5.

1K 67 5
                                    

Linda bütün gün benimle konuşmaya çalışmış ve kendini affettirmek için uğraşmıştı. Bense kilitlediğim kapının ardında sessizce yatağıma uzanmış düşünüyordum. O bir gün buralardan gidecek ve ben yalnız kalacaktım. Bunu yeni yeni idrak edip üzerine düşünmem komikti. Çünkü kendimi onun yardımına muhtaç, tek başıma hiçbir şey yapamayacakmış kadar çaresiz hissediyor oluşum beni rahatsız ediyordu.

Muhtaç olmak hiç bana göre bir şey olmamıştı. Yardım isteyen birine ben koşardım, korumak için elimden ne geliyorsa yapardım. Belki de başımı bu yüzden belaya sokmuştum. Ve Ezra beni öldürtmek zorunda kalmıştı.

Bazen, tekrar hayata dönmeseydim her şey daha iyi olurmuş gibi... Herkes daha mutlu ve ben kaçmayı başarabilseydim belki de ailemi bulabilecektim. O kadar zamandır saklanan bedenimi hiç görmemişlerdi. Öldüğümden haberleri dahi olmamıştı. Hakkımda ne düşünmülerdir, onu bile bilmiyordum.

Bakış açımda kalan cam o geceden beri tertemizdi. Ne yağan yağmur, ne de ortalığı birbirine katacak kadar sert esen rüzgarın uçurduğu pislikler bir iz bırakmamıştı üzerinde.  Bazı geceler uzunca oraya bakıp kanı görmeyi bekledim. Tek bir damlası bile orada yaşananları anlamama yetecekmiş hissi aklımı da ele geçirmişti. Önce yardım dileyen ses, sonra kanatlanıp uçan yaratık. Bunları Linda'ya anlatmamıştım, belki bana inanırdı ama sonrasında ne yapardı orasını kestiremiyorum. Aslında onun öğrenmesinden değil de duyacaklarımdan korkuyordum. Artık sakin bir hayat sürmek isterken, yaşamak zorunda kaldığım bu küçücük şeyler bile fazla geliyordu. Linda'nın dedikleri tekrar tekrar zihnimde canlanıyordu. 

"Kılıç, senin için doğru zamanı belirleyip güvende olduğunda dönmeni sağladı."

"Tehlikedeydin. Seni öldürtmek zorunda kaldı."

"Ezra sana yardım etti."

Ezra. Ezra. Ezra. 

Her konuşmamızda bana onu savunmaktan vazgeçmeden lafı çevirip çevirip ona getiriyordu. Ona inandığımı söyledim. Duymadı. Söylediklerini tekrar etti. "O sana yardım etti."  

"Bana yardım etti." Ölümümden sorumlu ama bana yardım etti. Ailemden ayrılmamdan sorumlu ama bana yardım etti. Dört yüz yıl işkence görmemden sorumlu ama bana yardım etti. Hiç bilmediğim bir zamanda yaşamak zorunda kalmamdan sorumlu ama bana yardım etti. Hayatımı kurtarırken beni öldürtmüştü. Buna hangi yönünden bakarsam bakayım sonuç olarak ölmüştüm. Ama hiçbir şey hatırlamıyordum. Hatırlasaydım, belki de her şey daha kolay olacaktı. 

"Benimle hala konuşmayacak mısın?" kapıya yasladığı elinin kayışı aramızda ki sessizliğe karışıp yok oldu. "Yalnız kalırsan kendini daha iyi hissedersin diye düşündüm. Cesaretini toplaman  gerekiyor Sara. Hayatın boyunca saklanamazsın."

"Ben saklanmıyorum!" 

"O zaman aç artık şu kapıyı." kapının koluna yüklenip kapıyı zorlamaya kalktığında kilitli olması gereken kapı ardına kadar açıldı ve Linda yalpalayıp dengesini son anda korumayı başararak odaya girdi. "Neden kapıyı açtığını söylemiyorsun?" derken yanıma yaklaştı.

"Açmadım." onu umursamadan arkamı dönüp pencereyi izlemeye devam ettim. "Hadi kalk. Yeter yattığın." Gerçekten mi? Pencereyle arama girmiş beni kaldırmak için uğraşıyordu. Ama benim o lekeyi tekrar görüp delirmediğime kanaat getirene kadar buradan kalkmayacağımdan haberi yoktu. "Bırak beni Linda ve çık odadan." 

Ben reddettikçe beni kaldırmak için inat ettiğini çoktan belli etmiş parmaklarını doladığı kolumdan beni çekeliyordu. Eğer yeniden bir hayat yaşayacaksam iki kolumun da benimle olmasını istediğimden daha fazla itiraz etmeden yattığım yerden kalktım. 

Ölümün ElçisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin