3.Bölüm

3.3K 135 8
                                    

İyi okumalar...

Kapıyı açtığımda ilk Doruk amcayı ve Eda teyzeyi gördüm.

En arkada ise Özgür vardı. Lacivert, omuzlarına yapışan bir kazak giymişti. Üstündeki siyah deri ceketi onu serseri değil daha çok saf, çalışkan öğrenci gibi göstermişti. Yapılı vücudu daha çok ortaya çıkmıştı. Altına da benim gibi siyah kot pantolon giymişti. Ayaklarına da fermuarı ve bağcıkları açık postalını giymiş...

Niye incelediysem bu kadar. Hepsini içeri buyur ederken Eda teyzenin bana sarılmasıyla şaşırdım.

"Kızım geldin sonunda o uzak yerlerden. Özledik valla. Yemekte anlatırsın neler yaptığını." dedi ve içeri geçti.

Ben hala şaşkınca Özgür'e baktığımda yine ifadesiz gözüküyordu. Eda teyze ilerlerken o da yanıma gelip iki yanağımı da öperken kulağıma fısıldadı.

"Çarptığın kapıyı unutmadım Elif hanım."

Sesi tehditvari çıkarken kapıda donup kaldım. Bu kadar yakınlık fazla değil mi? Hala yanağı yanağımda dururken bende onun yanağından öptüm. Rol yapıyoruz sonuçta.

Orta boydaki sakalları dudağıma batsada kokusu çok güzeldi. Lan, ne diyorum ben. Geri çekildiğinde alttan yüzüne baktım.

Tebessüm ediyordu... Tekrar yaklaşmaya başlayınca kapıyı kapattım ve içeri doğru adımlamaya çalıştım.

Çalıştım çünkü Özgür kolumdan tutup yine bana yaklaşmayı başardı. Burunlarımız arasında santimler kala durdu, biraz eğilip gözlerime baktı.

"Taktiğin güzel Elif, ama işe yaramadı güzelim."

Güzelim mi? Off uzaklaşsa mı artık? Sıcak oldu burası. Hala onun gözlerine bakarken hafif çekik olduğunu farkettim. Kirpikleri ise kısaydı. Burnu desen nohut gibi ama değil de.

Of Elif adama odaklanmamak için düşündüğün şeylere bak. Yüzünü incelerken birden dişlerini gördüm. Oha gülüyor. Güldüğünü görünce şaşırarak ve mutlu olarak bende güldüm.

"Sen gülüyorsun!"

Bu lafımı duyunca birden kaşlarını çattı. Ne olmuştu şimdi?

"İnsan değil miyim kızım ben, gülüyorum tabi."

"Fotoğraf çekmek lazımdı ya, bir daha gülsene!" dediğimde daha çok kaşları çatıldı.

Elif ne diyorsun sen Elif. Acil kendime gelmem lazım benim, güldüğünü görünce devreler yandı tabi.

"Şey yani, hani böyle gülünce fotoğraf çekilir ya, ondan şey etmiştim ben."

"İyi bir daha şey etme." dedi yine tebessümle.

Sinirimi bozup duruyor ya. Bu sefer dayanamadım ve koluna yumruk atarak ittirdim.

"Gülmesene be!"

"Ne güleceğim sana." dedi ve arkasını dönüp salona geçti.

Kim bilir ne zamandır buradayız, off rezil oldum ya. İçeri geçtiğimizde baş köşelere babalar onların yanına anneler oturmuştu.

Özgür annesinin yanına otururken ben yemekleri koydum. Herkese servis ettikten sonra kendi tabağımı da alıp masaya oturdum.

Annemler kendi aralarında sohbet ederlerken daha bizim konumuz açılmamıştı. Alttan alttan yine Özgür'e bakıyordum ben.

Şimdi gördüm, yüzük takmış... Yüzüne baktığımda ise her zamanki gibi... İfadesiz. Bende ona bakmayıp bırakıp yemeğimi yemeye başladım.

İYİ Kİ Where stories live. Discover now