İkisi...

469 47 62
                                    

-Farah-

"Eltişkom..."

Elimi karnına getirip okşadım. Kıkırdadı.

"Alp abim birazdan gelir buraya." dedi gülerek. Gözlerimi devirdim. Ulan.

"Canım sırığımı özlemiş olmam kadar doğal bir şey yok."

Güldü. Gülerken ellerini karnına getiriyordu. Tatlı hâline dayanamayıp kıkırdadım.

"Aranızdaki boy farkına hayranım... Yine iyisin. Bir süre daha sekreterisin, Alp abimin." dedi gülüşlerine devam ederken. İçime kısa nefes çekip başımı salladım. Türkan Hanım, bebeğini büyütmek için çalışmaya ara vermişti. Takdir ettim. Bebeklerin annelerine ihtiyacı vardı ve başkasının ilgisi annesinin yerini doldurmazdı. Rabbim bana da nasip ederse anne olmayı, ben de bebeğim büyürken yanında olmak istiyorum. Anne ve babasıyla oyunlar oynamasını istiyorum.

Aklıma gelenle gülümsedim. Alp'e baba olmak çok yakışır.

Gözlerimi eltişkoma çevirdim. Sırıtarak bana bakıyordu. Gözlerimi kıstım. Alp, Gencay ile bir işinin olduğunu söyleyip beni eltişkoma bırakmıştı. Gün içinde ikinci kez aradığı için eltişkom tarafından takılınıyordum. Alp, son zamanlar üzerime fazla düşüyordu. Anlam veremesem de hoşuma gitmiyor değil.

Kulaklarıma dolan ritmik sesle gözlerimi telefonuma çevirdim. Özlem'in gülüşleri geliyordu kulağıma. Önüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına getirip telefonu elime aldım.

"Yavrum, nasılsınız? Keyfiniz yerinde mi?"

"Çok iyiyiz, canım sırığım da bir şey mi oldu?"

Özlem'in gülüşleri devam ederken telefondan Gencay'ın kahkahasını duydum. Ne oluyor ya!

"Lan sus. Bak şundan da al."

Gencay'a kızıyordu. Kıkırdadım. Formundalar yine.

"Birazdan geliyoruz, yavrum. Bir ihtiyacınız var mı, diye aradım. Sen iyisin değil mi?"

Ulan yerim seni.

Ben iyiyim. Ben iyiyim. Ben iyiyim.

"Ben iyi değilim, Alp."

Ha?

"Ne? Hemen geliyoruz. Bekle-"

"Alp, ben öyle demek istemedim."

Ve telefon kapandı. Panikle eltişkoma döndüm. Gülmekten kıpkırmızı çıkmıştı. Ağlamak istiyorum.

Alp'i üst üste arasam da açmıyordu. Onlar gelene kadar hasta da olamam. Allahım ne saçmalıyorum ben?

"Kız turta, gülmesene! Uff yanlış anladı. Ne yapacağım ben şimdi?"

Gülmekten yaşaran gözünü silip bana döndü.

"Başını yap en iyisi. Birazdan gelirler." deyip tekrar güldü. Koltuğun üzerindeki şalımı alıp başımı yaptım. Allahım ne yapacağım ben?

Art arda çalan zil sesiyle sıçradım. Hemen yerimden kalkıp kapıya doğru ilerledim. Özlem gülmekle meşguldü. Bana hiç yardımcı olmuyor. Ulan turta.

Kapıyı araladığımda Alp'in kızarmış gözleriyle karşılaştım. Sertçe yutkundum. Beni kendine çekip sarıldı. Sık sık nefes alıp veriyordu.

"Özür dilerim." dedim fısıltıdan farksız sesimle. Ellerimi omuzlarına getirip başımı kaldırdım. Kollarını sıklaştırıp alnımdan öptü. Telaşla gözlerini yüzümde oyaladı.

"Neyin var? Başın mı döndü yine? Hastaneye gidelim-"

"Alp, bir şeyim yok-"

Gözlerimin kararmasıyla gözlerimi kapattım. Yutkundum. Ne oluyor bana?

Perde Where stories live. Discover now