Bölüm 24: Sessiz İtiraf

4.9K 402 1.1K
                                    

Sıralamalarda yükselelim ve bu yazarımız bol bölüm atsın diyorsanız şu ibana...

Şaka şaka yapmanız gereken şey bedava ve inanır mısınız, oy vermek 3 saniye :))

Düşüncelerinizi okumak için sabırsızlanmamın sonucu olarak sınır dolmasına daha çok varken attım yine, siz de benim bu özverimi ve heyecanımı boşa çıkarmayıp bol yorumlar yazarsınız inşallah, inanıyorum. 🌝

güncelleme: en alta soru ekledim, herkes fikrini yazabilir miii? 💌🪿

sınır: 550 oy 650 yorum


🫧


Hem etrafımdan, hem telefondan uğultulu birkaç ses daha ve gözlerimin kararması... Bulunduğu odacıktan tek çıkışı kalbimin kan kusması demiştim zamanında, kalbimden oluk oluk acıyla harmanlanmış kan akmaya başladı. Çıkıyor muydu kalbimden varlığı şimdi? Etraf karanlıklaştı ve ben kendimi bilinmezliğin içine bıraktım.

Gözlerimi araladığımda bir tavanla karşılaştım. Bembeyaz aydınlığını yatakta değil ayakta, genelde hocalarımızın yanında, acil servis visitlerinde görmeye alışık olduğum bir tavan. Hastanedeydik, küçük bir odada yatıyordum ve serum takılıydı koluma.

"Annem, uyandın mı kızım?"

Telaşlı bir ses, henüz uyanmamış olan beynimde oradan oraya savruldu. Gözlerimi sıkıca yumdum ve beynimin içindeki yankı yapan sesin dinmesini bekledim. Ne olmuştu, niye buradaydım?

Saniye geçti, sadece bir saniye. Beynimin tüm algılarını bir anda açması, kalbimin acıyla sancıması yalnızca bir saniyede oldu. O an uyandım, o an ayıldım. Etrafımda kim var, kim yok bilmediğim o saniyelerde kolumdaki serumu nasıl çekip çıkarttım, gözlerim nasıl bir anda yaşla doldu anlayamadım.

Annem ve babamın arkadan gelen uğultulu seslerini duyabiliyordum ancak gözüm kararmıştı sanki. Korkudan, burada acizce kaç saatimi kaybettiğimi bilmeyişimin verdiği hırstan, telaştan...

Ağlıyordum, önümü göremeyecek kadar ağlıyordum. Bulanıktı her taraf ve her ses ama ben çaresizce yattığım yerden kalkmaya çalışıyordum. "Anne! Anne gidelim! Anne kaldır beni gidelim!" diyerek hıçkırıklarımın adasında konuştum.

Kapının açıldığını duyduğum o anlarda omuzlarımdan bastırıldığını hissettim. Biri benim tersime güç kullanıyordu, ben kalkmaya çabalarken beni yatırmaya çalışıyordu ve daha da hırslanarak ağlamaya başladım.

"Bırak! Bırakın beni. Anne! Anne, gidelim n'olursun!"

Yakındım, sızlandım, ağladım. Sesim yükselmeye devam ederken ve ağlayışlarım, hıçkırıklarım nefesimi keserken kendimi buradan kurtulmak için düşünmeye zorladım. Biraz daha böyle devam edersem sakinleştirici yapacaklarının bilinciyle kendi kendimi yatıştırmaya çalıştım.

Saçlarımın okşanışı çabama destek katarken derin nefesler almaya başladım. Şu an mantıklı düşünmeliydim, duygular o kadar baskındı ki kusacaktım. Ama kaybettiğim mantığıma kavuşmalıydım.

Bir sakinleştirici saatlerimi alırdı ve ben burada öylece yatmaya devam ederdim. Asıl o zaman biterdim. Kriz anımı yönetmeliydim. Sakinleşmiş gibi davrandım, duygularımı içime attım ve seslerimle muhtemelen sakinleştirici yapmaya gelmiş birkaç hemşire dahil herkesin derin bir nefes aldığını işittim.

Çok şükür hiçbir şey yapmadan, yalnızca çıkarttığım serumumu geri takarak bir dahaki acil durumda butona basmamız gerektiğini belirttikten sonra çıkmışlardı bana hapis olan bu küçük odadan. Şimdi herkese iyi olduğumu hissettirip buradan kurtulmalı ve Asil'e gitmeliydim.

ALDI AH'IMIWhere stories live. Discover now