14.

99 14 4
                                    

Herkese selamm 😇 

Nasılsınız?

Uzun zaman üzerine tekrardan burada olmak heyecan verici! Size söylediğim süreyi fazlasıyla aştığımın farkındayım ancak kendi isteğim dışında gelişen bir durumdu.  Bunu belirtmem gerektiğini düşündüm.

 Artık ne olur, nasıl ilerlerim bilmiyorum ama bölümleri aceleye getirip içime sinmeyen ya da kurgunun saçma sapan bir noktaya gelmesine sebebiyet verecek bölümler yazmak istemiyorum.  Bu yüzden de belli başlı bir gün verip de sizi daha sonra hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. 

Umarım bölümü seversiniz. Keyifli okumalar



 Sesindeki çaresizliği hissetmek kadar acı veren başka bir duygu olduğunu sanmıyordum. Onunla konuşsam beni duyabilir miydi? Ya da benden başka biri onu duyabiliyor muydu? Bakışlarım Kira'ya kaydı. Kaşlarını çatmış salatasıyla ilgileniyordu. Sonra Daniel'e baktım. Hamburgerinin son parçasını ağzına atıp soğan parçalarına yöneldi. Duymamışlardı.

Onu yalnızca ben duyabildim. Ama neden?

 Tabağımın kenarına bıraktığım çatalımı alıp salatamı yemeğe devam ettim. Onlara henüz bunu söylemeyecektim. Bana inanmadığını açıkça yüzüme vuran birine bu olanı anlattığımda muhtemelen bir kaçık olduğuma dair hiçbir şüphesi kalmayacaktı.

 Salatamın kalan son parçasını da yediğimde Daniel oturduğu yerden doğrulup gerindi. "Artık gidebiliriz." Kira ardından çantasını alıp kalktı. "Gidip birkaç ilan daha asalım." Dediğinde Daniel'in gözlerini ardına kadar açıp Kira'nın yüzüne baktı. "Şehrin yarısını ilanlarla doldurduk Kira. Geri kalanları sonraya saklayacağımızı söylemiştik."

"Fazladan iki ilan asmak seni zayıflatmaz Daniel. Korkma."

"Evet, ama eve gidip matematik ödevimi yapmazsam fazladan bir sene matematikten kalmama sebep olabilir."

 Kira Daniel'i pek umursamayan bir edayla ilanların bir kısmını eline alıp kapıya yöneldi. Tam kafeden çıkacakken arkasına dönüp, "Henry'yi bulduğumuzda ona matematikte eşlik edecek biri olacak o zaman. Ne güzel(!)" Dedi ve sonra kapıyı itip dışarı çıktı. Bu kızın Henry'le kafayı bozduğuna her geçen gün biraz daha ikna oluyordum.

 Dünyası tamamen onun etrafında dönüyordu. Kaybettiğinin acısını yaşarken yanında olan, ona değer vereni görmüyordu bile. Daniel'in yüzüne baktığımda öylece boşluğa bakıyordu. Kafasını eğip sarı tutamlarının arasına elini geçirdi. Saçlarını yıkamıştı. Gözleri beni bulduğunda tebessüm ettim.

"Hadi gidelim fesleğen gözlüm." Deyip önden ilerledi. Peşinden gidip ona yetiştim.

"Fesleğen ne?"

"Gözlüm?" Kaşlarımı çatıp söylendiğini düşündüm bir süre. Ancak bir anlam veremedim. Daniel sessizliğimden açıklama yapmasını beklediğimi birkaç adım ilerledikten sonra sonunda anlayıp konuşmaya başladı.

"Fesleğen güzel kokan, isteğe bağlı olarak yemeklerde baharat olarak kullanılabilen bir bitki," dediğinde benimle ne alakası olduğunu hâlâ çözememiştim. Derin bir nefes aldıktan sonra ekledi. "Gözlerine bakınca aklıma geldi. Aynı fesleğenin tonunda bir yeşile sahipler."

 Peki, sen gözlerimin asıl renginin yeşil olmadığını öğrensen ne derdin Daniel? Muhtemeldir ki bunu sana söylersem bana inanmayacaksın. Ve ben, senin bana bir kaçık muamelesi yaptığını görmek istemiyorum.

"Peki, sen fesleğeni bitki olarak mı seviyorsun yoksa baharat mı?"

 Daniel yola dönük bakışlarını kısa bir süre yüzüme çevirip ardından tekrar önüne döndü. Boğazını temizledi ve ciddi bir tavırla konuşmaya başladı. "Bu soruyu sormadığınızı var sayıyorum Bayan Owen. Bitkiler doğada güzeldir ancak bir bitki doğasından koparıldığı andan itibaren güzellik katacağı alanda değişir."

Ölümün ElçisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin