7.bölüm-Taş Gibi Binbaşı

2.7K 141 185
                                    

Sürekli askeriyeyle iletişim içindeydik tam üç hafta geçmişti. Üçüncü olarak gittiğimiz elebaşlarını bulmuştuk o da bizim yanımızdaydı. Şu anda son terörist kampının önündeydik. Tek bir sıkıntı vardı ki bu amip canlıları bize tuzak kurmuş ve etrafı mayınlarla çevrelemişti. Bunu şu an fark eden tek kişi bendim. Ha bir de sırtımdan vurulmuştum.

"Şimdi beni dinleyin ve sakin olun. Şerefsizler etrafa  mayın döşemişler. Tuğba ve Güven o dağlardan inin, yüzbaşı kendi timini al ve buradan uzaklaştır kimse şehit olmayacak. Tuğba ve Güven oradan indiğiniz zaman yanıma gelin ikinizde bir mayına nişan alıp arkanıza bile bakmadan koşacaksınız. Anlaşıldı mı." Yüzbaşının itiraz edeceğini anlayınca ekledim. "Bu bir emirdir!" Mecburen Tuğba dışında yüzbaşını timi uzaklaşmaya başlayınca kan timine baktım. Hepsi emrimi bekliyordu bu tebessüm etmemi sağladı. Kafamı siz akıllanmazsınız der gibi salladım ve keskin nişancılara döndüm. "Hazır mısınız." İkisi de onayladı. "Atış serbest." Mayınların hepsi bir anda patlamaya başladı. "Koşun!" Hep beraber oldukça hızlı bir şekilde oradan ayrıldık.

☀️☀️☀️ (İKİ SAAT SONRA)

Herkes tek tek indiğine helikopterden en son ben indim ve tekmil verip albaya baktım.

"Görev başarıyla tamamlanmıştır komutanım." Esas duruşta beklerken albay bize gururla baktı ve rahat komutu verdi.

"Mükemmel bir şekilde görevi yerine getirdiniz hepinizle gurur duyuyorum. İki hafta izinlisiniz." Albay tam gidecekken tatlı bir şekilde gülümsemeye çalışıp albayı durdurdum.

"Şey Albayım ben yine de ara ara gelsem hani şeyden dolayı dedim-." Albay lafımı bölüm sinirle bana baktı.

"Rica değil emirdir Binbaşı."

"Ama Ebiş'in sorgusu?" Umutla albaya bakıyordum.

"Seni çağırırlar Binbaşı. Gidin dinlenin şimdi." Timdekilere bakıp sırıttım.

"Aferin asker."

"Sağol!!!" Çıkan sese güldüm ve albayın odasına doğru elimi şıklatarak ilerlemeye başladım. Beni görenlerin çoğu gülüyor bir kısmı ise bana eşlik ediyordu. Albayın odasına en ciddi şekilde girip rapor verdikten sonra eve geçtim. Tam anahtarla evin kapısını açıyordum ki günün iğrenç biteceğini anladığım o ses geldi.

"Kalben?" Soru sorar gibi çıkan sesine karşı en sert ses tonumla cevap verdim.

"Binbaşı, karargah sınırları dışında konuşmazsak sevinirim." Tam içeri girecekken kolumu tuttu.

"Dinle beni-." Kolumdaki elini alıp ters çevirdim. Kırılmamıştı ama incindiğini emindim. Bir küfür mırıldandı.

"Ne yapıyorsun Binbaşı?" Kıdem olarak benden yüksek olmasa varyaaaa...

"O eli alıp bir taraflarınıza sokmak vardı da." Derin bir nefes aldım. "Üç haftalık bir görevden geldim dinlenmek istiyorum." Kapıyı suratına kapatıp içeri girdim. Tek uyumamış olan Güvendi. Onu öyle görünce hemen anladım ne olduğunu. Zeynep'i hatırlamıştı.

"Sigara ve çakmak alıp balkona geç kahve yapıp geliyorum." Kafasını kaldırdığında geldiğimi yeni farketmişti.

"Tamam." Masadaki bir şeyleri alıp mutfağın yanındaki balkona yöneldi. Hızlıca iki tane kahve yapıp balkona girdim. Hiç bir şey demeden kahvemi içmeye başladım. Daha kıyafetlerimi bile değiştirmemiştim. Sigara paketini bana uzatınca almadım. Kahvemi içmeye devam ederken o da sigara almadı ve masaya koydu. İkimizde sessizce kahvelerimizi içip ayağa kalktık. Yine hiç bir şey söylemeden odalarımıza geçtik. Güvenle konuşmadan anlaşmayı çok seviyordum.

BİNBAŞIMWhere stories live. Discover now