11. Aklımdasın

33 7 168
                                    

Bölüm şarkıları :

Lana Del Rey - West Coast
David Kushner - Daylight
Sicksick - İnfected
James Arthur - İmpossible
Glass animals - Heatwaves

Rasim'in anlatımıyla :

Biz Melih'le malikaneye geldikten yaklaşık bir saat geçmişti ama Nisan ve Arhan hâlâ ortalıkta yoktu, Arhan'dan çok doğal olarak ablam için endişeleniyordum.

Dışarıda güçlü yağmur yağıyordu, üstelik bu gerizekalı telefonlarıma da cevap vermiyordu. Delirecektim, bu kız hangi cehennemdeydi ?

Düşüncelerimi dağıtan şey isminin daha ne olduğunu bilmediğim köpeğin havlamasıydı. Şu köpek Melih'in yüzünden buradaydı, Melih'i kovmaya çalıştım ama o koca kıçını kaldırmaya tenezzül bile etmedi.

Salonda endişeden volta atmaya başlamıştım. Melih'in sesini duyduğumda durup kafamı ona çevirdim. "Yeter la, dursana artık. Senin yüzünden kafam döndü." Köpekte sanki onun dediklerini tasdik ediyormuş gibi havladı. Onları umursamadan yaptığım eyleme devam ettim.

Yaklaşık beş dakika geçtiğinde köpek bu sefer de kapıya bakarak havlamaya başladı. Ee yeter ama sinirleniyorum. Melih abi ile aynı anda kapıya doğru döndüğümüzde onları görmüştük. Ablamı ve onu. İkisi de yağmur yüzünden sırılsıklam olmuştu. Ama tek sorun Nisan Arhan'ın kucağındaydı, ona kedi yavrusu gibi sokularak uyumuştu.

Biraz daha dikkatli onu incelediğimde pantalonunun dizlerinin yırtık olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle yere kapaklanmış olmalıydı ki, dizlerinde fazla büyük olmayan yaralar vardı. Bunun dışında başka bir sorun yok gibiydi.

Arhan'ı incelediğimde yüzündeki küçük gülümsemesi ile onu izliyordu. Gözlerinde yine bahçedeki o ifade vardı. Acaba Nisan'a nasıl gözlerle baktığının farkında mıydı ?

O merdivenlerden çıkarken ben arkasından ona bakıyordum. Bence gözlerindeki o ifade aşktı. Aşık olmayan bir insan en nihayetinde o kadar güzel bakamazdı ki. Aşıksa bile bunun farkında olmadığı aşırı belliydi. Arhan abiyi nedensiz şekilde sevmesem de o iyi bir adamdı.

Lakin her ne kadar göstermemeye çalışsa da onun da bazı sorunları vardı. Büyük ihtimalle onun sorunları bizim sorunlarımızdan daha da ağırdı. Endişeleniyordum, çünkü en ufak şey de gözünü kırpmadan kendine zarar veriyordu. Bunu sağ elinin her ayın beşinde yaralı olmasından anlamıştım.
Acaba bu huyuna rağmen ablamı mutlu edebilir miydi ?

Düşüncelerimden silkelenerek ayrıldım ve bende yukarı, odama doğru çıktım.

Odama geçmeden önce Nisan'ın odasına göz attım. Kapı açık olduğu için içeride neler olduğunu rahatça görebiliyordum. Arhan kucağında Nisan'la yatağın bir köşesinde öylece duruyordu. Onu uyandırıp uyandırmamak arasında kararsız kalmış gibiydi. Belki o şu an doğru düşünemiyordu ama uyandırmasa da olurdu, çünki evde ona yardım edebilecek biri vardı. O da Didem teyzeydi. Nisan'a yardımcı olması için Didem teyzeyi çağıracaktım.

Biraz önce mutfaktaydı. Çağırmak için tekrar aşağı indim. Bize bir nevi annelik yapmış kadını ayağıma çağıracak kadar düşmemiştim.

Hâlâ mutfaktaydı, bulaşıkları yıkıyordu. Yanına geldiğimde "Didem teyze," diyerek adını söylemiştim. O da anında kafasını bana çevirerek "Efendim yavrum," demişti.

"Teyzem, Nisan yağmurdan dolayı ıslak ve şu an uyuyor, üzerini değiştirmesi için ona yardım edebilir misin ?"

"Tabii, çocuğum. Sen yukarı çık ben hemen geliyorum," dediğinde ellerini üzerindeki önlüğe silerek kurulamıştı.

HAYAT ANLATILMAZWhere stories live. Discover now