4 - hala seni öpmek istememi anlayabiliyor musun?

36 8 24
                                    

taksi çok da harika görünmeyen motelin önünde durduğunda jinyoung ödeme için cüzdanını çıkardı ama hyunsuk ona izin vermeden yüklü miktarda parayı şoföre uzattı.

"aigo bu çok fazla." yaşlı adam bir süre parayı bozmakla cebelleştikten sonra yine yüklü miktardaki para üstünü arkaya uzattı.

jinyoung afallasa da bir şey demeden taksiden indi. gözü hyunsuk'un üstündeydi. kendinde olduğunu ve yürüyebileceğini iddia etmesine rağmen arabadan inmesi vaktini almıştı. yardım etmek için uzandı ancak hyunsuk "iyiyim iyiyim." diye güldüğünde geri
çekildi. açıkçası çok da iyi görünmüyordu.

"hyungu evde bekliyor gibiler. sana çok zahmet verdim." öncesinde kafasını cama yapıştırmış uyuklar vaziyette olsa da jinyoung'un takır takır biriyle mesajlaştığını fark etmiş, nedenini anlamasa da biraz canı sıkılmıştı.

onun bozuk suratına karşı jinyoung sırıttı. "bu sabah evden kovulmuştum."

hyunsuk anında kendine gelip jinyoung'a döndü. "ciddi misin hyung! hala nasıl gülebiliyorsun? aptal gibi uğraştırdım seni aman tanrım..."

"ya! büyütülecek bir şey yok." biraz duraksadıktan sonra tekrar konuştu. "ev arkadaşım dengesiz biri."

"ha... demek ev arkadaşındı."

ikisi de bir süre susup motelin önünde öylece dikildiler. hyunsuk bugünkü uğraşlarının karşılığını ödemek için ona yardım teklif etmeyi düşünse de önceki eylemi sebebiyle gergindi ve biraz çekiniyordu.

"peki o zaman, içeri gir ve dinlen."

kararsızca ona baktı hyunsuk. "ya sen? kalacak bir yerin yok." sonra gözlerini kaçırarak "seni davet etsem yanlış anlaşılır mıyım?" diye sordu.

hiç de yanlış anlamış ya da rahatsız olmuş gibi görünmüyordu jinyoung. samimi bir gülüşle baktı kıvranan hyunsuk'a. "artık ikimiz de ayıldığımıza göre sorun olacağını sanmıyorum. seni gönderdikten sonra başka bir motel bakacaktım ama madem davet ediyorsun, kabul."

jinyoung başka bir oda tutmakta ısrarcı olsa da tartışmalarını görevli tek oda kaldığını söyleyerek sonlandırdı.

"başka bir yer bulabiliriz istersen hyung." hyunsuk rahatça önerdi. ona kalsa parasını güzel bir odaya vermekten çekinmezdi ama taksiye binerken kendinde olmadığından jinyoung onu böyle bir yere getirmişti.

"tüm paranı bir otel odasına vermek istemezsin. burası makul." ödeme için cüzdanına uzandı ancak hyunsuk yine ondan önce davrandı.

"bugün benimle çok uğraştın, geri ödememe izin ver." başka biri böyle davransa parasıyla övünen züppenin teki gibi görünürdü muhtemelen. jinyoung ona baktığında yalnızca sevimli bir çocuk görüyordu. bu yüzden güldü ve "tamam öyle olsun." diyerek tartışmayı uzatmadı.

odaya vardıklarında hyunsuk daha önce hiç böyle berbat bir yerde kalmadığını düşünüyordu ama sesini çıkarmadı. en azından kokmuyor, dedi içinden. açıkçası hala biraz başı dönüyordu, bu yüzden şikayet etmeden yataklardan birine attı kendini.

yine de her şey suratından okunuyor olmalıydı. "öğrenci gibi davranmaya alışman lazım." diye nasihatte bulundu jinyoung.

