18.Bölüm

24 19 1
                                    

(Yazarın ağzından)

"Hey,Henry Willings'i gören oldu mu?"

"O,birkaç gündür yok."

"Neden gelmiyor acaba,asla bu kadar gelmemezlik yapmazdı."

"Klasik Henry işte,bir yerlere kaçmıştır."

"Ama böyle bir şey hiç olmazdı..."

Russel Falls,Henry'nin iş arkadaşıydı.Henry birkaç gündür olmayınca endişelenmişti.Arkadaşları her ne kadar bunun normal olduğu düşünse de Russel,bunun arkasında bir şeyler olduğunu düşünüyordu.Henry'i aradı ama telefonu kapalıydı.

Birkaç kez daha aradı ama hala ulaşamıyordu. "Adamı rahatsız etme Russ!" diye seslendi Emma Young. "Belki saçma gelecektir Emma ama Henry'nin telefonuna girebilir misin?" "Girebilirim ama neden yapayım?" diye cevapladı. "Hadi ama..." dedi Russel, "Bu işte iyi olmadığımı biliyorsun.". "Gerçek bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum Russel." "KONUŞMAYI BIRAKIR MISINIZ?" diye bağırdı Paula Abago. "Paula,Henry'nin..." Paula sözünü kesti: "Olmaz!" "Ama hadi..." "Çok istiyorsan sen gir!" diye tersledi.Emma ofladı: "Tamam,Russel.Ben hallederim."

Russel çok sevinmişti,birlikte bilgisayarın başına geçtiler.

"Bayan Black,Blumen Ormanı'nda birileri görüntülendi." Dedi Jack Grin.Bayan Black oturduğu yerden kalktı ve ekrana baktı.

"Uzun boylu bir adam ve kumral saçlı bir kız var." Dedi. "Evet, ama ondan sonra kayboluyorlar." dedi Jack. "Ormana ekip gönderelim." Dedi Bayan Black ve tekrar yerine oturdu.

"Henry'nin son yaptıklarına dair pek bir şey bulamadım." dedi Emma. "Ne?!" Russel bir şeyler bulunmasını bekliyordu. "Nereye gittiğini filan biliyor musun?" "İsviçre'ye gitmiş." Dedi.Russel bembeyaz oldu: "Olamaz..."

Akşam...

"Bayan Black!Kimliği belirlenemeyen bir şahsın cesedini bulduk!" Ellerinde görüntüler vardı. "Siyah saçlar,uzun boy...

Bu muhtemelen küçük kızla görülen adam." dedi. "Burada mı o şuan?" "Evet,otopsi için adli tıpa gönderildi." "Güzel..."

Ertesi gün...

"...Dün akşam saatlerinde Blşumen Ormanı'nda yeni bir ceset bulundu.Bu cesedin de Kara Tırpanlı'nın kubanı olduğu düşünülüyor..."

Penelope kahvaltısını ediyordu. "Harika...Bay Willings'te bulundu." Diye düşündü. "Acaba Penelope artık biz olmadan dışarı çıkmamalı mı?" diye sordu Bay Brönne.Penelope birden "Hayır!" diye bağırdı. "Ama seni korumak istiyoruz." Diye devam ettirdi Bay Brönne. "Dışarı çıkmazsam mutlu olamam." Dedi Penelope. "Arkadaşlarımla dışarı çıkmayı seviyorum." "Onun dışarı çıkmasına izin verelim aşkım,yoksa biliyorsun bu kız delirir." Dedi Bayan Brönne.Penelope de gülümsedi: "Teşekkür ederim."

"Aaaaah!Hayır!" Russel başını masasına koymuş ağlıyordu.

"Henry öldü!Kara Tırpanlı tarafında öldürüldü." Emma onu sakinleştirmeye çalışıyordu.Paula ise masasında oturmuş, bir yandan bilgisayarına bakarken bir yandan da konuşuyordu:

"Onun ölmesine o kadar da üzülmedim,ucubenin tekiydi!"

"Bu hiç hoş değil!" diye bağırdı Russel. "Hey,tamam sakinleş!" diyerek Russel'a peçete uzattı Emma. "İsviçre'ye gidip Kara Tırpanlı'yı bulacağım!" diye bağırdı Russel. "Güzel hayalmiş, hadi uyan şimdi.Yoksa işe geç kalacaksın:" Russel,Paula'nın dediğine öfkelenmişti.Ama Paula gülümsüyordu.

"Pe-ne-lo-pe! Henry haberlere çıkmış!" dedi Albert. "Biliyo-

rum." dedi Penelope. "Umarım senden şüphelenmezler." dedi Albert. "Benden şüphelenmeseler bile Siren'den şüphelene-

Kafamın İçindeki Ölüm MeleğiWhere stories live. Discover now