23 - bu durumda kıskanmama ne gerek var?

32 6 14
                                    

hyunsuk
hyung
ne yapıyorsun

seunghun
yalnız ve bir başıma evde oturuyorum

hyunsuk
bana gelebilir misin?

seunghun
gelebilirim!

hyunsuk
sakın bir şey alma tamam mı
elin boş gel
yoksa seni bir daha çağırmam

seunghun
üzülüyorum gerçekten
tamam
elim boş geleceğim :(

hyunsuk'un kendi suratındaki ifadeden haberi yoktu ancak jinyoung onu izliyordu, tüm o sakinliğine rağmen nasıl aptallaştığını fark etmişti.

iç çekti. kendisi seunghun'la mesajlaşmayı pek tercih etmezdi, her zaman yüz yüze konuşmaya çalışırdı. şimdi hyunsuk'un bu kısa anda bile nasıl enerjiyle dolduğunu görünce biraz mutlu oldu. en azından onunla keyifle mesajlaşan biri var, diye düşündü.

"geliyor." hyunsuk telefondan kafasını kaldırdığında jinyoung'un kendisine bakmakta olduğunu fark etti. ifadesi bir garipti. "hyung?"

jinyoung iç çekip "öncesinde seunghun'la aranda geçenlerden sonra benim yüzümden tekrar üzüldün değil mi?" diye sordu. ona bir erkek arkadaşı olduğunu söylediğinde hyunsuk'un üzüldüğünü biliyordu ancak o zamanlar benzer şeyi zaten seunghun'da yaşamış olduğundan haberi yoktu. daha da kırıcı ve üzücü hissettirmiş olmalıydı.

hyunsuk sessizleşti. tüm o lanetli olması ve kötü kaderi hakkındaki berbat düşünceleri geçti aklından. gerçekten de hayatı biraz karmaşıktı ama artık o berbat düşüncelere sahip değildi. bundan dolayı gülümsedi ve dürüstçe "evet öyleydi." dedi. "sevdiğim insanların beni asla geri sevmeyeceklerini, belki de bunu haketmediğimi düşünüyordum. bazı zavallı fikirlerim vardı ama artık öyle değil hyung."

jinyoung'un kaşları çatıldı. "neden haketmeyesin aptal mısın?" diye kızdı.

"değil mi? aptalmışım." gülüşü genişledi. jinyoung'un endişelendiğinde böyle biri olması onu çok eğlendiriyordu.

o sıra kapı zili evi doldurdu. ikisi de önce şaşırdılar. seunghun uçmuş muydu?

"şifreyi unuttu mu cidden..." hyunsuk mırıldanarak kapıyı açmak için kalktı ancak jinyoung onu kolundan yakalayıp durdurdu, çok gergin görünüyordu. hyunsuk bunu hemen fark etti. "sen gitmek ister misin hyung?" diye önerdi. "burada bekleyebilirim." sonra tekrar "ya da birlikte gidebiliriz?" dedi.

"garip olacak." diye mırıldandı jinyoung. her şekilde garip görüneceğini biliyordu ancak hyunsuk'u tutmaya devam etti.

"evet cidden garip ama sorun değil." hyunsuk samimi bir şekilde söyledi ancak kolundaki sert tutuş jinyoung'un hala gergin olduğunu gösteriyordu. iç çekip elini tuttu. "hyung endişelenme." dedi. tekrar birlikte gidebileceklerini önermek için dudaklarını araladığı sıra kapının açılma sesi duyuldu.

"evde olduğun için şifreyi girmek istemedim ama beni korkutmaya başl—" seunghun önündeki manzara karşısında gevelemeyi kesti. yanlış gördüğünü düşünüp gözlerini ovuştursa da görüntü değişmemişti.

jinyoung elini çekmeye çalıştığında hyunsuk tutuşunu sıkılaştırdı, elini tutmayı bırakmadı. zaten o an seunghun onların eline dikkat edecek gibi değildi. en azından hemen.

"jinyoung-ah," dedi hayretle. "burada ne yapıyorsun?" çok düşünmek beynini durduran bir şeydi ancak seunghun şu an bir beyni olduğunu bile hissetmiyordu.

iyi ve güzel erkekler hep ağlarWhere stories live. Discover now