"haklısın hyung."

jinyoung onun tekrar sızdığını düşünüp sessiz hareketlerle diğer yatağa adımladı. ışıkları kapattıktan sonra montuyla kazağını çıkardı ve tişörtüyle yorganın altına girdi. hyunsuk ceketiyle öylece yorganın üstünde uzanıyordu.

sessiz geçen dakikaların ardından "hyung," diye seslendi hyunsuk. "uyudun mu?"

"kolayca uykuya dalan biri değilim." jinyoung'un sesi onunkinin aksine hala canlıydı.

"içsen bile mi?"

"hım, evet."

birkaç iç çekişten sonra gözlerini açtı hyunsuk. bakışları karşı yataktaki jinyoung'daydı. bunu fark ettiğinde jinyoung da ona döndü. yataklar arasında iki adım vardı ya da yoktu. gözleri karanlığa alıştıklarında birbirlerini görebilmeye başladılar. hyunsuk sonunda "sorumluluk almam gerekiyor mu?" diye sordu.

jinyoung ne dediğini anlamamış gibi bir ses çıkardı. "ne için?"

"orada seni öptüm. isteyip istemediğini sormadan."

sanki komik bir şey söylemiş gibi jinyoung'u güldürdü. "istemesem sana karşılık vermezdim diye düşünüyorum." sonra duraksadı. gülüşü yavaşça soluyorken "ikimiz de fazlaca içmiştik." dedi jinyoung. ona karşılık verdiğini yeni idrak etmiş gibi hafifçe sarsılmıştı ama bu suratından belli olmuyordu. zaten gölgeler ifadesini gizliyordu.

"öyle mi?" hyunsuk gerçekten bir süre bunu düşündü. "sanmıyorum hyung. bence içmesem de seni öperdim."

jinyoung afalladı. bu çocuğun mantığı ona biraz garip geliyordu. aklının nasıl işlediğini anlayabilmiş sayılmazdı. "bu düşünceye nasıl vardın?" diye sordu birden.

"sarhoşum diye seni öpmüş olsaydım şu an hala istiyor olmazdım. sence de öyle değil mi?"

dedikleri jinyoung'u suskun bıraktı ama hyunsuk konuşmayı kesmedi. çıt çıkmayan odada arada çatlayan sesiyle konuşmaya devam etti.

"bugün saatlerce ağlamama sebep olan kişi... o kişiyi gerçekten seviyorum. neden sevdiğimi ben de bilmiyorum harika birisi değil. karakteri gerçekten kötü. bana çöp kutusuymuşum gibi davranıyor." iç çekti. onun hakkında söyleyebilecek güzel bir şeyler aradı. sonunda "beni çok güldürürdü." diyebildi sadece. içinde yoğunlaşan hisleri kelimelere dökemeyişine canı sıkıldı. "onu cidden seviyor gibiyim."

sessizce onu dinleyen jinyoung da iç çekti. belli bir kişiye karşı aynı böyleydi ancak sadece "anlayabiliyorum." diye mırıldanmakla yetindi.

hyunsuk gerçekten şaşırmış gibi doğruldu. "buna rağmen hala seni öpmek istememi anlayabiliyor musun?"

jinyoung tam olarak bunu kastetmemişti ama hyunsuk açıkça sorduktan sonra düşündü, öyle miydi?

"hım, anlayabiliyorum." bakışları yumuşadı. şimdi gerçekten uykuya dalabilirmiş gibi görünüyordu.

hyunsuk kendi yatağından kalkıp ceketiyle kapüşonlusunu çıkardı ve yanına kıvrıldı. jinyoung bir şey demedi, yorganı onunla paylaştı.

öte yanda hyunsuk hiçbir şey yapmadı. her ne kadar onu öpmek istiyor olsa da şimdilik bu isteği sindirmek ve daha iyi anlamakta karar kıldı. bu sefer jinyoung küçülüp kafasını ona yasladığında belli belirsiz gülümsedi hyunsuk, sonra boşta kalan kollarını jinyoung'a sarılmak için kullandı.

iyi ve güzel erkekler hep ağlarWhere stories live. Discover now