3. Bu kadarını da beklemiyordum

59 10 31
                                    

Bölüm müziği : Doja Cat - Paint the town red

Merdivenlerden aşağı iniyordum ama yine de hâlâ arkamdan gelen homurdanma seslerini duyuyordum. Bu da yüzümdeki sırıtma ifadesini daha da büyütüyordu.

Bu herife sataşmak aşırı eğlenceli cidden.

Salonla mutfak iç içe olduğu için yemek masasında kim var kim yok çok rahat görünüyordu. Masada Rasim, Arzu, Melih ve Didem teyze vardı.

Arzu benim en yakın arkadaşlarımdandı, aramızda sadece bir yaş fark olmasına rağmen bana abla diyip sinirlerimi bozuyordu.

Onun yüzünden kendimi yaşlı hissediyorum. Artık kasıtlı yaptığını düşünüyorum.

Melih ise Arhan'ın en iyi arkadaşlarından biriydi sanırım, öyle hatırlıyorum. Boyu bayağı uzun 1.90 vardır herhalde.

Didem teyze ise burda çalışan tek kadın, o bize gerçekten bir anne gibi davrandı, bu iki yılda bize yaptığı iyilikleri asla unutmayacağım.

Rasim ise tıkınmakla meşguldu. Bu çoçuk iyi yiyip kesinlikle kilo almayanlardandı. Bu özelliğini gerçekten kıskanıyorum, yalan yok.

Bende masaya Rasim'in sağ tarafındakı sandalyeye oturdum ve tabağımı doldurmaya başladım. Yemek ayırt etmiyordum. Tabii yumurtaya olan alerjimi saymazsak.

Merdivenlerden gelen seslerle başımı tabağımdan ayırıp o tarafa baktım. Gelen Arhan'dı. Başka kim olabilirdi ki zaten.

Benimle birlikte sanırım herkes ona baktığı için omuzlarını dikleştirip yüzüne kocaman bir tebessüm ekledi.

Bu adamın egosunu hep zireveye taşımak zorunda mıyız ?

Masada en başa geçince arsız arsız bana bakıyordu. Boşuna gıcık demiyorum. "Ne var ?" derecesinde suratına bakıyordum. Sakallarını traş etmişti. Kesinlikle sakal yakışmayan erkeklerdendi. Yeşil gözleri ise her zaman ki gibi haylaz bakıyordu, üstelik sırıtıyordu da. Gözleriyle sadece sol tarafımdakı sandalyeyi gösterdi. Kafamı eğip oraya baktıkta ona az önce fırlattığım aynı beyaz renkli çantayı gördüm. Bir dakika ya bu buraya nasıl geldi ? Merdivenlerden inerkende elinde çanta felan yoktu. Kafam karıştı gerçekten. Arhan çantaya baktığımı görünce yüzündeki sırıtışı daha da büyüttü ve bana göz kırparak önünde kahvaltılık olan tabağa gömüldü.

Kafamı önce Rasim'e çevirdim tepki dahi vermeden yemek yiyordu, sonra ise kafamı diğerlerine çevirdim, onlar şaşkındılar. Benim de onlardan geri kalır bir yanım yok.

Kesin Rasimle Arhan'ın işi bu diğer türlü Rasim beni Arhan'dan kıskanırdı. Haddi değilken bir de. İki yıl boyunca sadece bunu yaptı o yüzden o ikisi çevirdi bu dolabı hissediyorum.

Radarımda sadece Rasim vardı mavilerimi ona dikmiştim. Yemeğini bitirdiği an onunla konuşacağım.

Hadi ama biraz hızlı ol. Sıkıldım. Sanki benim inadıma bu kadar yavaş yiyordu.

Çok şükür bitti, bu küçük şeytan sayesinde iki yıl yaşlandım.

Derin bir nefes alarak ona döndüm ve "Hadi Rasim, konuşmamız gereken şeyler var." diyerek konuşamaya başladım. "Seninle dışarı çıkalım ve biraz vakit geçirelim olur mu ?" Kafasını sallayarak "Olur, yukarı çıkıp geliyorum." dedi.

Melih araya girerek "Size eşlik edebilir miyim ? Evde çok sıkılıyorum, biraz eğlence iyi olur." dedi. Ben ise "Olur ama bizden bir saat geç çık Rasim'le konuşacaklarım var. Ben sana adresi atarım." diyerek onu onayladım.

Bunları söylediğim an Arhan bana yeşilleri ile kötü kötü bakmaya başladı. Omuz silktim. "Ne var ? İstediğimi yaparım karışma hakkın yok." diyerek bende ona öldürücü bakışlarımı atmaya çalıştım.

HAYAT ANLATILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin