♥ 14. BÖLÜM ♥

60.6K 1K 42
                                    


14

Akşama kadar üç mekan değiştirdik o gün. Canlı müzik dinlemeye gittik, pasta yedik, kahve içtik... Ardından alışveriş yaparak eve geçtik. Ben Cansu ile telefonda konuşmak için içeri gidip, döndüğümde Talha masayı hazırlamıştı bile. Aldığımız abur cuburları masaya sıralamıştı. Kendisi içmek için votka almıştı.

''Sana en sevdiğinden aldım. Şeftalili meyve suyu.''

''Hım.. En sevdiğim.'' Diyerek gülümsedim. Alkol kullanmadığımı ve ne içecek tercih ettiğimi unutmamıştı demekki.

Talha müzik dinlemeyi çok severdi, o yüzden arabaya bindiği an müzik açardı. Radyoda hangi parça çalsa mutlaka sözlerini ezbere bilirdi.

Gece ilerledikçe sarhoş olduğundan değil de alkolün verdiği rahatlamayla anlatmaya başladı. Tüm cümleler ağzından teker teker dökülmeye başladı.

İşte bu sefer gerçek duyguları olduğuna emindim. Bana ilk defa doğruları söylüyordu. Yaşadığı tüm duygu karmaşasını anlattı bana. Düğün günü ve öncesinde neler hissettiğini, yaşadığı ve yaşattığı pişmanlıkları. Talha'yı ilk defa bu kadar savunmasız görüyordum. O büyük cülsesinin altından aslında ürkek bir çocuk çıkmıştı. Ama yarın bu çocuğu yerinde bulamayacağına emindim. Talha önce ikimizin arasında geçen olaylara değindi ardından ortağı olan Okan ile arasının bozuk olmasına. ''Ortaklığımızı bozmasak birbirimizin canını çok yakacaktık'' dedi. Haklıydı da...

Ona Okan ile nasıl ortak olduklarını sordum. Okan'ın ailesi çok zengindi onu biliyorum ama Talha ile biz aynı okuldayken durumunun o kadar kocaman holdingi olacak kadar iyi olduğunu bilmiyordum. Bir anda insan bu kadar parayı nasıl bulur da ortak olabilir ki...

Taha ilk başta anlatmak istemese de ben ısrar edince tek tek dökülmeye başladı.

''Onların başka işleri vardı. Ben de o işleri yaptım. Beni oğulları gibi severler, güvenirler. Her şey karşılıklı işte.''

''Başka işler derken Talha. Nasıl işler.''

''Ticaret. Alış-veriş. Boş ver sen anlamazsın''

Burnuma kötü kokular geliyor ama hayırlısı. Konuyu dikkat çekmemek için orada kapattım ama bu çok önemli bir meseleydi ve altı zamanı geldiğinde deşilecekti.

Saatin nasıl geçtiğini fark edememiştik. Neredeyse sabah olmak üzereydi. Masayı öylece bırakıp yatağa geçtik. Yatağa yattığımda az önceki mesele kafama takılıp kalmıştı. Ne ticareti? Ne alışverişi bu böyle. Bir insanı holding ve Bmw sahibi yapacak kadar önemli bir alış- veriş olmalıydı. Talha her zaman cebinde bi tomar para ile gezerdi. Bu paranın kaynağının nerden geldiğini bulmalıydım...

Artık her şeyi dikkatlice inceliyordum. Talha beni eve bırakmak için yola çıktımızda arabayı incelemeye başladım. Elimi camın önüne attığımda silah olduğunu fark ettim.

Talha'ya dönerek onun ne olduğunu sordum. Cevap alamayınca sorumu tekrarladım.

''Bu kimin?''

''Benim Ezgi, etrafı karıştırmayı bırakır mısın lütfen?''

''Bunun sende ne işi var?''

''Var işte ne yapacaksın. Yıllardır orda duruyordu o öyle.''

Derin derin nefes almaya başlamıştım. Ya biz daha iki gün önce seninle çok güzel bir gece geçirdik. Bir anda her şeyin tekrar mahvolmasını istemiyorum.

''Ezgi bana böyle ter ters bakmaya devam edecek misin?''

''Tamam'' diyerek önüme döndüm. ''Sadece düşünüyordum'' dedim.

BENDE KALP VAR 2Where stories live. Discover now