58.

7.2K 282 218
                                    

sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım elim karnıma gittiğinde buruk bir gülümsemeyle doğrulup yataktan çıktım.
odada bulunan duvara asılı küçük saate baktığımda saatin altı olduğunu gördüm.
odadan çıkıp salona doğru ilerledim boş salona göz gezdirip kanepeye oturdum bulut uyuyor olmalıydı benim gibi daha kuşlar bile ötmeden uyanacak değil ya.
öylece oturmuşken aklıma leyla ile demir geldi sıkıntıyla oflayıp derin bie nefes aldım.
Demir ölmüştü hissetiğimi acı her ne kadar derin bir yara dahi de olsa onun bana yaptığı unutamazdım.
Leyla ile ilişki yaşamış olmaları benim aklımı kaçıracak türden bir ihanet bu fakat ben yine her şeye rağmen hayatayım üstelik artık yanlız değilim.
karnımdaki çocuğun babası demir savaş da olsa ben onu seviyorum.
o babasına hiç bir zaman benzemeyecek bir babası olduğunu bile bilmeyecek çünkü bunu hak eden bir adam değil o.
bu yanlız benim çocuğum öylede kalacak.
fakat düşünüyorum leyla ile demirin madem bir ilişkisi vardı peki neden ben?niye beni bu işe alet edip kendine aşık etti niye beni esir tuttu niye bana beni seviyormuş gibi davranıp bana kötülükler etti?
onu ilk gördüğüm o mekan o masa..ben leyla ile onu görüp hayatımı mahfetmiştim.
ben leyla için onca eziyeti çekmiştim.
leyla onunla daha önce tanışmıştı madem öyle birşey vardı neden ben?
o gün beni zorla Alı koymak yerine yemeğe çıktığı Leyla'yı neden kaçırmadı?
peki leyla?o niye bana hiç birşey anlatmadı en başından bana olanları Anlatsaydı belkide herşey çok farklı olurdu ben şuan kız kardeşimin doğacak çocuğunun babasından hamile olmazdım.
o yemek,o not,onunla dört gün önce tanışmış olması.
o gün salonda fısır fısır konuşmaları
tuhaf tuhaf davranması demiri yaralı yaralı taşıyıp kapıya kadar gelmeleri o gün Nişanda bol siyah bir elbise giymesi..
herşey aslında gözümün önünde oluyormuş kör olan benmişim.
kaç aylık hamileydi acaba ne zamandır beni böyle kandırıyorlardı.
ben kardeşimle aynı adamdan hamileyim bunu düşündükçe kinim üzüntüm her saniye daha fazla kabarıyordu.

"ne düşünüyorsun?"

duyduğum sesle kapıya doğru baktığımda uykulu gözlerle bana bakan bulutu gördüm sorduğu soruya cevap vermeyerek omuz silkmekle yetindim.
yanıma doğru gelip yanıma oturdu bana dikkatle bakarken bende ona baktım yeşilleri uykusuz olduğunu belli ediyordu.

"ne bakıyorsun"

"bakamaz mıyım"

bana sorduğu soruyla bakışlarımı ondan çevirip önüme baktım
bugün demirin cenazesi varmış.
gitmek istiyorum o toprağa gömülürken ona son kez söyliyeceklerim var böylece çekip gitti beni bu cehenneme atıp gitti.

"bugün o cenazeye gitmek istiyorum bulut"

konuşmamla bakışlarımı tekrar buluta çevirdim yerinde kıpırdanıp kasıldı yeşil gözleri benden ayrılırken ayağa kalktı cevap vermeyerek gitti.
ufak bir şaşkınlıktan sonra aynı şekilde kalkıp olduğum yerden ayrılıp onu takip ettim mutfakta olan bulun yanına gidip karşısında durdum

"götüreceksin dimi beni?"

soruma cevap vermeyerek arkasını dönüp tezgahın yanına gitti bardağa su doldurup içeceken onu durdurdum.

"sana diyorum bulut?"

bardağı sinirle tezgaha firlatırken ne yaptığını anlamayarak şaşkınlıkla ona baktım refleks olarak arkaya bir iki adım attığımda ne yaptığını anlamaya çalıştım

"seni kardeşinle aldattı lan ikiniz şuan ondan hamilesiniz senin şuan ona nefret kusman gerekiyor!ama sen demir de demir ne yapacaksın cenazesine gidip geberdi gitti işte daha ne istiyorsun! kurtardım seni ondan."

söylediği şeylere gözlerimden akan yaşları umursamayarak geri geri gittim ona cevap dahi vermek istemiyordum.
arkamı dönüp mutfaktan ağlayarak ayrıldığımda bir aydır kaldığım odaya doğru gittim dolaba doğru yöneldiğimde asılı gri montu üstüme giyip odanın kapısını açmamla bulut karşıma dikilmişti.
ona büyük hayal kırığınlığıyla bakarken onun sınırı gitmiş gibi görünüyordu bana bakarken elime bedenini itmek istedim ama yapamadım

"çekil şuradan!"her ne kadar gitmek istesemde iri uzun bedeni bunu engelliyordu sinirlenip göğsüne vurduğumda geri çekildi montumun fermuarını çekerken çıkışına kapısına yöneldim kolumu tutan buluta baktığımda kolumu sirkeleyerek kurtarmaya çalıştım ama yapamadım

"bırak beni bulut."

sakin kalarak beni bırakmasını söyledim göz yasladım daha da fazla akarken güçsüzlükle yığılmamaya çalışıyordum

"saçmalama gel şuraya efra nereye gideceksin?gidecek bir yerin mi var?"

ağlayan titrek gözlerim sinirle ona baktığında kolumu son gücümle elinsen kurtarıp dişlerimin arasından konuştum

"sanane!sanane bulut benim gidecek bir yerimin olmasına ihtiyacım yok!bak bana ayağım elim var görüyor musun? bıktım sizden kardeşin öldü şimdi de sen mi onun yerini alıyorsun sen ne yapacaksın?onun gibi acımasız olabilir misin sahi siz ikizdiniz dimi?
o neyse sende ossun tamamı.
beni rahat bırakın."

arkamı dönüp dışarıya adım attığımda bulut sessiyle durdum.

"beni demirle bir tutacak kadar nankörsün."

arkamı döndüğümde buluta bakttım sakinleşerek
evet benim için çok şey yaptı evet hep yanımda oldu belkide bu yalanların içinde tek gerçeğim oydu.
demiri bile benim için öldürmüştü ben nankör değilim onun değerini biliyorum.
fakat benimle böyle konuşup beni buraya tıkamazdı ben gerçekten yoruldum..
birilerine sürekli ayak bağı olmaktan sanki birilerine ihtiyacım varmış gibi davranılmasından.ben gerçekten yoruldum.

"bulut bak ben gerçekten yoruldum tamamı baksana bana?neyim var? şu halime bak ben beterin de beteriyim.
bırakta hayatıma devam edeyim ya ben karnımdaki çocuk için ayakta kalmak zorundayım sürekli senin kollarının arasında yaşayamam ben bıktım bu durumdan bak en son kardeşine güvendim ben ona yenildim herşeyi hayatımı boş verip onun kanatları arasına girdim beni koruyup sevebileceğini sandım ama bak halime? şimdi onun kardeşine
güvenemeyecek kadar tecrübeliyim anladın mı?"

konuşmam bitince cevap vermesini beklemeden arkamı döndüm bir adım atacaken
arkadan sarılan kollarla durdum gözlerimden bir yaş daha firar edince gözlerimi acıyla kapadım

"sana mecburum"

"lütfen bulut.."

bana sımsıkı sarılmış kollardan zorlukla çıkıp buluta doğru döndüm bulut bana çaresizce bakarken ona ağlayan gözlerimle bakıyordum.

"böyle en iyisi olacak ben burda daha fazla kalmak istemiyor-u

dudaklarında hissetiğim bulutun dudaklarıydı..
bulutun elli belime dolanıp beni kendine çektiğinde içinde bulduğum durumun şoku içersindeydim
yerimde kala kalmıştım bulutun dudakları dudaklarımı ağzının içine alıp sert şekilde öpmeye başlayınca ne olduğunu anlamış gibi onu sertçe itip ellerimi ağzıma götürdüm

"ss-sen ne yapıyorsun"

bulut şehvete kapılmış bir şekilde kendine hakim çıkmaya çalışıyor gibi elini ensesine götürüp dudaklarını yaladı ona şaşkınlıkla bakarken tekrar konuştum

"sen ne yapıyorsun bulut!!"

"ben sana aşığım efra."

Mafya Where stories live. Discover now