonra, tam babam ağzını açacakken var gücümle kendimi yere attım! şimdi bir şeyin zamanıysa, o da bayılmanın zamanıydı!

"Elif!" diye bir ses doldu kulaklarıma ve bu annemdi. Ardından babamın ve Deniz'in sesi ve Burcu'nun sahte ağlaması eşlik etti bunlara. Minik tilki ne güzel de numara çekiyordu öyle. Birkaç saniye içinde babam başımı kucağına alıp tekneyi kıyıya yanaştırmaları için Deniz'i görevlendirdi. Annem çantasındaki kolonyayla -evet çantasında kolonya taşıyan el yıkama hastası bir annem olduğunu itiraf ediyorum- bileklerimi ovmaya, o keskin limonlu alkolü bana koklatmaya başladı. Tekne geri döndüğünde yavaştan ayılmam gerektiğini anladım ve acı çekiyormuşçasına aralamaya başladım gözlerimi. Babamın yüzünden geçen rahatlama gerçekten görülmeye değer bir manzaraydı ve o an pişman oldum onu böyle korkuttuğuma.

"Kızım! İyi misin?" dedi elini yanağıma koyup.

"İyiyim baba, ne oldu bana?" dedim sesimi çatallaştırıp.

"Yok bir şey kızım, sadece kısa bir süre bayıldın. Şimdi kıyıya dönüyoruz doktora gideceğiz."

"Gerek yok babacım. Kahvaltıda pek bir şey yiyemedim ya kan şekerimden olmuştur. Korkmaya gerek yok."

"Emin misin? Gidelim bir doktora ne var ne yok öğrenelim."

"Eminim, eminim," deyip yavaşça yerimde doğruldum ve koltuklardan birine attım kendimi. Evet, şu an buzlar erimişti ve Deniz bize müjdeli haberi verememişti. Annemin uzattığı sudan koca bir yudum alıp çaktırmadan Burcu'ya göz kırptım. Görev başarıyla tamamlanmıştı.

Akşamki Süheyla Hanım planları iptal olmuştu ve ertesi gün yollamıştım aileciğimi evlerine. Havaalanından dönünce Deniz'le birlikte eve girdik ve koca bir sevinç çığlığı patlattım.

"Hayırdır sevdam, çok mu sevindin babanların gitmesine?" diye gülümsedi Deniz. İşaret parmağımı tehditkar bir şekilde ona yaklaştırıp sıkılı dişlerimin arasından tısladım.

"Sen sakın çeneni açayım deme erişte! Ne olduysa senin yüzünden oldu zaten!"

Parmağıma iyice yaklaşıp ucuna bir öpücük kondurdu.

"Sen ne kadar fevri bir şey oldun çıktın benim başıma! Baban sadece size küçük bir oyun oynamak için benden yardım istedi, aslına bakarsan iyi de oldu, baya iyi anlaştık Recep Amca'yla."

"Oyundu ve sen bana bir kelime etmedin öyle mi Deniz Kamer EVLİYAOĞLU?"

"Eğer sana çaktırırsam kızını rüyamda bile görmeme engel olacağını söyledi."

"Sende buna inandın?"

"Hayır, sadece beni tanımasını istedim babanın ve başardım."

"Numaradan bayılınca kafam ne kadar acıdı haberin var mı senin?"

"Evet, düştüğün anda yüzünü buruşturdun."

"Nolur bunu yalnızca senin anladığını söyle!"

"Annen anlamadı sadece, baban da anladı ama onunla barışmak için böyle yollara başvurduğunuz için oyunu sonlandırdı."

Son ÖpücükWhere stories live. Discover now