5. Kaçmak istiyorum

59 10 105
                                    

Bölüm şarkıları :

Kali Uchis - Moonlight
Lady Gaga - Alejandro

Nisan'ın anlatımıyla :

Arabada ön koltuğa oturmak yerine Arhan'ın yanına oturmayı tercih etmiştim. Araba ilerliyordu, o ise kafasını resmen kapıya yapıştırmış uyuyordu.

Bense elimdeki telefonumla ilgileniyordum. Birden telefonuma Rasim'den bir mesaj düştü. Onu "Bir numaralı gerizekalı" diye kaydetmiştim. Gelen bildirime tıklayıp mesajlaşma sayfasını açtım.

Bir numaralı gerizekalı : "Neredesin Nisan ? Biz Melih'le eve döndüğümüzde de yoktun. Melih'te zaten bir şey söylemeden çekip gitti. İyisin değil mi ?"

Nisan Abbasova : "Açıkcası pekte iyi sayılmam. Melih ve Arhan yanımda, birlikte eve geliyoruz. Bizi bekleme git uyu."

Çevrimiçi olduğu için anında görmüştü.

Yazıyor...

Bir numaralı gerizekalı : "Ne demek Arhan ve Melih yanımda ? Ne yapıyorsunuz lan ? Ve ben bebek değilim ne yapıp ne yapmayacağımı bana söyleme."

Gözlerimi devirdim, cidden tam bir ergen. Sevgilisi olacak kıza şimdiden çoklu sabırlar diliyorum.

Nisan Abbasova : "Canım kardeşim, neler düşündüğün umrumda değil. Beni sinirlendirme ve git uyu." yazarak onu engelledim. Günde bir çok kez onu engelliyordum. Canım istedikçe de engeli kaldırıyordum.

Ne demişler son sözü hep büyükler söyler !

Telefonla uğraşmakta kesmediği için Melih'e sataşmaya çalıştım. "Melih ?"
Tüm dikkati yoldaydı bu yüzden sadece "Hmm ?" diye bir ses çıkarttı. "Var mı hayatında birileri ? "Nereden olsun be kızım saçmalama." "Niye ya ? Gayet de olur, seni reddedenler resmen görer kör." Kısık sesle gülmüştü. "Değil mi ya böyle mükemmel bir varlık nasıl reddedilir ?"

Egosu yine tavanlarda maşallah. Söylediğime pişman oldum resmen.

"Ben halimden memnunum, olmuyorsa zorlamaya gerek yok," diyerek egosunu yok saydı bu sefer. Sevindim. "Bence tam tersi olmalı, eğer çok istiyorsan bu her neyse onun için savaşmalısın. Eğer vazgeçtiysen savaşma, doğru olan bence bu."

Bir şey demedi, muhtemelen bu konu hakkında düşünüyordu. Daha çok dalmasın diye "Dikkatli sür, eve ölüm haberimin ulaşmasını istemem," diyerek onu uyardım. Kafasını salladı.

Onu daha fazla rahatsız etmedim ve camdan dışarıyı seyretmeye başladım.

Aradan sanırım on dakika geçmişti ve biz evin bahçesindeydik. Sırada bu içmiş ve sarhoş olmuş beyefendiyi içeri taşımak vardı. Belki uyanır diye onu silkelemeye başladım. Tabii ki, uyanmadı sadece bir kaç tane mırıltı çıkardı. Bu yüzden Melih'i çağırdım.

"Melih, gelsene şuraya Rasim'i çağırayım da onu odasına taşıyın." Bu  sırada o tam yanıma gelmişti. "Ben Rasim'i çağırmaya gidiyorum." Bir şey demedi.

Rasim salonda yoktu, büyük ihtimal odasındaydı. Merdivenlere tırmanarak odasına doğru ilerledim. Kapıyı çalmadan içeri girdim eğer uyanık olsaydı ayak seslerimi duyup odadan çıkardı.

Tahminim doğruydu, uyuyordu. Onu uyandıracağım için sessiz olmama gerek yoktu. Yatağının önünde durduğumda onu nasıl uyandırsam diye düşünüyordum. İlk önce silkeleyim, uyanmazsa da olacaklardan ben sorumlu değilim.

"Pişt, Rasim uyan !" diyerek onu silkemeye devam ettim. Kafasına elimdeki sürahiyi boşaltmak isterken son anda uyanıvermişti. Odanın ışıklarını açtım. Işıktan dolayı gözlerini kırpıştırıyordu. Nihayet gözleri ışığa alışınca bir bana bir de elimdeki sürahiye bakmaya başlamıştı.

HAYAT ANLATILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin