27. Bölüm-Futbol maçı

1.4K 85 44
                                    

Kulağımın dibinde bir tezahürat sesi daha yankılandı.

"Şen ola cimbom şen ola!" Kendi aralarında beste söylemeye devam eden arkadaşlara oldukça memnuniyetsiz bir bakış attı Karan.

Biraz ona doğru eğilip sesimi duyması için bağırarak konuşmaya başladım. "Sevgilim biraz gülsen mi acaba? En azından denesen. Ben inanıyorum sana bunu da aşacağız." Alaya alarak bir kahkaha daha attım. Evet Karan'ın teklifini duyduğum ilk andan beri kendimce eğleniyordum belki ama ne olabilirdi?

"O gülüşünü öperim kadın." Yanağıma sert bir öpücük bırakırken ben ona hülyalı bakışlar atmaya başlamıştım bile. Bir süre yüzünü inceledim. İlk tanıştığımız anı getirdim aklıma. Birbirimizden nefret ediyorduk. İşte aşk nerden nereye...

Aynen kardeşim.

Gene ne oldu be?

Daha ne olsun, aşık olduk.

"Daldın?" Dizime dirseğimi yasladım ve ellerimi çeneme yerleştirip Karan'a döndüm.

"Aklıma bir şey geldi de." Geçiştirmek istermişçesine elimi salladım. Tam konuşmaya başlayacaktı ki kale arkasında ısınan futbolcuyu gördüm. Takımdaki best topçum oluyordu kendileri. İsmini neredeyse haykırarak cebimdeki kalemi çıkartıp ona fırlattım hemen ardından da Karan'ın giyinmeyi red ettiği formayı. Her şey bir anda olurken Karan şaşkınca bana bakıyordu.

Çay var simit var ne bakıyon?!

Formamın üzerindeki imzası oldukça güzel duruyordu.

"Teşekkür ederim." Işıldayan gözlerle baktım futbolcuya.

Yarım bir gülümseme gönderdi. "Önemli değil. Şimdiden iyi seyirler, maç için." Arkasını dönüp uzaklaştı. Arkasından numarasına baktım yirmi iki.

Kafamı yavaşça Karan'a çevirdim. Yüzümdeki gülümsemeyi görüp tek bir şey söyledi. "Sıçarlar ha!" Gergince bacağını titretmeye başladı. "Ne alaka ki? İyi seyirlermiş." Aldığı nefes yetmemiş gibi soluklandı. "Seni buraya getiren beynimi s-." Elimi ağzına yaslayıp susmasını sağladım.

"Karan sus, maç başlıyor." Önüme dönüp kollarımı göğsümde birleştirdim. Karan'ın bakışlarını üzerimde hissetsemde ondan tarafa dönmemekte kararlıydım.

Oldukça hızlı başlayan bu maç ben oldukça geriyordu. İlk yarının bitmesine on beş dakika gibi kısa bir süre kalmışken Fenerbahçe ilk golünü atmıştı. Bacağımı sinirden titretmeye başlamışken sol bacağımın üzerinde bir sıcaklık hissettim. Kafamı eğip elin kime ait olduğuna baktığımda gördüğüm damarlı elin sahibini elbette tanıyordum.

Kocamız?

Kızaran yanaklarıma çaktırmadan elimin tersini bastırdım. Zihnim bazen hızlı ve gereksiz çalışıyordu.

"Sakin ol bebeğim geçecek. Zaten alışman gerekirdi," Anlamazca ona bakmaya başladığımda it gülüşlerinden biriyle karşılık verdi. "Yenilmeye yani." Gözünü hafifçe kırpıp önüne döndü. Dizimdeki elini ittirmeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü elini bir milim bile kıpırdatmamıştı paşamız!

"Çeksene elini lan!" Diyerek yükseldim. Kafasını oldukça sakin ve ağır bir hareketle bana çevirdi.

"Sen hiç böyle değildin..." Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "İlişkimizden sonra biraz fazla değiştin. Hiç romantik değilsin."

BİNBAŞIMWhere stories live. Discover now