5.Bölüm

3.1K 124 7
                                    

Evin önüne geldiğimizde arabayı durdurdu. Yüzüme bakıp tebessüm etti yine. Ne oluyor bana?

"Teşekkür ederim herşey için. Yarın hastanede çalışmaya başlayacağım haberin olsun, ulaşamazsan falan."

"Tamam bende çalışacağım zaten, biliyorsun şirketi. Dörtte çıkıyorum."

"Acil hasta gelmezse bende altıda çıkacağım. Kendine iyi bak, görüşürüz." dedikten sonra durdum. Neden durduğum hakkında hiçbir fikrim yok. Öpmeli miydim? Sarılmalı mıydım? Neyse. En iyisi inmek.

Tam elimi kapıya atmıştım ki diğer kolumun tutulmasıyla durdum. Özgür'e döndüğümde yaklaşıp yanağımı öptü.

"Kendine iyi bak sevgilim, seni seviyorum." dedi gülümseyerek. Bu bi'nevi oynadığımız oyunun hatırlatmasıydı sanki.

Bu sefer alay etmemişti ama ikimizde bunun rol olduğunu biliyorduk.

"Sende kendine iyi bak, seni seviyorum sevgilim."  dedim gülerek ve indim arabadan.

Saat daha birdi. Eve girdiğimde annem ve babam salonda oturuyorlardı. Malum pazar günü...

"Ne yaptınız kızım? Elinde ne var?" diyen annemle kafama vurasım geldi. Hediyeyle direkt salona dalmışım. Aklım neredeyse.

"Özgür aldı." desem çok saçma olurdu. Neden durduk yere hediye alsın adam. Gerçi sevgiliyiz biz(!) olur böyle şeyler.

"Özgür aldı. Döndüm ya onun için." dedim utanarak. Ne zor işmiş bunlar. Tabi önceden sevgilim olmadı. Bunlar ilk oluyordu. Ve o ilk sahteydi...

Böyle olmasını ister miydim? Tabii ki hayır. Ama Özgür gelmeseydi bile adım çıkar, hayatım çok kötü olurdu. Mert böyle bir pisliği yapmasaydı daha iyi olurdu tabii.

Özgür'e ne kadar teşekkür etsem az. En azından iyi biri, boşanma seçeneğim de var. En önemlisi böyle büyük bir şeyi üstüne aldı ve yüzüme vurmuyor, iyi davranıyor, koruyor. Çok iyi biri...

"İyi iyi." dedi annem imayla. Neyin imasını yapıyorsun Merve Sultan sevgiliyiz zaten biliyorsunuz demek istesem de kendimi tuttum.

Babama baktığımda kaşları çatık televizyona bakıyordu. Cidden benim evleneceğime üzülüyordu adam. Tek evladı kızıyım tabii, ama sahte babacım, keşke bunu da bilsen.

Babama en yakın zamanda onu sevdiğimi söyleyip sarılacağım. Üzülmesi canımı sıkıyor, daha doğrusu vicdan azabı çekiyorum. Onlara sevgili olduğumuzu(!) söylemediğimizi sanıyorlar. Halbuki biz bile bilmiyorduk.

Odama geçip kazağımı poşetten çıkardım ve gardolabıma katlayıp koydum. Yatağıma kendimi attım, çocukluğumdaki gibi. Elbiselerimle yatağıma yatıp tavana baktım.

Nasıl birşeyin içerisindeydim ben? Sahte evlilik. Birbirimize yaklaşıp, dokunmamız... Evliliğimiz, sevgililiğimiz sahte olsa da biz gerçeğiz, duygularımız gerçek, dokunmalarımız gerçek... Ya aşık olursak birbirimize. Beni koruması, dokunması hoşuma gidiyor... Saçımı öpmesi, kendine çekmesi...

Derin bir nefes verdim. İleride ben ona aşık olursam, ama o beni sevmezse... Ya da o bana aşık olursa ama ben onu sevmezsem. İkimizinde kalbi, ruhu tehlikede şuan. Beni kurtarırken o yandı, yanacak belki...

Telefonumun bildirim sesini duyduğumda oflayarak doğruldum yataktan. Çantamı ters çevirip döktüm yatağın üstüne. Telefonumu alıp açtım. Açelyadan mesaj gelmişti.

"Parka gel, toplandık yine. Haftasonu zaten birşeyler yaparız." diyordu. Özgür de orada mıydı ki?

Birden elimde telefon çalmaya başladı, Özgür arıyordu.

İYİ Kİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin