12. Bölüm-Ne Bekliyordun?

3K 146 40
                                    

GELECEK BÖLÜMLERDEN

Duygusuzca baktı bu defa gözleri. Sevmemiştim bu bakışları. Ağlayarak kaçmak istiyordum küçük çocuklar gibi.

"Ne bekliyordun?"

"Hiçbir şey beklemiyordu-." Cümlemi tamamlamama izin vermedi.

"İki güzel söz, bir güzel bakış, iki sarılış. Başka! Başka ne oldu! Ne bekliyordun seni seveceğimi falan mı?" Güldü alayla. İnanmak istemedim. Böyle sözler edecek kadar iğrenç değildi o. "SENİ ANAN BABAN SEVMEMİŞ KIZIM! EL OĞLU NİYE SEVSİN!" Daha fazla konuşmasına izin vermedim. Hızla kaldırdım elimi sertçe çarptım suratına. Sağ tarafa çevrildi yüzü. Elim sızlıyordu. Kafasını bana çevirdi. Yaşlar birikmişti gözlerime. Bir damla yaş düştü yanağıma. Bu daha neydi ki içimi görseydi birde. Sanki onun içi acıyormuş gibi baktı gözlerime. İnanmayacaktım artık! Yüzüne doğru sessizce fısıldadım.

"Ne güven, ne başka bir şey, kalmadı içimde sana karşı. Nefretimi bile hak etmiyorsun sen! İğrenç herif! Bundan sonra ne ölün ölüme ne ölüm ölüne!" Arkamı döndüm hızla tüm askerler bizi izliyordu.

"Dağılın!" Sesim gür çıkmıştı. Gözlerim dolu doluydu hâlâ elim tersiyle gözümü sildim. Tim nefret dolu bakışlar atıyordu ona. Belki de ilk defa böyle görüyorlardı beni. Harekat odasında onunla gördüğüm kadında buradaydı. Gülerek izliyordul tüm bu olanları...

HİHİHİH BÖLÜMÜ OKUYUNCA KİM OLDUĞUNU DAHA NET ANLAYACAKSINIZ.
İyi okumalar (:

Türk timi gideli tam tanıma iki ay olmuştu, bu iki ay içerisinde bizde beş tane göreve çıkıp gelmiştik, ama onlar hâlâ dönmemişti. Albaydan hiçbir şekilde bilgi alamıyordum. Delirmeme ramak kalmıştı! Balkona çıkıp dışarı seyretmeye başladım. İzinliydiler gün. Saat ikiye geliyordu. Tenha bir sokakta oturuyorduk, bu yüzden fazla araba geçmiyordu. Kahvemden bir yudum aldım oysa kahve sevmezdim ben...

Derin bir nefes çektim içime. İçim içime sığmıyordu. Ayağa kalktım hızla. Daha fazla duramazdım. Hızla üzerime bir hırka giyindim. Anahtarımı alıp çıktım evden. Telefonum bile evde kalmıştı. Hızlı bir şekilde askeriyeye vardım. Hemen ardından koşar adımlarla hareket odasına vardım. Muhtemelen albay gitmişti. Hızla içeriye daldım. Tam o sırada karşımdaki adama baka kaldım ve yanındaki kadın üsteğmene. Onlar öpüşüyor muydu? Kafaları hızla bana dönerken ben oldukça umursamaz bakıyordum.

"Afedersiniz komutanım."  Zaten eşikte duruyordum bir adım geri atarak kapıyı kapattım. Hızla ayrıldım askeriyeden. Hayal kırıklığı ile dolan gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Hırsla sildim gözümü. Ne bekliyordum ki?

Bir kafenin önünde durmuştum. Kafamı kaldırdım. Elmacı kafe değişik bir ismi vardı. Arabamdan inip kafeye girdim. Bir gariplik vardı sanki. Gözlerim etrafta gezdirdiğimde Türk timinin tek bir üyesi hariç hepsi buradaydı. O da şu an hareket odasındaydı sanırım. Peker'in pala bıyıkları vardı? Mercan'ın sarı saçları? Elif'in yanındaki adam? Bu kadar uzun bir görevden gelip gizli bir göreve çıkmak?

Belki de hiç göreve çıkmadılar?

Şaçmalama.

İnsanlara çabuk güveniyorsun Kalben...

Derin bir nefes çektim içime. Şu an hiçbir şey umrumda değildi. Daha fazla ayakta durmadan boş bir masaya oturdum. Yanıma bir garson geldi.

"Merhabalar nasıl yardımcı olabilirim." Oldukça genç bir çocuktu.

"Merhaba, kahve getirebilir misiniz?" Söylemiştim dimi, kahve sevmezdim ben?

BİNBAŞIMWhere stories live. Discover now