İP_24 | "RUH SIZISI"

378K 13.2K 11.8K
                                    

Okul var ve hangi saf, sabaha kadar oturup bölüm yazmış tabii ki ben. Yine uykularımızı satırlara yem ettik...Sizi seviyorum!

Oylarınızı ve yorumlarınızı rica ediyorum.

Bölüme kar tanesi; ❄

Bölüm Şarkısı | Rose Cousins • The Grate

24. BÖLÜM | RUH SIZISI

Çok incittiler beni anne, çok yaraladılar ruhumu. Bir ah bile diyemedim.

Biriibirimizi terk etmeyelim, bizler yaralı insanlarız.

Yalnızlığı öylesine derinden, öylesine yoğun hissediyorum ki Edim'in beni kendi hâlime bırakmak yerine, ellerini uzatıp ordan çekip çıkarmasını ve tüm yaşananların sonunda bana ait olduğum yepyeni bir yer vermesini istiyorum.

İstese bunu yapardı.

Ama yapmazdı.

Yalnız olmak ve yapayalnız olmak yan yana durabilen ama gerçekte apayrı olan iki ayrı, iki farklı şeydi.

Yapayalnız olmanın ne olduğunu biliyorum.

Yalnızlık benim hayatımdı. Yalnızlık başka bir kimlikle yaşamaktı. Yalnızlık asla senin seçmediğin, mecbur bırakıldığın bir hayatı yaşamaktı. Yalnızlık dahil olduğun arkadaş grubunun, senin arkadaşın olmadığını bilip onlara asıl kendini gösterememek ve onlara asla güvenmemekti. Yalnızlık kendine bir oda kadar bile kuytu bir yer bulamamaktı, yalnızlık bir süre sonra kendine bile yabancılaşmak, kendini bile unutmaktı.

Edim Demiray beni kendi hayatımdan ve kendi kimliğimden koparana dek aslında gerçek yalnızlığı hiç tatmadığımı yeni yeni fark ediyordum.

Adın Lavin, soyadın Kutup.

Kendini unutma Lavin.

Kim olduğunu unutma.

Kimin kızı olduğunu unutma, babanın yakıp yıktığı bir hayatın ortasına düştün.

Unutma.

Unutmaktan kork.

Alışmaktan kork.

Güvenmekten kork.

Sevmekten kork.

Burda yalnızsın, kimsen yok.

Dışarda yine sokakları döven sonbaharın soğuk, rüzgârlı yağmurları var, yalnızlığıma eşlik eden. Kokusu burnuma, tüm şarıltısı, uğultusu kulaklarıma geliyordu. Uzaklardan ıslak yolları geçen arabanın gürültüsü gelip zihnimin içindeki seslere karışıyordu.

Dışarının gri havası odamı da kendi rengine boyamıştı. Böyle yağmurlu günlerde yorgun hissediyorum kendimi. Hiçbir şey yapmak ya da bir yere gitmek istemiyordum. Kolum kanadım kalkmıyordu. Tek istediğim sıcacık yatağımın içinde hiç çıkmadan kalmak belki en fazla kahve, yanında yağmur manzarası eşliğinde kitap okuyabilmekti.

Zaten bugünlerde hiç ısınamıyorum, sürekli üşüyorum.

Belki yuvasız olduğumdandır.

Yataktan çıkıp banyoya girdim, tüm kişisel ihtiyaçlarım kuşatan bir dalgınlığın ardında gideriliyordu. Dünkü Aziz Bey faciasını tam olarak atlatabilmiş değilim. Korkmuştum. O adam beni çok korkutuyordu. Hayır ondaki saf kin, katıksız nefret beni korkutuyordu. Banyodan çıkıp gardırobun önüne geldim ve hazırlanmaya başladım. Ölümü isteyen o katı gözler, Aziz Demiray'ın gözleriydi. Sanki beni oracıkta sıkıp boğmak istiyordu.

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Where stories live. Discover now