18. Bölüm | Aşk, Geçmiş ve Gerçek Kavga Edince Taş Üstünde Taş Mı Kalır?

226 21 1
                                    

      "Si-siz kimsiniz?" diye kekeledim bir adım geri çekilip.

      "Sen şu meşhur gelin Umay olmalısın, ben Sedat EVLİYAOĞLU, Kamer'in abisiyim," diye gülümsedi adam ve benim çenem yine yeri boyladı. Deniz'in abisi mi vardı? Ben bunu neden bilmiyordum! Birden aklıma oyun oynadığımız günkü düşüncelerim geldi. Yok artık! Hayatım Ankara dizisi olmazdı değil mi? Yok canım olmazdı! Fakat bu adamın bana olan tuhaf bakışları tam olmasa da o iğrenç dizileri andıracağımızın garantisini veriyordu...

      "Şu an aklından geçeni okuyabiliyorum. Kamer'in abisi mi varmış, benim bundan neden haberim yok diye düşündüğüne kalıbımı basabilirim. İçeri geçmez misin? Kamer birkaç saat içinde evde olur," dedi adam çarpık bir gülüşle.

      "Iıı... Şey... Ben..." diye kekeledim aynı şaşkınlıkla.

      "Ah, şu meşhur fantastik diziye döndük sanırım, vampirli bir şeyler vardı hatırladığım kadarıyla. Merak etme, ben tamamen insanım ve evliyim," dedi adam sol elini havaya kaldırıp.

      "Özür dilerim, Deniz daha evvel sizden hiç bahsetmedi," dedim sonunda kazandığım sesimle. Az daha gelmese takside unuttuğumu sanacaktım.

      "Kamer lütfen. Geç hadi içeri, yarım saat sonra uçağı inecek Kamer'in, birkaç saat içinde evde olur, beklersin bence," dedi kapıdan çekilip.

      Kısa bir tereddütten sonra içeri girdim. Ayakkabılarımı çıkarıp kapının yanındaki dolaba koydum ve kendime pembe, yünlü bir ev terliği çıkardım. Deniz'in abisi benim terlikleri giymemi bekledikten sonra önden salona geçti. Bende peşinden tin tin onu takip ettim ve tekli koltuğun birinin ucuna iliştim.

      "Bir şeyler ikram etmemi ister misin? Espressom güzeldir," dedi Sedat EVLİYAOĞLU sesine yansıyan bariz bir neşeyle.

      "Su, sadece su lütfen," dedim hafiften gülümseyip.

      "Bekle biraz, kayınbiraderim sadece suyla geçiştirdi beni demeni istemem arkamdan," dedi ve yerinden kalkıp dışarı çıktı.

      Aklımda dönen şeyler sadece kelimelerdi. Abi, Sedat, Kamer, Uçak... Deniz bana daha önce neden söylememişti acaba bir abisi olduğunu ve ben niye kapıda moron gibi bir tepki vermiştim. Neden bu adam Kamer diye düzeltmişti beni. Deniz'e sadece bir sefer Kamer diye seslenmiştim ve ondan sonra arkasına dönüp ömrümün ayarını vermişti bana. Ondan sonra zaten Deniz ismi daha hoşuma gittiği için, o da düzeltmediği için sürekli Deniz demiştim ve Allah aşkına Deniz neden bir uçaktaydı! İki haftadır nerelere kaybolmuştu da şimdi uçağa binip teşrif etme gereği duyuyordu beyzademiz! Birde adama ayaküstü Elena'yı ayartmaya çalışan Damon muamelesi yapmıştım. Ama çok benziyordu durumlar. Bir "hello brother" eksikti sanki. Hey gidi Elif'in topuklarını kıçına vura vura uzaklaşan beyni! Nerelerdeydi şimdi acaba? Onun yokluğunda kafatasımın içini çeşitli milletlerin dizileriyle donatmıştım resmen. Hayatımın ucundan kıyısından kesitler seçip dizilere bağlıyordum. Şimdiki konum ise Amerikan dizileri olmalıydı. Eee bir Elif Umay YALÇIN olmak kolay değildi tabi. Gereksiz yerlerde, absürt saçmalıklar yapmalıydım. Her zamanki gibi başımı hızlıca iki yana salladım düşünceler kafamdan düşsün diye ama o sırada duyduğum kahkaha sesi sanırım feleğin bana "bir parça daha rezillik kattık mı daha lezzetli olacak" deme şekliydi.

      "Kamersizlik neler yaptırıyor insanlara!" dedi Sedat Bey, önüme minik bir cam fincan dolusu espressoyla birlikte çikolata bir kaşık ve bir bardak su koyarken.

      "Şey... Ben..." diye geveledim lafı ağzımda.

      "Sadece şaka yapıyorum, ciddiye alma. Muhtemelen iki haftadır Kamer'den haber alamıyorsun ve ışığı açık gördüğün an koşarak eve geldin."

Son ÖpücükWhere stories live. Discover now