49.

10.2K 323 285
                                    

sinirle konuşan demire kırgın ve sinirli kahvelerimle bakıyordum
onu buraya o davet etmemiş miydi?
peki ondan habersiz nasıl alabiliyorlardı
Nişandan sonra demirin adamlarına nasıl bir muamele yapacağı zihnim'de canlandığı için sakin kalmaya çalıştım.
zümrutun burda olması hoş bir görüntü değildi elbette fakat bir yandan düşününce görsün.
ben ve demir nişanlanıyoruz görsün ve kudurusun.
o giydiği mini lacivert elbiseyle asla demirin dikkatini çekemeyecekti.
demirin laciverti yanına duruyordu zaten.

zihnimde düşündüklerimi bir kenara atarak demirin yüzüne konuştum

"neyse, önemli değil bugün güzel olsun istiyorum."

demiri rahatlatmaktı amacım demir hala gergin ve oldukça sinirliydi sebebi zümrüt müydü  emin değildim.
eve girdiğimizden beri yüzündeki çukurlar asla gitmiyor çenesini sıkıyordu.
belimde olan elinin gerginliğinin rahatça hissedebiliyordum
arabada söylediği şey 'ruhumun öldüğü ev'neresiydi burası?
demirin çocukluğunun geçtiği ev olabilir miydi? çünkü demir bana annesi ölünce ruhunun öldüğünü söylemişti.
burası onların evi annesinin öldüğü ev miydi?

demirin buraya gelmesi bile büyük cesaretti yanımda duran demire baktım o çok güçlüydü.
fakat içindeki çocuk kan ağlıyordu bunu biliyordum ve bu çok güzel bir şeydi..
beni annesinin öldüğü eve getirip dünyasına alıyordu.
ona her ne kadar kızgın olsamda bu yaptığı şey içimi ısıtmış kendini önemli hissetirmişti.
onu yaşatmayı başaracaktım.

demir iri eli bedenimi haraket ettirince yüzüne dalmış yüzümu dedemlere çevirip gülümsedim
demir bizi koruması olan emir ve yanında bilmediğim ona nazaran daha büyük adamın olduğu masaya götürdü.
masaya geldiğimizde demir elini belimden ayırmadan baş selamı verdi.
emirin gözleri üzerimde gezinirken
yorgun gözlerimi ona çevirdim

"hayırlı olsun demir abi"

gözlerime bakıp demirle konuştu
demir sert ses tonuyla emire cevap verdi

"eyvallah emir"

bilmediğim bir adam bana hiç bakmayarak demire büyük bir içtenlikle konuştu

"hayırlısı olsun patron"

"sağolun eyvallah"

demir masada tüm ciddiyetini korurken tekrar baş selamı verip ordan ayrıldı biraz daha ön masada duran siyah uzun saçlı kıza yönelince bi an beni yönelten bedenimi durdurdum

"bu kim demir?"

bana cevap vermeyerek tekrar bedenimi ilerleti ona zorluk çıkarmayarak eşlik ettim masaya vardığımızda siyah uzun saçlı kız sevecenlikle gülümsedi  kızı tanımadığım için soğuk kalmayı tercih ettim sonuçta kim olduğunu bilmiyordum ve demirin neyi olduğunu ve hangi sıfatla burda olduğunu da şok yaşamak istemiyordum.

"hoş geldin lizge"

demir karşımızda duran simsiyah saçlı kasları gözleri kömür karası kıza hoş geldiğini söyledi kızın kirpikleri o kadar sık gürdü ki gözlerimi alamamıştım çok hoş bir kızdı.
içimde sebepsizce kıpırdandım daha önce zümrütle uğraştım o sarışın kızla da o yılışık kızıllada hepsinde kıskançlık duygusunu atmıştım fakat şuan hissetiğim farklıydı demirin hu kıza hoş geldin demesi bile asabımı bozmuştu fakat kendime hakim olmalıydım bu kızın daha kim olduğunu bile bilmiyordum.
sessiz kalarak demirle kızı izledim

Mafya Where stories live. Discover now