-9 Delirtme Operasyonu Başarılı

646 49 8
                                    

                           Harley'in Ağzından

              Kafamı çevirmem ile gözümü alan güneş ile uyandım bu sabah. Gözlerimi açınca yanımda kedi gibi uyuyan yeşil saçlımı görmeyi umuyordum. Gözlerimi zorlukla araladım ve onun yastığına doğru döndüm. Ve.. Ne?! Yanımda değildi, onun yerine yastığında beyaz bir kağıt vardı. 

Yatakta doğruldum ve kağıdı elime aldım. 

''Benden bu kadar, hayatında mutluluklar.. -J'' yazıyordu.. Ne demek benden bu kadar? Neden ya neden? Daha gün gece bana sarılıp uyudu.. Ne değişti? Bu kadar çabuk mu bitiyor aşkı? Gözlerim birer çeşme gibi dolmuştu.. İki dolu gözlerimi kırpmam ile beraber yaşlar süzülmüştü. 

Süzülen yaşlardan biri, Joker'in mektubundaki -J kısmına düşmüş ve ıslatmıştı. Yataktan ağlayarak kalktım ve baş ucumdaki küçük komidinin üzerinde ne var, ne yok hepsini aşağı indirmiştim. Yere düşen eşyaların sesleri odada dalgalar halinde yayılırken, ağlama hıçkırıklarım dinmek bilmiyordu. 

Boy aynasına yumruk attım ve kırıldı. Tuz buz olan aynanın parçaları yere düştü, benim ise elim feci şekilde kanıyordu. Ama kalbimin acısından, elimin acısını hissedemiyordum bile.. Kalbimi biri diri diri sökmüş gibi hissediyorum. 

Yere düşen aynanın kırık parçalarından birini aldım ve yavaşça bileğime doğru götürdüm. O sırada içeri Joker'in adamları içeri girdi. Kendisi yok, ama adamlarını bana bırakmış?! Aklımı kaçırmak üzereyim!

''Sizin ne işiniz var burada?!'' diye sorarken var gücümle bağırdım. Ağlamaktan sesim fazla çıkmamıştı ama yinede adamlar biraz korkmuştu. ''O yoksa siz niye buradasınız?!'' diye tekrar sordum, ama bu sefer sesim daha da yüksek çıkmıştı. 

''H-harley Hanım lütfen o elinizdeki kırığı bırakır mısınız?'' dedi eli ayağı birbirine dolaşmıştı her birinin. ''Size zarar gelmeden, elinizdeki kırığı bırakın bu odadan çıkın. Oda temizlendikten sonra, dilerseniz yine girersiniz.'' dedi. 

''Ne saçmalıyorsun sen ya?'' dedim ağlarken. Sesim çok boğuk ve kısık çıkmıştı. ''O gitti!'' diye bağırdım. ''Anlıyor musun? O gitti! Sen bana hala neyin kırığından, neyin zararından, neyin temizlemesinden bahsediyorsun!?'' diye bağırdım. 

Gözyaşlarım boynumu bile sırılsıklam etmişti artık. Elimdeki kırığa indirdim gözümü, bileğime daha fazla yaklaştırdım. Arada bir santimetre falan kalmıştı.. Adamlardan biri hızla çekip aldı elimden. Sinirle çatılan kaşlarımla gözlerimi ona diktim. 

Kahkaha atmaya başladım.. Anlayamadığım bir şekilde delice kahkaha atıyordum. Joker'in kahkahalarına benzeyen, kendime hakim olamadığım kahkahalar. ''Çok komiksin.. Birini alabilirsin, o kadar fazla kırık var ki yokluğu hissedilmez.'' 

Yere eğilip başka bir kırık aldım, bu sefer zaman kaybetmek istemedim. Kırığı bileğime koyduğum gibi bileğime derin bir çizik attım. Elim titriyordu, ve acıyı hissetmiyordum. Sanki birşey beni gıdıklıyor gibiydi daha çok..

                              Joker'in Ağzından

            Harley'i delirtme operasyonuna ilk adımımı atmıştım. Odanın içine koyduğum kameradan onu izliyordum.. Her şey anı anına bilgisayarımın ekranında gözüküyordu. Yavaş yavaş delirdiğini görüyordum, kendine zarar verirken bile kahkaha atıyordu. 

Ağlaması benim içimi parçalıyordu sanki.. Ondan daha çok üzülüyor gibiydim. Bu kıza gerçekten kaptırmıştım kendimi, işte bu yüzden delirtiyordum onu aslında. Bana benzemesi, bana ait olması, benim canavarım olması için! 

Harley'i zar zor zapt edip yaralarına pansuman yapan özel doktorlarım odadan hızla çıktı. Harley'i bayıltıp yatağa yatırmışlardı. Odayı toplayan temizlikçilerde, işleri bitince odadan çıktılar. Daha sonra odanın kapısının kilitlendiğini bildiren kilit sesini duydum. 

              30 DAKİKA SONRA

Dakikalarca Harley'i uyurken izlemiştim. Yanında olmayı, ona dokunmayı dilemiştim bir an için. Yavaş yavaş ayılıyordu. Tamamen kendine geldiğinde gözlerini açtı.. Olanları hatırladı ve tekrar ağlamaya başladı. Ama bu sefer kahkaha atarak ağlıyordu.

Yatakta yavaşça doğruldu ve bacaklarını karnına çekti. Yatağın başlığına dayadı kafasını ve ard arda vurmaya başladı. Kahkahaları gittikçe güçleniyordu göz yaşları ile beraber. Bir anda ciddileşti, gözyaşları durdu kahkahaları durdu. 

''Sence niye gitti?'' diye sordu karşıdaki duvarın askılığında duran ceketime bakarak. Artık iyice sıyırmaya başlamıştı. İşte bu! Başarılı olacağını biliyordum! ''Ah, saçmalama!'' diye bağırdı ceketime. ''Tabikide onunla kavga etmedim, günlerdir aynı yerde duruyorsun sende biliyorsun kavga etmediğimizi!'' 

Tepki gösteriyordu, kahkahalarıma engel olamadım. Çok ama çok komikti. Birkaç saat sonra yanına gidebilirdim. Yastığımda elini gezdirdi yavaşça. Sonra yavaşça aldı ve burnuna götürdü. Derin bir nefes aldı.. Her hareketini özenle izliyordum. 

Yastığa sarıldı ve gözlerini kapattı. ''Biliyor musun? Kokusu bile ona aşık olmaya yeter.'' dedi. Büyük ihtimalle hala ceketimle konuşuyordu. Yastığımı tekrar burnuna götürdü ve tekrar derin bir nefes çekti. 

''Vazgeçmeyeceğim!'' diye bağırdı birden yastığımı fırlattı ve yataktan kalktı. Perdeleri, benim komidinimin üstündekileri, askılıktaki ceketleri aşağıya indirdi. Askılıkta sadece, konuştuğu ceketim kalmıştı. ''Ondan vazgeçmeyeceğim anladın mı?!'' diye bağırdı tekrardan.

''Ona aşığım ben..'' derken sesi daha güçsüz çıkmıştı. ''Beni bıraksa da, bırakmayacağına söz vermiş olup bıraksa da vazgeçemem..'' dedi bir gözyaşı daha yanaklarından süzülürken..

         Aradan iki saat daha geçti. Harley ceketimle konuşmuyor, ağlamıyor, gülmüyor, yerinden kalkmıyor, gözünü kırpıp nefes almaktan başka hareket yapmıyordu. Yatağa oturmuş, bacaklarını karnına kadar çekmiş, kollarını bacaklarına dolamış öylece duruyordu ve boş boş duvara bakıyordu. 

İçeri giren adamlarım, yemek ve su getirseler dahi hiçbir tepki vermiyordu. Hatta yüzlerine bile bakmıyordu. Hepsi en sonunda yılarak elleri boş geri dönüyorlardı. Artık gitme vakti gelmişti. Arabama atladığım gibi evin yolunu tuttum. 

Hızla eve gelince, arabayı bahçeye park ettim. Evin içine girdiğimde tüm temizlikçiler, adamlarım, korumalar hepsi telaş içinde koşturuyorlardı. Temizlikçiler evi temizliyor, Harley'e kırk çeşit yemek yapıyorlarken, adamlarım ellerinde çizgi film, animasyon gibi bir sürü film CD'sini Harley'e götürüyorlardı. Korumalarım ise, evde olası bir çığlık için nöbetteydi. 

Beni görünce hayatlarında hiç olmadığı kadar sevindiler. Harley ile baş edememişlerdi tabi. Bir an dudaklarım kıvrıldı. Acaba bunca insanın baş edemediği bir canavarla, ben nasıl baş edecektim? diye düşünmeden edemedim. 

Merdivenleri çıktım ve birkaç adımla odanın kapısına geldim. İçeri girdiğimde yatak toplanmıştı, yerde hiçbirşey yoktu. Odayı tamamen temizlemişlerdi. Tabi Harley'in büyük zorluklar çıkardığına emindim. 

Camı açmış, ayaklarını camdan çıkarmış öylece oturuyordu. Biri itse aşağı uçacak kadar ucundaydı camın. Kapı sesini duyunca sinirle bir nefes aldı. ''Sülük müsünüz lan siz?! Bir düşün yakamdan..'' diye bağırdı. Sonra camdan yavaşça ayaklarını geri içeri soktu ve önünü dönmeden ''Bir siktirip gidin bak fena olacak!'' diye bağırdı ve sonunda camdan inip odanın içine geri girdi. 

Beni görünce gözleri kocaman açıldı, o az önceki sinirinden eser kalmamıştı saniyeler içerisinde. Sarılı koluna kaydı gözüm, sargı bezini biraz açmıştı ve bez kan içerisindeydi. Yaramazlık yapmadan duramazdı zaten.. 

''Pudingim!'' diye bağırdı ve boynuma atladı. ''Beni neden bıraktın?'' diye sordu. ''Ben sensiz yaşayamam, bir daha beni bırakma..'' dedi ve kafasını boynuma gömdü. Hiç bırakmayacağım Quinn, hiç..

Psychopath+Angel (JARLEY)Där berättelser lever. Upptäck nu