Kesit

519 83 20
                                    


'PRENSES,

Ellerimi avuçlarının arasına alıp etrafımda dönderdi. Üzerimdeki etekli elbisenin benimle uyumuna kocaman gülümsedim. Bütün gece ellerin ellerimde Güney, kalbim seninle nefes alıp veriyor.

Bedenimi kendine çektiğinde sokağın ışıkları altında parlayan bir mücevher gibiydi müptelası olduğum gözleri.

Belime sarılan kolu sayesinde geriye doğru kendimi bıraktığımda tarifsiz hislerim etrafımızda bizimle birlikte dans ediyordu.

Sokağın mis gibi kokusu, bu güzel melodi ve o...

Geriye doğru eğilmiş beni kendine hızla çektiği gibi tekrar etrafımda dönderdi. Kafayı yemek üzereyim, o kadar güzel ki her şey korkuyorum kötü bir şey olacak diye.

Farklı bir dünya burası sanki. Etrafta, biri şuradan çıkar da beni öldürür düşüncesinde olmayan ve bana göre normal bir hayat yaşayan insanlar ne kadar da rahattı. Hiç biri sokakların güzelliğini görmüyordu ama. Bu kadar kör olmaları ne kadar üzücü.

Elimi daha sıkı kavrayıp beni kendine çeken adamla göğüsüm sert göğüsüne çarptığı an dudakları arasından sızan nefesi yüzümde dağılıverdi.

"O kadar güzelsin ki mea infantem. Bir prenses gibisin."

Yanağımı avucunun içine alıp gözümün altını okşadı baş parmağıyla.
Acaba bayım siz ne kadar güzel olduğunuzun farkında mısınız? Sizin güzelliğiniz yanında benim güzelliğimden söz bile edilemez.

"Bu küçük prensesin bir prense ihtiyacı var ama."

Gülümsemesiyle gözlerim dudaklarına kaydı. Bir de yalaması yok mu, ışıklar sayesinde parıl parıl parıldadı o pembe dudakları.

"İzin verirseniz eğer minik prensesim, prensiniz olmak isterim."

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsememi saklamaya çalıştım. Bu tatlı teklifi çok hoşuma gitmişti ama sanırım ona söylediğim şeyin sınırındayım. Yanında kalırım sadece dedim ama ben duyguları içine katmadan söylemiştim onu. Şimdiyse söylediğim şeyden çok uzaklarda hissediyorum kendimi. Öyleki duygularım aramızdaki çekimi çok güçlü bir bağ haline getirmişti bile.
Tamam kabul ediyorum, ben onu affediyorum ve bunu ben değil yüreğim söylüyor. Çünkü o da çok yoruldu. Güney diye atarken benim Güney'den uzak durmam küçük kalbimi bir hayli yordu.

Bir iki adım geriye doğru adımladı ve bir kolunu beline atıp diğerini bana uzatmadan hemen önce hafiften eğildi.

"Prensesim lütfen bu teklifimi kabul edip beni onurlandırın."

Dudaklarım gerildikçe gülüşümü tutamaz oldum. Bana uzattığı elini tutup "teklifinizi kabul ediyorum." dediğimde kocaman gülümsedi ve beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

"Pekâlâ sanırım çok uzun süre böyle İstanbul beyfendisi gibi takılınca bana fenalık geldi."

Başımın üzerinden öpüp burnumun ucuna vurdu. Yüzünde bir sırıtışın karanlığı oluşurken "serserice takılma vakti." diyerek elleriyle özenle taramış olduğu saçlarını dağıttı.

"Evet Güney'in Leyla'sı eğlenelim mi biraz?"
Tam olarak nasıl eğlenecektik ki?

G&K

Birde her şey rüya çıkıyormuş abooo. Kesin beni yersiniz ha açxjwşcwld

Neyyyyseeee ben yine kaçayım. Gelirim bir ay sonra. Hadi o zamana kadar hoşça kal ve kendine iyi bak balım. Unutma seni seviyorum.

Muck.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: May 01 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

YADE Donde viven las historias. Descúbrelo ahora