Kesit

891 121 75
                                    


***

'Köse'den Hatıra,

Pencereden izlediğim geniş bahçesinin bende uyandırdığı duygular heyecan, sevinç ve umut olması gerekirken aklımdaki düşünceler sayesinde tek hissettiğim umutları yıkılmış, küçücük dünyası başına yıkılmış ve hayalkırıklığıyla bezeli koca bir hiçlik.

Evet hiç bir şey hissedemiyorum. Ne üzülüyorum, ne ağlıyorum... Sadece, şey sadece çok fazla durgunum.

Gerçekliğin bataklığında adımlıyorum ve durursam batacağımı biliyorum ama durmayı seçiyorum. Gerçeklik her ne kadar boğsa da belki de nefessiz kalışım bu duranlığıma bir son verir. Bilmem belki bu sefer durmak yerine çırpınmayı seçerim.

Halim yok, sırtımda taşımakta zorlandığım dertlerim bataklığa batmam için omuzlarıma ağırlık yapıyor. Aslında şaşkınım biraz. Neden bir tepkide bulunmadığımı bende bilmiyorum. Sanırım hâlâ duyduğum sözlerin etkisi altındayım.

Gözlerim boş boş dolandı yemyeşil bahçede. Abim benim için her yeri çiçeklerle ve mandalina ağaçlarıyla donatmıştı. Defne ağaçlarının kokusu ciğerlerime hapsolurken bu güzellikler karşısında tek yaptığım şey koca pencerenin önüne çektiğim sandalyede oturup zihnimdeki sesleri dinlemek.

Kafayı yer miydim bilmiyorum ama bildiğim tek şey var o da şu: Eğer bana söylenen onca sarsıcı şeyin etkisinden çıkarsam boşlukta süzülen bedenimin aniden yere çakılacak olması.Korkmuyor değilim hani. Korkuyorum çünkü bir defa daha anlıyorum ki ben o koca boşlukta hep yalnızmışım.
Benim için elini uzattığını düşündüğüm adam benimle oynuyormuş meğer.

Benim güzel güneşim beni ısıtmak yerine yakıyormuş. Ben farkedememişim demek ki.

Uyandım. Bir buçuk aydır komada kalan benim uyanmamayı isteyecek kadar canımı yaktılar. Ve benim canımı yakan, tüm umutlarımı avuçlarına bıraktığım güzel güneşimdi.

Sahi ben neden bu kadar aptalım? Erkan çok söylerdi de hep inkâr ederdim aptallığımı. Bir şey soracağım .Ben gerçekten çok mu aptalım?

Yabancı bir adama kollarını çabucak açacak kadar aptaldım. Erkandan kaçayım biraz da olsa sevgi ne demek onu öğreneyim dedim yalan sevginin kurbanı olmuşum haberim yok. Kendime çok acıyorum. Neden diyorum mesela. Neden sürekli düşen ve sırtına yara alan ben oluyorum? Sorunun cevabını biliyorum aslında. Ben aptalım.

Erkan haklıydı. Beni öz babam bile sevmezken başka birinin beni seveceğini düşünmem omuzlarımdaki derde ömrümün sonuna kadar benimle gelecek bir dert daha eklemişti.
Ama ne yapayım içimde her zaman ağlayan Leyla'yı susturmak istiyordum. Böyle gözü yaşlı ya sürekli birisi o yaşları silsin istedim. Ben çok bir şey istemedim ki.
Ama sanırım Tanrı bunu bile bana çok gördü.

Odanın kapısı iki kere çalındığında dahi suskunluğumu bozmadım. Ağzımı açarsam her şey daha kötü olacak gibi hissediyorum.

Kapı küçük bir tıkırtı sesiyle açıldığında cama yansıyan beden abimin bedeniydi.
Ben sana da küsüm abi. Yirmi iki yıllık hayatım yanarken Erkan'ın yanında, ufacık da olsa bana ölmediğine dair bir umut vermediğin için sana da küsüm.

Ağır adımlarla bana doğru yaklaşıp arkamda durdu. Bir elini omzumun üzerine koyduğunda hafiften belini kırıp başımın üzerinden sıkıca öpmüştü.
Sertçe bir yutkunuş boğazımdan yuvarlandı canımı yakarak. Şu an öyle saçma bir durumun içindeydim ki yıllarca ölü bildiğim abimin yaşadığına sevinemiyorum bile.

Saçlarımı güzel güzel okşadı. Konuşamıyor olabilir ama söyleyip de dile getiremediği her şeyi duyabiliyorum ben.

Gözlerim öylece boş boş dışarıyı seyretmeye devam etti ta ki abim kucağıma elindekini bırakana kadar.

Kucağıma bıraktığı siyah tüylü küçük kediyi görmemle nefes alamaz oldum. Kalbim öyle bir çarptı ki başımı döndürdü.
Pika...

Küçük ağzıyla miyavladı bir kaç defa. Sanki beni o içinde bulunduğum durağanlıktan çekip alıverdi birden. Kulaklarıma dolmaya başladı kuş sesleri, dışarıda akan suyun canlı sesi...

Ağır adımlarla önüme geçti abim ve dizlerini kırıp önümde eğildi.
Gözlerimden ardı ardına akan yaşlar yanaklarımdan süzüldüğü vakit titreyen ve buz tutmuş elimle kavradım küçük bedeni.

Mavilerinde yoğun bir korku vardı. Yabancı olduğu bu evde tek tanıdığı olan beni görünce olabildiğince sesli bir şekilde miyavlamaya başlamıştı.

Gözlerim beni dikkatle izleyen abimi buldu.

"Son anda farkettik. Evi patlatmadan hemen önce çıkarıp yanıma aldım. Sevindin mi?"

Köse'nin hatırası Pika... Çok sevindim abi. Derin bir nefes alıp verdim.

Çok sevindim...

G/K

Eheheheh :)

Ama şimdi ben bunu nasıl öldüreyim?

Ama şimdi ben bunu nasıl öldüreyim?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
YADE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin