0.1

1.6K 93 26
                                    

Gözümü açtığımda bir arabadaydım. Şaşkınlıkla gözlerimi açtım ve doğruldum. Kendime baktım. Herhangi bir değişiklik yoktu. Hemen kendime gelmek için silkelendim ve şoföre döndüm

Jungkook

Şaşkınla gözlerimi açtım ve bağırdım. "Manyak mısın sen! Yüreğime iniyordu."yüzüme pişkin pişkin güldüğünde daha çok sinirlenmiştim. Kendini ne sanıyordu bu? Tamam beni bulsun istedim ama böyle mi istedim?

Yüzü birden ifadesizleşti ve "Teşekkür edeceğin yere bağırıyorsun, alınıyorum ama sincap kız." Tamam, şaşırmıştım ve ne olduğunu merak etmiştim. Ona doğru döndüm ve "Beni bayıltıp sonrasında arabana attığın için teşekkür ederim." dedim.

Birden arabayı durdurdu ve bana doğru döndü. İlk başta gözlerini devirdi ve sonra derin bir soluk alıp, "Ben seni kaçırıp ne yapayım ya! Lisa'nın onca israrına karşılık seni aramaya başladım sonra işte kendimi bu caddede buldum. Seni gördüm fakat arkandan biri takip ediyordu. Seni bayılttı fakat beni bayıltamadı. Biraz hırpaladım şerefsizi," durdu ve dudağının yanındaki yarayı gösterdi "Sanırım o da biraz beni hırpaladı ama neyse işte, sonuç seni kurtardım ve şu an güvendesin."

Birden ürperdim, evet haklıydı şu an güvendeydim ama bu hep güvende olacağım anlamına gelmezdi. Sonuçta Jungkook hep benim yanımda olamazdı ki.

Jungkook... O, ben Jimin ile beraber Kore'ye geldiğimizde Jimin'in eski arkadaşlarından biriydi. Onun dışında; Tae, Namjoon, Yoongi, Hoseok ve Seokjin vardı. Tabi bunlar dışında benim de burda kendime edindiğim arkadaşlarım da vardı; Jennie, Lisa ve Jisoo

Jimin ve ben kardeştik, ve çok küçükken anne ve babamızı kaybettik. Doğma büyüme Japonya'da kalıyorduk fakat Jimin bazen Kore'ye de gidiyordu.

Japonya'da başımıza gelen tahlihsiz olaylar yüzünden 2 yıl önce Kore'ye geldik ve sanırım buraya alıştım.

Sanırım

Jungkook, sanırım Jimin'in en sevmediğim arkadaşlarından biri. Hoş size böyle kaba davranan birini sevmezsiniz.

Ama hakkını yemeyelim ki, bu beni ilk kurtarışı değil. Çocuk her an her yerde oluyor ve yaptığı kaslar da işe yarıyor.

Lisa, Jungkook'un benden hoşlandığını düşünüyor fakat ben hiç de öyle düşünmüyorum. Çünkü Jungkook bırak beni sevmeyi, benden nefret ediyor.

Kore'ye ilk geldiğimizde yanlışlıkla üstüne yemeğimi dökmüştüm ve büyük bir kavga olmuştu. Aslında büyümeyecekti fakat konu konuyu açınca, başta dikkatsizliğimi tartıştığımız kavga sonda Kore'de bildiğim yerlere kadar uzadı. Ne saçma ...

Korece'yi küçükken kaldığımız yetimhanedeki bir öğretmenimden öğrenmiştim. Kendisi Kore asıllı fakat kocası sebebiyle Japonya'da yaşayan tatlı bir öğretmendi.

Kafamı cama yasladım ve bir mırıltı misali "Kim benden ne istesin ki?" dedim. Açıkcası gerçekten çok korkmuştum ve nedensizce Jungkook'dan hâlâ şüpheleniyordum. Her ne kadar Jimin'in çok yakın bir arkadaşı olsa da, ben ona hiç güvenmiyordum.

Araba, çoğunluğu yeşilden oluşan mütevazı gibi görünen ama içinde zenginlikten ölen insanların yaşayabileceği bir köşkün önünde durdu. İlk başta bir şey anlamadım ama Jungkook bana gözüyle çıkmamı işaret etti.

Meraklı bir şekilde dışarı çıktım ve kapıyı kapattım. Önümde duran eve ağzım bir karış bir şekilde bakıyordum ki Lisa'nın kapıyı açıp çığlık çığlığa bana doğru koşuşunu görene kadar. İşte o zaman daha çok şaşırmıştım.

Çok zenginlerin yaşayabileceği şahane bir ev ve içinden çıkıp, çığlık çığlığa bana doğru koşan bir Lisa. Evet, bu pek beklediğim bir şey değildi.

Lisa en sonunda yanıma geldi ve bana sarıldı. Sarılması bitince ilk önce geri çekildi ve beni kontrol etti. "Ah Rosé, çok korkuttun be kızım. Nerelerdeydin?" Derince bir soluk aldım ve "Uzun bir hikaye, içeri geçip öyle anlatayım, hem dışarısı da soğuk." dedim .

Koluma girdi ve beraber içeri doğru yürüdük. Jungkook çoktan içeri girmişti.

İçeri girdiğimde, içeride: Jimin, Jennie ve Taehyung vardı. Hepsi bana bakıyordu. Sonrasında içeriye elinde araba anahtarlarıyla beraber Jungkook girdi. İlk önce ceketini çıkardı ve koltuğa koydu. Ardından kendisi de koltuğa oturdu.

Sonunda sessizliği Jennie bozdu "Anlatman gereken şeyler olduğunu düşünüyorum." dedi. Sözlerinde sitem vardı. "Geçen geceki olaydan sonra kafamı dağıtmak için yürüyüşe çıktım fakat sonrasında hiç bilmediğim bir yere gittim, ardından burnumda bir eter kokusu işittim sonra uyandığımda Jungkook'un arabasındaydım . Kendisi beni kurtardığını iddia ediyor ama..." durdum. Gerisini Jungkook'un anlatmasını istedim fakat hiç bir şey yapmadı. Hatta çok umursamaz bir tavrı vardı. Bu tavrı beni ufacık deli etti. Sadece ufacık.

Jimin "Kim seni niye kaçırsın kızım? Hem geçen gece ne oldu anlat bakalım. Senin benden ne gizlin var?" dedi. Ona asla geçen gece olan olaylardan bahsetmeyecektim. Her ne kadar anlatmam gerekse de anlatmayacaktım. Bir şeyler uydurmam lazımdı.

Biz topluca lise son sınıfız ve pek sıradan liseliler değiliz. Okulda çokça dikkat çektiğimizi biliyordum fakat bu kadar da ileri düzeyde bişey olacağını tahmin etmiyordum.

Gerek tarzımız olsun, gerek davranışlarımız kesinlikle normal değildi. Bundan rahatsız olan bazı liseliler olmuş olacak ki bir cuma günü okul çıkışı yine burnumda bir eter hissettim ve uyandığımda okulun en alt katındaki oda da kilitliydim ve bütün hafta sonu orada, karanlıkta, aç kaldım.

Yaşamamı biraz umursamış olacaklar ki bir masanın üstünde 2L kadar su vardı ve bu beni iki gün hayatta tuttu.

Küçüklüğümden beri karanlıktan korkarım ve bu beni gerçekten çok etkilemişti. Bir kez daha insanlığa olan inancımı kaybetmiştim.

Oradan kurtulmam ise yine bir şoktu. Çünkü beni Jungkook kurtarmıştı ve beni nasıl buldu veya yokluğumu nereden bildi bilmiyorum.

İşte bu durumdan dolayı ondan şüphelenmiştim. Hoş, kim olsa şüphelenirdi. Çünkü bu çocuk beni nasıl her seferinde kurtarabilir ki.

"Çıkışta bir kaç çocuk tarafından kötü sözlere maruz kaldım da, ondan dolayı. Bilirsin, bu konu benim biraz hassas bir noktam." İnanmış gibi görünüyordu ki sustu.

Bu sefer sessizliği Taehyung bozdu. "Hangi aşırı cesaret ve özgüvenli şahıs seni kaçırmaya cesaret etti. Onu bir elime geçirirsem-" Jungkook elini dudaklarına götürüp şşş yaptı "Bayanlar var burda. Konuştuklarımıza dikkat edelim." dedi.

Kafamı onaylarcasına salladım. Aslında küfürden nefret eden ya da küfür edenleri ayıplayan bir insan değildim fakat şu anda, Taehyung ve yaratıcı küfürlerini duymak istemiyordum.

Sıkıntıyla nefes verdim ve peşimde olan insanlar için ne yapmam gerektiğini düşündüm. Kim bana zarar vermek isterdi ki?

Aklıma biri gelmişti fakat hemen onu aklımdan çıkardım. Aklıma gelince bile tüylerim diken diken oluyordu ve gözlerim dolmaya başlıyordu.

"Neyse,"dedim. "Hadi konuşalım."

...

euphoria ❦ RoséKookWhere stories live. Discover now