Öğle yemeği...

1.1K 109 162
                                    

-Alp-

Kapının tıklatılmasıyla gözlerimi çizimlerden çekip başımı kaldırdım. Tatlı tatlı bana bakıyordu. Gülümsedim.

"Alp Bey... Öğle arasına girmemiz gerekmiş." deyip şirince güldü. Güldüm. Sonra arkadan Gencay belirdi. Sırıtıyordu.

"Alpcik, yengemle beni bekletme. Öğle yemeği yiyelim hadi. Yeter bu kadar çalıştığın. Evleneceksin, biliyoruz."

Güldüm. Ulan.

Gözlerim Farah'a gittiğinde gözlerini bir yere sabitlemiş, düşünceli bir hâli vardı. Gözlerimi Gencay'a çevirdim. Başını salladı.

"Aşağıda bekliyorum sizi."

Gencay gittiğinde yerimden kalktım. Başını kaldırdığında göz göze geldik. Gözlerini kırpıştırıp etrafına baktı. Yanına geldiğimde mahcup yüzüyle karşılaştım. Anlamıyorum.

"Alp... Dalmışım ben. Gencay nereye gitti?"

"Aşağıda bizi bekliyor. Neyin var Farah?"

Gözleri parlıyordu. Tatlı tatlı bana bakıyor. Dengem bozuldu lan.

"Yaa Alp, aslında her şey yolunda. Annemle babam taşıma işine başladılar bile. Birkaç güne taşınmış olacağız inşallah. Babam çok mutlu, annem de öyle. Ve ben bir şey yaptım. Şey yani..."

"Çok sevindim, Farah. Bak çok şükür her şey yoluna giriyor-"

"Hafta sonu bize geliyorsun." dedi tek nefeste. Ellerini yüzüne kapatmıştı. Ne?

Ağzım açık kalakaldım. Parmaklarını aralayıp bana baktığında kıkırtısını duydum. Ağzımı kapatabilmiştim. Gözlerimi kısıp ona bakmayı sürdürdüğümde şirince gülerek ellerini arkasında birleştirdi. Çok tatlı lan.

"Yaa Alp, benim suçum yok aslında. Hep anam. Valla kadın gülmemi hesaplıyor. Sende bi haller var dedi. Valla ne ara evlilik konusuna geldik, anlamadım. Babam da şey edince, demiş bulundum. Çok meraklılar beni vermeye." deyip göz devirdi. Elinden çikolatası alınmış küçük kız çocuğu gibi dudaklarını büzmüştü. Güldüm.

"Ulan ne güzel işte! Ben çok heyecanlandım lan."

Güldü. Ellerimi nereye koyacağımı bilemezken sesini duydum. Gülüyordu.

"Ulan yerim seni."

Kaldım.

Kocaman açtığı gözleriyle bana bakıyordu. Yutkundum.

"Şey yani ben... Yemek... Öğle yemeğine gidelim mi artık?"

Gözlerini kırpıştırıp bana bakmayı sürdürdüğünde güldüm. Pembeleşmiş yanaklarıyla başını eğip yanaklarını şişirdi. Yerim lan.

Eli kapıya giderken gülerek kapıyı ittim. Gözlerini devirip gözlerime baktı. Yüzünde beliren gülümseme ile sırıtmayı kesip dudaklarımı araladım.

"Geldiğimde ne pişireceksin bana?"

Güldü. Sırıtışıma engel olamazken gözlerini devirdi.

"Yoğurt." dedi gülerek. Güldüm. Kapıyı aralayıp dışarı çıktı. Gülüşleri kulağıma geliyordu. Ulan.

...

-Farah-

Restorana geldiğimizde gülmemek için gözlerimi etrafta gezdiriyordum. Alp kendince trip atıyordu bana. Allahım bir de sırıtıyor. Yerim yerim.

"Yenge seni birisiyle tanıştıracağım. Birazdan gelir." dedi gülerek Gencay. Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken başımı sallayıp gülümsedim. O an yanımda oturan Alp'in sesi geldi kulağıma.

Perde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin