Bölüm 1: "Aldığın Ah'ım."

33.6K 1K 516
                                    

🫧Oy ve yorumlarınızı bekliyorum🫧

🫧Başlama tarihlerinizi buraya yazabilirsiniz. Ben yazmaya 14.09.2022'de başladımm🫧


Şu sıralar en sevdiğim şarkılardan biri kulağımda, yürüyordum. Sevdiğim şarkıları onlardan bıkana kadar döngüye alıp dinlediğimden dolayı bu şarkıya önümdeki birkaç gün daha takılı kalacak gibiydim. Okuldan çıkalı çok olmamıştı ve ben perişan haldeydim. Üstümde sabahtan beri aralıksız bir şekilde derslere girmenin yorgunluğu vardı ve o dalgınlıkla adımlarımı peşi sıra atıyordum. Bazen kendime sorarım, bu kadar yorulmama değecek mi bu ülkede doktor olmak diye fakat kendimden kesin bir cevap alabildiğimi hatırlamıyorum.

Ben böyle düşüncelere dalmışken, şarkıya adeta bağımlı hale geldiğimden dolayı son sese verdiğim telefonum kulak zarlarıma zarar verircesine çalmaya başladı. Bir an önce açmak için iki kere tıkladım kulaklığıma, arayana bakmaya gerek duymamıştım. Beni zaten yabancı numaradan arayan olmaz, ya ailemden biri ya da en yakın arkadaşım Duru diye düşünerek açtığım telefonuma cevap verdim.

"Alo?" sordum, karşıdan bir cevap gelmeyince sorumu yineledim. "Alo, anne sen misin?" diye detaylandırdım, genelde okuldan çıkış saatimde beni annem arardı. Fakat tekrar cevapsız kaldım. Birkaç saniye sonra ise ahizeden derin bir nefes alma sesi işittim.

Meraklandım ve telefonumu cebimden çıkartıp arayana baktım. Hayret, yabancı bir numaraydı. Son dört hanesine anımsamaya çalışırcasına baktığımda, numaranın tanıdık geldiğini fark ettim. İki üç ayda bir beni arayıp hiçbir şey demeden benim konuşmamı bekleyen numaraydı. Tam da beni yabancı numaralar aramaz demiştim, evrense bana cevabımı verdi.

Kendi kendime düşünürken aramada olduğumu unutmuştum, bu arada hala eve yürüyordum. Baktım yine ve yeniden cevap yok, kapattım telefonu. Bu döngüden sıkılmıştım ama kulaklıklarım çoğu zaman, şarjları olduğu her zaman, kulağımda takılı oldukları için telefonu elime alıp arayana bakmak gibi bir zahmete girmiyordum. Bir an keşke baksaydım dedim, bilseydim açmazdım.

Boş verdim, onları çıkartıp şarj olmaları için kutularına koydum ve bizim sokağa giriş yaptım.

Karşıdan gelen Duru'yu görmemle yüzüm aydınlandı diyebilirim, çok seviyorum onu. O da beni fark edince birbirimize doğru küçük ama hızlı adımlarla koşmaya başladık ve orta noktada sarıldık.

Duru benim küçüklüğümden beri tanıdığım yegane dostumdu, biricik arkadaşım ve kız kardeşim adeta. Ailelerimiz de birbirlerini çok yakından tanır ve severler, bizler zaten onlar sayesinde tanışmıştık. Bizim sokakta böyle çoğu aile iç içedir ama Duru'nun annesi Berra Teyze ve benim annem, yılların getirdiği komşuluk sayesinde diğer sokak sakinlerine kıyasla çok daha yakınlardı. Bu nedenle çoğu akşam ya onların bahçesinde ya da bizim bahçemizde toplanır; yemeklerimizi yer, sohbetlerimizi ederiz.

Bu sırada Duru'yla birbirimizden ayrılmış ve kol kola bakkal Mehmet Amcaya doğru yürümeye başlamıştık. O da bakkala gidiyormuş ki ben gelmeden cips ve kola alsın, beraber onlarda günün yorgunluğunu atalım ve kız gecesi yapalım. Yapmadığımız şey değildi, hangi günler dersimin yoğun olduğunu o da bildiği için o geceye özel böyle dinlenmelik aktiviteler gerçekleştirirdik.

Henüz birkaç adım atmıştık ki Duru bana dönüp heyecanla ve biraz da korkuyla,

"Sana vermem gereken çok önemli bir haberim var," deyince sorar gözlerle ona baktım. Gözlerinden gerçekten de önemli bir şey söyleyeceğini anladığımda yürüdüğümüz yolun kenarına doğru çekmiştim onu.

Ortada durup ölmek istemeyiz, gerçi okulun bu yorgunluğunu derin soluksuz bir uyku da almaz değil ya, neyse.

Duru hala bir şey demeyip gözlerime kedi yavrusu gibi bakınca, "Ay konuşsana Duru iyice meraklandırdın beni," dedim temkinlice. Aklıma birkaç ihtimal geliyordu ama korkuyordum.

ALDI AH'IMIWhere stories live. Discover now