Kara...

1.5K 119 183
                                    

Sigara dumanını içime çekip dışarıya üfledim. Burası çok karanlık. Ağır aksak yerimden kalkıp sigarayı dudaklarıma götürdüm. Birkaç defa çektim içime. Nefesim düzene girdiğinde gözlerimi elime çevirdim. Hiçbir ışık belirtisi yoktu.

Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Kapkaranlık...

Dudaklarımı ıslatıp elimin tersiyle sildim. Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. Hissettiğim sıcaklıkla adımlarım yavaşlarken başımın üstünde ışık dağıldı. Gözlerim kamaşmıştı. Ulan.

Gözlerim ışığa alıştığında etrafımda döndüm. Etrafımı çevreleyen dairesel bir ışıltı. Gözlerim elime kaydığında sertçe yutkundum. Sigaramın yerini kırmızı gül almıştı.

Adım sesleri kulağımı delip geçerken kalbim düzensizce çırpınıyordu. Ben alışkın değilimdim bu hâlime. Korkuyorum.

Başımı kaldırdığımda-

Kulağıma gelen ritmik sesle yastığıma biraz daha sarıldım. Gözlerimi açamamıştım bile.

Hadi Alp başını kaldırdın en son.

E ne oldu, hadi devam et.

Susan ritmik ses tekrar çaldığında yerimde kıpırdandım. Bu ses neden midemi bulandırıyor?

Hiçbir şey düşünmeden tekrar dinledim ritmik sesi. Aklıma gelenle hızla gözlerimi açıp yerimde doğruldum. Zil çalıyor.

Ulan çalacak zamanı mı buldunuz!

Dönen başımla gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Biraz beklememin ardından kendime gelebilmiştim. Düzensizce yerimden kalktığım sırada tekrar zil çaldı.

Lan açmıyorsam gitsene!

Neyse...

Odadan çıkıp koridor boyu ilerledim. Kapının önüne geldiğimde elimin içiyle gözümü ovuşturup kapıyı açtım.

E kimse yok.

"Günaydın abi!"

Koro şeklinde yükselen sesle sıçradım. Başımı eğdiğimde başta velet olmak üzere çocuklar gülümseyerek bana bakıyordu.

Rüyamdan siz mi uyandırdınız beni?

"Abi bize kedi maması verecektin ya, onu almaya geldik." dedi Enes sırıtarak. Ulan.

Başımı salladım. Aklıma gelenle vücudum kasılırken bugünün cumartesi olması içimi rahatlattı.

"Saat kaç?" dedim çocuklarda göz gezdirirken. Ezgi atıldı.

"10'u geçti abi."

O kadar uyudum mu ben ya?

"Siz bekleyin. Hemen getiriyorum."

Kapıyı aralık bırakıp holdeki dolaba ilerledim. Üst kapağını açtığımda yarısı dolu kedi maması poşetini görmemle uzanıp aldım. Kapağı kapatıp kapıyı açtım. Gözlerini elimdeki mamaya dikmişlerdi. Poşeti Ezgi'ye uzattım.

"Herkes sırasıyla verecek. Mızıkçılık yapmak yok. Azar azar verin ki mahalledeki kedilerin hepsi yemiş olsun."

"Tamam abi. İlk kim versin?" dedi Ezgi kocaman açtığı gözleriyle. Düşünür gibi yapıp gülümsedim.

"Söylüyorum... İlk sen ver Ezgi. Sonra yanındaki arkadaşın... Adın neydi?"

"Çiçek..." diye atıldı küt sarı saçlı küçük kız. Başımı sallayıp gülümsedim. Enes'in dışında iki erkek çocuk daha vardı. Gözlerimi onlara çevirdiğimde sırasıyla adlarını söylediler.

Perde Where stories live. Discover now