Bahsetsene az...

460 56 37
                                    

-Alp-

"Alp Bey, toplantı odasında sizi bekliyorlar."

Başımı kaldırdığımda etrafımı bulanık görmeye başladım. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtığımda güzel karımı gördüm. Tedirgin hâlde bana bakıyordu. Bana yaklaştığında gülerek konuştum.

"Çizimlere fazla kaptırmışım kendimi."

İfadesi normal hâlini alırken gülümsedi. Yerimden kalkıp gözlerimi etrafta gezdirdim. Kimsenin olmadığını fark ettiğimde başından öptüm. Toplantıya hazırım.

Çok güzel bakıyordu bana. Kısa nefes çektim içime.

"Çizimleri taşımada yardım edeyim sana." dedi gülümseyerek. Başımı sallayıp gülümsedim. Çizimleri alıp çıktık ofisten. Toplantı odasına geçtiğimizde herkes yerini almıştı.

"Hoş geldiniz." dedim memnun hâlde. Tarık Bey elini uzattı. Elini sıktım.

"Hoş bulduk. En son geçen sene bir projede bir araya gelmiştik."

Yerlerimize geçtik.

"Evet, iyi bir iş çıkardık. Umarım aynı performansı bu projede de gösterebiliriz."

Başını salladı. Gözlerini bir yere çevirdiğinde baktığı yere döndüm. Farah, not defterine notlar alıyordu. Yavrum benim.

"Geçen sene Türkan hanım vardı yanınızda. Onu göremedim. Bu hanımefendi yeni galiba."

Yanıma döndüm. Gözlerini Farah'tan çekip bana döndü. Boğazımı temizledim.

"Evet, yeni sekreterim. Birkaç ay oluyor." dedim soğuk sesle. Yerinde dikleşip Farah'a döndü. Döverim lan ben bunu.

"Adınız ne?"

Gözlerim karıma gittiğinde tepkisiz karşısına bakıyordu.

"Farah Kerimoğlu."

Farah ile benim aramda gidip geliyordu. Afallamış hâlde güldü.

"Ah, evli misiniz? Anladım. Projeye geçelim."

"Evet, Farah hanım benim karım. İşimizde özel hayatımızı konuşacak değiliz. Siz başlayın, proje anlatımına."

Başını sallayıp önüne döndü. Şu an nasıl göründüğüm umrumda değil. Gözlerimi masada gezdirdiğimde Gencay'ın sırıttığını gördüm. Önüme döndüm.

...

Toplantı ardından ofise geçtim. Başım ağrıyordu. Başımı masaya koyup gözlerimi kapattım. Gece uyuyamamıştım. Rüyamda annemle babamı gördüm. Çok karışıktı. Karım her ne kadar bana destek olsa da etkisinden çıkamamıştım. En son karımın saçımı okşarken göğsünün üzerinde gözlerimin kapandığını hatırlıyorum.

"Alp..."

Duyduğum sesle başımı kaldırdım. Eli omzuma uzandığında onu kendime çekip sıkıca sarıldım.

"Annenle babanı arasan mı ki? Üzüldüğünü biliyorum." dedi çatallaşmış sesiyle. Başını kaldırdığında kollarımı gevşettim. Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu.

"Arayacağım... Sen üzülme."

Elim yanağına uzandığında çatılı kaşlarıyla bana bakıyordu.

"Ben senin karınım. Tabii üzüleceğim."

Alnından öpüp güldüm.

"Tabii benim karımsın lan... Ulan seni çok seviyorum." deyip yanağından öptüğümde kıkırdadı. Kollarımın arasından ayrıldığında omuzlarımı düşürdüm.

"Ama burda senin sekreterinim."

Güldüm. Ulan.

"Vakit geç oldu. Evine git artık, Farah hanım." dedim kaşlarımı çatarak. Ve sırıtıyorum. Ciddi olamıyorum lan.

"Tamam, Alp Bey. Ben de kocamı özlemiştim zaten."

Arkasını döndüğünde gülerek ayağa kalktım. Elinden yakaladığımda bana dönüp şirince güldü. Yerim lan.

...

"Arama bizi. Kredileri zor ödedik zaten."

Sakin ol, Alp. Sakin ol.

"O krediler size ait... Şu an tatildesiniz değil mi? Efsun Abla söyledi. Tatile çıkmışsınız."

Homurdandı. Tek dertleri beni deli etmek!

"O meraklı komşu karı sana mı yetiştirdi hemen? Evet tatildeyiz. Sen de bizi arama. Ne haltın varsa gör-"

"Nuray, kapat artık."

Babam olacak adamın sesini duymam üzerine telefon kapanmıştı. Telefonu koltuğa fırlattım. Onlar her defasında beni düşünmezken ben neden onları düşünüyorum?

Yanan gözlerimi sımsıkı kapattım. Hiç aramamalıydım. Kendi hâllerine bırakmalıydım evlenmeden önce karar verdiğim gibi.

"Çaylarımız geldi, canım sırığım-"

Gözlerimi araladım. Elindeki tepsiyi sehpaya bırakıp telaşla yanıma geldi. Gülümsemeye çabaladım.

"Bir şey mi olmuş? Alp-"

"Hayır yavrum. Tatildelermiş. Hiç aramamalıydım."

Yüzündeki şaşkınlığı gizleyemiyordu. Elini tuttum.

"Hadi çayımızı içelim."

Boşta kalan elimi tutup okşadı. Merhametle bana bakıyordu. İyi ki yanımdasın.

"Sen aileni düşünerek aradın, Alp. Kızma, kendine. Önümüze bakacağız."

"Seni çok seviyorum, Farah."

Şirince gülümsedi. Bu hâline yanaklarım kasılırken tatlı tatlı konuşmaya başladı.

"Tişikkürler. Ben de seni çok seviyorum ulan." deyip güldüğünde sırıttım.

"Nasıl başarıyorsun? Bahsetsene az."

Anlamaz gözlerle bana bakıyordu. Gülümsedim.

"Neyi?" deyip şirince gülümsedi. "Çayımız soğumasın, içelim bu arada."

Gözleri çaylara gidip gelirken güldüm. Şaşkınca bana bakıyordu. Yerlerimize geçtik.

"Seni dinliyorum, canım sırığım."

Çayından yudumlayıp bana döndü. Güldüm. Ulan.

"Neye üzüldüğümü unuttum. Ne yapıyorsun bana lan."

Kıkırdadı. Omzuma vurduğunda sırıttım.

"Yaa Alp, ben de bir şey oldu sandım. Hadi iç çayını, soğumasın."

Gözleriyle çayımı gösterip gülümsedi. Gözleri bende, çay içiyordu. Gülümsedim. Çaydan birkaç yudum içtim.

"Bahsetsene az." dedim sırıtarak. Güldü. Çayını tepsiye bırakıp bana döndü. Tatlı tatlı bana bakıyordu.

"Meslek sırrı." deyip göz kırptığında kalp atışlarımı hissettim. Gülüyordu. Kollarımın arasına aldım onu. Yüz yüze bakıyorduk. Şirince gülümsedi.

"Yerim ama seni ben."

"Aman Allahım! Kalbim!"

Kıkırdadı. Yanağından uzunca öpüp sırıttım.

"Ayy çok tatlı oldum." deyip sesli nefes verdi. Ve diğer yanağını uzattı. Tatlı tatlı bana bakıyordu. Yanaklarım gitgide kasılırken sesini duydum.

"Burdan da öp de biraz daha tatlı olayım."



Perde Where stories live. Discover now