♥ 6. BÖLÜM ♥

60.9K 1K 72
                                    


6

Elimdeki poşeti bırakıp, kahvaltı masasını hazırlamaya başladım. Güzin abla geldiğinde ise birlikte çayımızı içip, bol sohbet eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Sabah sabah neşe kaynağımız olmuştu. Ardından biraz gecikmeli de olsa işe gittik. İçeri girer girmez editörümüz Duygu ile karşılaştık. Bizi her zamanki samimiyetiyle karşıladı. Bu kadını gerçekten çok seviyorum!

''Ben bir Okan'ın yanına uğrayım, bakalım.''

''Okan Bey ile Talha Bey toplantıda canım''

Cansu ''ne toplantısı''diye lafa atladığında korktuğum başıma geliyor diye düşünüyordum.

Bugün Cuma olmadığına göre genel bir değerlendirme toplantısı olmadığı kesindi.

''Bilmiyorum ben de neyle ilgili olduğunu. Açıklama yapmadılar. Zaten bizi de çağırmadılar. Özel bir meseleymiş.''

Evet, korktuğum başıma geliyordu...

''Peki, Melda Hanım da toplantıda mı acaba?'' diye Duygu'ya son bir soru yönelttim.

''Evet, Okan, Talha ve Melda var. Zaten üç kişiler. Toplantı odasındalar. Aralarında özel bir konu varmış''

Hayır! Korktuğum başıma gelmişti bile...

Duygu ''artık neyse bu özel mesele'' diye kendi kendine hayıflandığında bu sorunun cevabını bildiğime emindim.Toplantı odasına doğru koşmaya başladığımda Cansu ne olduğuna anlama veremeden peşimden koşmaya başladı.

Toplantı odasının kapısında beklemeye başladım. İçeri girsem ne diyecektim? ''Hayır, bu toplantı yapılamaz. Çünkü siz kardeşsiniz'' falan mı? Oldukça saçma bir açıklama olurdu. Bu yüzden Cansu ile ikimiz kendimizi kulaklarımızı kapıya dayamış, içeriden gelen sesleri duymaya çalışıyorduk. Hararetli bir toplantının olduğu yükselen seslerden anlaşılıyordu fakat konuşmalar anlaşılmıyordu.

İçimden ''Yuh sana Ezgi'' dedim. Bu aralar şirketi boşladığım için kendime kızıyordum. İpin ucunu bırakmıştım resmen. İpin değil Talha'nın ucunu desem daha doğru olur. Baksana işe biraz geç kaldık neler olmuş hemen. Yok, Ezgi anlaşılan şirketi boş bırakmaya gelmiyor. Ben kendi kendime bu düşüncelerle boğuşurken kapının açılmasıyla Cansu ile ne yapacağımızı şaşırdık. Resmen ''ışık görmüş tavşan gibi kalakaldık'' bir de rezil olmadığımız kalmıştı.

''Biz de toplantı bitti mi diye bakmaya gelmiştik'' diyerek bulunduğumuz durumdan kendimizi kurtarmaya çalıştım. Ama kimsenin bizi umursadığı yoktu çünkü herkesin yüzü asıktı. Okan her an patlamaya hazır Barut gibiydi. Kafamı içeri soktuğumda Melda'nın yüzü ile karşılaştım. Eşyalarını alarak odadan çıkmak için hazırlanıyordu.

Yanımızdan geçerken kendimi tutamayarak ''Sinsirella'' diyerek uzunca süzdüm onu. Yürürken yine her zamanki gibi giyindiği yüksük topuklu ayakkabısının sesi koridorda yankılanıyordu.

Cansu'ya çantamı uzatarak, ''sen geç, ben geliyorum'' dedim. Kendisini Okan bu tarafa gelirse bana çağrı atması konusunda da tembihledim.

Talha'nın odasına girdiğimde onu düşünceli bir şekilde buldum.

''Neler oluyor?''

''Okan'a hisselerimin yarısını Melda'ya devretmek istediğimi söyledim.''

''Eee?''

''Eeesi beklediğim hareketle karşılaştım.''

''Karşı çıktı yani.''

Başıyla onayladıktan sonra onu ''şirkette çok zaman geçiriyorum kendime zaman ayıramadığım için yüküm azalsın diye yaptığım konusunda ikna etmeye çalıştım.''

BENDE KALP VAR 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin